65
kir işçi aileleri krizden daha az etkilendiler. Bu 2.500 dönümlük park kamuya açıktı ve herhangi bir ücret ödemeden gezebiliyorduk. Harika bir orman tipi parktı. İçindeki gölde on yaşında, yirmi kiloluk sazan balıkları yaşardı, insanlar onları bayat ekmekle beslerdi. Ahşaptan yapılmış büyük bir amfi tiyatrosu vardı ve orada yaz akşamları ışık gösterileri yaparlardı. Bizim ev parka o kadar yakındı ki oradaki sesleri ve müziği duyardık.
Ablam, ağabeyim ve ben aynı liseyi bitirdik; Koninklijke Hogere Burger School (Krallık Yüksek Burjuva Okulu). Okulun bu adını Prens Hendrik vermiş. Biz orta sınıf bir aileyiz. Orta sınıf ailelerin çocukları bu okula giderdi. Çok kitap okurduk, mahallemizde tenis kortu ve belediyenin yüzme havuzu vardı. Ara dönem tatilinde ve haftasonları hep orada olurduk. Annem şikâyet ederdi; fakat bizi anlardı. Bizden randevu almaya başladı, yani "dating time" olurdu ve annem onu kırmak istemedi. Üç genç evde nasıl tutulabilirdi! Zaten iki çocuk daha vardı,
Ben sanatla çok ilgilendim ve hem babam hem de annem beni cesaretlendirdi. Fakat sanat çevresini sevemedim. Sanatı okulda öğrenmenin mantıklı olmadığını düşünürüm. Yandaki çizimi gençken yaptım. Aşağıda yer alan Apeldoorn'daki park beni çok etkilemişti.
Parktaki bu havuz 1930'lu yıllardaki ekonomik krizde yoksullukla mücadele amacıyla inşa edilmişti, Apeldoorn, 2013.
