İçeriğe atla

Sayfa:Carel Zwollo.pdf/225

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

223

ceğini Adıyaman’da (Temmuz 1996) gördük. Hayvanların otlamasına kapatılan alanlara hiç hayvan girmediği için inanılmaz derecede zengin bir mera olmuştu. Orada da doğal olarak nerede, hangi otun yetiştiğini gördük. Bu projede hem devlet hem de özel sektör bölgedeki işsiz gençlerle ortaklaşa çalışabilirdi. Köylerdeki gençlere, “Size imkân verilse, hayvancılık ve mera ıslah işini yapabilir misiniz?” diye sorduğumda, hemen “hazırız,” demişlerdi. Fakat o köydeki gençlerin çok büyük kısmı kentlerde, mevsimlik işlerde çalışıyorlardı ve köyde yalnızca yaşlılar, kadınlar ve çocuklar kalıyordu.

Adıyaman’dayken Tarım İl Müdürlüğü’nün misafirhanesinde kalıyordum. Bina şehrin biraz dışında yer alıyordu. Bir yaz akşamı yalnızdım ve şehre doğru bir yürüyüş yapmak istedim. Yoksul bir mahalleden geçerken hiç unutamayacağım bir manzarayla karşılaştım. Mevsimlik gezici tarım işçisi ailelerini taşıyan bir kamyon boşaltılıyordu. Kamyonun yanında birkaç eşek, at ve de Adıyaman’da yaşayan akraba ve komşulardan alınmış el arabalarıyla bekleyen insanlar vardı. Mevsimlik işçilere, geçici olarak, evlerine yerleşmeleri için yiyecek çuvalları, yatak, yorgan, giysi, tabak çanak gibi eşyaları taşımaları konusunda yardım ediyorlardı. Ertesi gün, erkekler, kadınlar, çocuklar Besni’deki pamuk tarlalarına ot temizlemeye gidecekler, Eylül’de de hasat için tekrar oraya gideceklerdi. Dağda yaşayan bu insanların yoksulluğunu ve iş birliği ruhunu görünce çok şaşırmıştım. Bu manzarayı izlemek hem şaşırtıcı hem de sevindiriciydi. Kamyonu bir yana bırakırsak, yüzyıl öncesindeymişsiniz sanırdınız. Ne kadar kazandıklarını sordum. Bir erkek işçinin günlük yevmiyesi o zaman 450.000 TL, kadın işçininki 350.000 TL ve çocuk işçininki ise 250.000 TL idi. Haziran 1996’da 1 $ 79.000 TL’ye denk geliyordu. Yani bir erkek işçi günlük 5.6 $ kazanıyordu. Çok net söyleyebiliriz ki bu şartlar altında çalışan insanlar çok fakirdi.

Proje kapsamında birçok köyde topluma ulaştık ve beraber arazi, mera, kuru tepeler, su kaynakları, yollar, köprüler, setler, bağ ve bahçeler üzerine değerlendirmeler yaptık. Orman Bakanlığı’nın haritalarına bakıp, yeni taslak haritalar çıkardık. Bu işi özellikle genç ormancılar yaptılar. Maalesef genellikle köydeki en güçlü çiftçiler, aynı zamanda ovadaki sulu arazi sahipleri her toplantıya katılıyor, kaynakları kendilerine yönlendirebiliyordu. Proje bütçesinin yüzde 70’ini ağaçlandırma müdürlüğü almıştı ve onların ihtiyacı köylü-