34
En iyi hastane Stella Maris'miş, ama doluymuş. Onu bu yüzden ordunun hastanesine götürmüşler. Annem haber alır almaz teyzemi ziyarete gitmiş ve teyzem anneme, “Çok kötü durumdayım. Burası çok bakımsız bir hastane, doktoru iki gün içinde yalnızca bir defa beş dakikalığına gördüm ve ciddi bir diyette olmama rağmen, bana çok yanlış yemekler veriyorlar. Burada amipli dizanteriden değil, bakumsızlıktan öleceğim, abla lütfen bana yardım et!" demiş. Bunun üzerine annem çok üzülmüş ve dil öğrenip dostluk kurduğu Endonezyalı bir hizmetçiyle Joke teyzemi hastaneden çıkarmak için plan yapmışlar. Hizmetçi, vitesi bozuk, sadece geri geri gidebilen bir ciple sabah çok erken bir saatte hastanenin önüne gelmiş ve başka bir kadının da yardımıyla teyzemi hastaneden alıp eve götürmüşler. Makassar'da iki katlı bir evde yokluktan dolayı her Hollandalı aileye birer oda verilirdi. Evdeki bir odamızda annem teyzeme çok daha iyi bakmış. Hastanede de bir kaos ortamı olduğu için bir yatağın boşalmış olmasından memnun olmuşlar.
Annem Timor Caddesi'ndeki Çinli dükkânlarda ve bit pazarında ipek kumaş fiyatlarının ucuz olduğunu fark etmiş, oradan ipek kumaşları satın alıp, başkalarına satmış ve böylece biraz para kazanmış. İş yerinde babama hemen şikâyet gelmiş, "Bay Zwollo, karınız savaştan kâr ediyor, haberiniz var mı?” Babam da şöyle cevap vermiş: "Evet haberim var; fakat sizin karılarınız daha fena bir şey yapıyor." "Nedir o?" diye sorulunca da, "Dedikodu yapıyor," demiş.
Savaş zamanında Hollanda'da annem bir kız çocuğunu kaybetmiş ve kayınvalidesi her zaman onu suçlamış. Makassar'dayken, "üç çocuk yeter. Şimdi hayat için bir şey yapmam lazım," diye düşünüp, radyo için çocuk programı yapmaya başlamış.