174
Fakat imkânsız diye bir şey yoktur. Mesela ıstakoz balığı, kafeslerle tutuluyor, bir Yemen firması tarafından başarılı bir şekilde ihraç ediliyordu. Ben Yemen’de kaldığım üç ay içerisinde biraz fazla ıstakoz yedim; kahvaltıda, öğle ve akşam yemeklerinde. Şimdi de ıstakozdan bıkmış durumdayım tabii.
Aden’de bir UNDP ofisi vardı ve başkan yardımcısı Türk’tü. Aden’de eski Osmanlı yapıları bulunuyordu ve en önemlisi de su, dağlardaki kaynaklardan geliyordu. Aden’in içme suyu hâlen dağlardan gelir.
Aden’den ayrılmadan üç gün önce raporumun daktiloyla yazılmış halini Hintli kırtasiyeciden aldım, bakanlıkta müdür yardımcısına götürdüm ve ayrıca kendisine, “Eğer herhangi bir bölüm veya konuyla ilgili olarak sorunuz ya da beğenmediğiniz noktalar olursa, beni arayabilirsiniz,” diyerek Crescent Oteli’nin telefon numarasını ve oda numaramı verdim; fakat ayrılana kadar hiçbir telefon gelmedi. Bir sabah taksiye bindim ve havaalanına gittim. Yolda üzgün bir şekilde şöyle düşündüm: İlk defa yeni bir ülkeye giriş yaptım ve güçlü bir adam ya da bir kadının desteği olmadan çalıştım. Sadece birkaç kez bir istihbaratçının beni takip ettiğini fark ettim. Hatta bir gün bir Çin restoranında adam bana yaklaşıp, “Benim görevim sizi takip etmek, biliyor musunuz?” demişti ve ben de ona, “Hayır, göreviniz gizli olduğu için sizi fark etmedim,” demiştim. Cevabımı beğenmiş olacak ki, bana gülümseyerek karşılık vermişti. Daha sonra o adamı hiç görmedim. Belki de başka birini görevlendirmişlerdi.
Havaalanına ulaştığımda da belki bir kişinin sürpriz yapıp beni uğurlamaya geleceğini düşünmüştüm, ama kimse gelmedi. Kendimi, limandaki o zavallı Odessa gemisi gibi hissetmiştim. Tabii bir farkla. Ben gidebilirim, ama o bozuk bir halde limanda kalmaya devam edecek. Bekleme salonunda pek çok gurbetçi vardı. Yemenliler para kazanmak için Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine gidiyorlardı. Kendi ülkeleri çöl ve kayalık olduğu için, yurtdışında çalışma mecburiyeti Ortaçağ’dan bu yana hiç değişmemişti. Uçağa bindim ve bilgilendirme ve sağlık muayenesi için San’a’ya gittim. Çok fazla protein tüketmiştim. Istakoz ızgara, mayonezli ıstakoz, ıstakoz püresi, ıstakoz füme ve “mousse de langouste”. Kolesterolüm artmış olabilirdi; ama çok sağlıklıydım. Yalnızca iki kilo almıştım ve SNV misafirhanesindeki arkadaşlarımla karşılaştığımda, “Sizce değişmiş miyim? Bende biraz ıstakoz havası var, değil mi?” diye sormuştum.
Bekleme salonunda pek çok gurbetçi vardı. Yemenliler para kazanmak için Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine gidiyorlardı. Kendi ülkeleri çöl ve kayalık olduğu için, yurtdışında çalışma mecburiyeti Ortaçağ’dan bu yana hiç değişmemişti.