221
Akademik çevre, ODTÜ’de hocalık, TKV’de kalkınmanın saha çalışmaları ve Datça’da eski bir evi restore etme işlerinin o yıllarda çok faydasını gördüm. Beni zenginleştiriyorlardı. Üç farklı şapka, yoğun bir fikir alışverişi yaratıyordu. Aynı zamanda Ankara’daki sosyal hayatı da yaşadım. ODTÜ kampusunda öğretim görevlisi arkadaşlarım Adnan ve Bahattin’le tenis, Haldun ve Salih’le Sheraton Oteli’nin kapalı spor salonunda squash oynardık.
Hollanda Büyükelçiliği’ndeki diplomatlar ve onların eşleri birlikte yemek yemek için beni ziyaret ediyorlardı. Datça’daki evimin restorasyonu bitince bir gün Marmaris’ten bir telefon geldi. Robin Snouck Hurgronje, Leiden Üniversitesi’ndeki ünlü antropoloğun torunu, “Carel biz Marmaris’teyiz, üç farklı ülkenin diplomatları olarak eşlerimizle birlikte bir yelkenli kiraladık, üç gün sonra Datça limanını ziyaret edeceğiz, sen orada olur musun?” diye sordu. O zaman TKV’deki patronum Ahmet Saltık’la konuşup üç gün izin aldım ve Ford Fiyasko ile 800 km yolculuk edip, bir gecede Datça’ya ulaştım. O zaman Denizli-Muğla ve özellikle Marmaris-Datça yolu çok zorluydu ve uzun sürüyordu.
Muşlu Sırrı, karısı Zehra ve oğulları Aydın’la, Aydın o zaman 14 yaşındaydı, gidip bir kuzu aldık ve ertesi gün Finlandiyalı, Belçikalı, Hollandalı ve Türk arkadaşlarımı Datça Limanı’ndan alıp evime getirdim. Robin, ağabeyimin Kraliyet Ordu Deniz Okulu’ndan (Koninklijk Instituut voor de Marine), sınıf arkadaşıydı. Bütün bunları organize etmek ve hazırlamak için bana en çok Muşlu komşularım yardım ettiler. Kuzu kesmeyi, pişirmeyi bilmiyordum. Ben bir Hollandalı komşu olarak Aydın için farklı bir dünya görüşü ve farklı bir pencereydim. Beni bir “rol model” olarak yıllar sonra çok iyi değerlendirdi.
Sürdürülebilirlik konusunda ODTÜ’deyken akademik bakıştan faydalandım, aynı zamanda FAO Ankara’daki kütüphanede bulunan çok sayıda makale, bilim insanlarının yeni fikirleriyle eski durumları yeniden değerlendirmeme yardımcı oldu. Örneğin sosyal ormancılık konusunda G. Hardens’ın kitabı The Tragedy of The Commons (Ortak Malların Trajedisi) bana ilham verdi. Bu kitap ufkumu açtı. Her çiftçi ortak malı bencil şekilde kullanırsa, köydeki mera alanları yok olur ve hayvanlar aç kalırdı. Sadece meradaki otlar değil,
Bütün bunları organize etmek ve hazırlamak için bana en çok Muşlu komşularım yardım ettiler. Kuzu kesmeyi, pişirmeyi bilmiyordum. Ben bir Hollandalı komşu olarak Aydın için farklı bir dünya görüşü ve farklı bir pencereydim. Beni bir “rol model” olarak yıllar sonra çok iyi değerlendirdi.