55
Ablamın ilkokul dördüncü sınıfı bitirmesi gerektiği için, bir yıl sonra da babam ve ablam geldiler. Uçakla yolculuk o zaman tam yedi gün sürüyordu. Çünkü uçaklarda radar bulunmadığından, sadece gündüz uçuyorlardı. Pek çok ülkenin başkentinde, bir hotelde ya da havaalanında konakladık. Hollanda’da ben Den Haag’daki annemin babasının evinde, ağabeyim anneannemin evinde, Apeldoorn’da ve annem de teyzemin evinde, Hilversum’da kaldı. Çünkü radyonun merkezi oradaydı ve annem radyodaki programına devam etmeliydi. Bir süre sonra hepimiz Apeldoorn’da birleştik, bir sene bir pansiyonda kaldık ve yeni bir ev inşa ettirdik. Çünkü babam orada bir iş bulmuştu. Hollanda’da iki kız kardeşim daha doğdu ve beş kardeşle Hollandalılar için büyük bir aile sayılırdık.
Apeldoorn’da bulunan Von Zeppelin balıkçılık ağ fabrikasında Asya ve Afrika’nın tropikal bölgeleri için bir teknik ve satış temsilcisine ihtiyaç vardı. Ağ fabrikası 1883 yılında bir Alman tarafından kurulmuştu. Carl Gustav von Zeppelin, denize yakın ve merkezî bir yerde olduğu için Apeldoorn’u seçmişti. Orada ucuz işgücü, demiryolu, bol temiz su ve su kanalı da bulunuyordu. Hollanda’nın Doğu Hindistan pazarı oradaydı. Balık ağı imalat işi özellikle kadınlar tarafından yapılıyordu. Balıkçılar denizde ipler ve ağlar yapıyorlardı, balık avından döndükten sonra da tamir, satış, füme yapma ve pazarlama hep kadınların işiydi.
O yıllarda (1883) kadınların çoğu işsizdi. Apeldoorn’un toprağı fakir, ormanı bol, köy tipi ve içinde birkaç inek, domuz ve tavuğun olduğu ufak çiftlikleri vardı. Araziler özellikle arpa, fiğ ve patates üretimi için kullanılıyordu. Von Zeppelin bu kadın işçi potansiyelini görmüş ve fabrikayı bizim Papua Yeni Gine’den döndükten sonra yaşadığımız yere yıllar önce kurmuştu. Babam bu fabrikada 1957 yılında işe başladı. O dönemde ağlar hep naylon iplerden yapılıyordu. O yıl Endonezya’da Hollanda ürünleri boykot edilmeye başlandı. Japonya, Kore, Tayvan ve Hong Kong’dan ağ alıyorlardı. Dolayısıyla Hollanda Endonezya’daki balık ağı pazarını kaybetti. O yüzden babamın görevi, yeni tropikal bölgeler için teknik adaptasyon önerileri sunmak ve yeni pazarlar bulmaktı. Onun birinci önerisi renk üzerineydi;
Valkenberglaan 61 adresindeki evimiz. Sağda bir Oregon çam ağacı, önde ben ve en küçük kız kardeşim. Evin ek odasını çok severdik, orada otururken sanki ormanın içindeymişiz gibi hissederdik.