12
Kalkınma adeta yeni bir dinî hareket gibi gerçekleşti. Bu sefer "insan hakları", "fakirlere yardım" temaları öne çıktı. Bu yaklaşımda maceracılık, basit meraklar, insani hırslar, zararlı ticaret ve diğer negatif katkılar da vardı.
Bu sefer "insan haklan", "fakirlere yardım" temaları öne çıktı. Bu
yaklaşımda maceracılık, basit meraklar, insani hırslar, zararlı ticaret ve diğer negatif katkılar da vardı. Aslında bunların çoğu tesadüf
değildi. İskoçyalı David Livingstone, İngiliz bir misyoner olarak 19.
yüzyılda Afrika'ya "köleliği bitirmek" amacıyla gönderildi. Aynı zamanda Londra'nın ticaret zenginleri onun bu planını finanse ettiler.
Bunun altında yatan da "yeni İngiliz koloni"leri kurmaktı. Livingstone, Nil'in kaynağını bulmak için uzun yolculuklar yaptı. Afrika'nın
iç kesimlerini gösteren haritalar hazırladı ve Londra'ya gönderdi.
Daha sonra İngiliz ordusu ve ticaret erbabı buralara geldi ve bölgede
hâkimiyet kurdu.
Her dönemde kalkınmanın odağı değişti ve sürekli değişiyor. Bunun hem olumlu hem de olumsuz bir boyutu var. Benim açımdan olumsuz yönü daha fazla öne çıkıyor; çünkü bizim gibi kalkınmacıların küresel sorunları çözmeleri mümkün değil. Sadece en kötü durumları hafifletebilir veya yapılanlara, tahrip edilenlere tepki verebiliriz. 1950-1970 yılları arasında gıda sorunlarına, açlığa karşı tarımsal devrim, sağlıkla birlikte nüfus patlaması, 1986 yılında Çernobil reaktör kazası, çevre ve hava kirliliğinin yarattığı korku, ozon tehlikesi, 1990 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla yeni bir dönemin başlaması, savaşlardan dolayı sığınmacıların ve mültecilerin sorunları, insan hakları gibi kalkınma bakışıyla dünyamız küçülmedi, tam tersine büyüdü. Birleşmiş Milletler çok sektörlü bir yaklaşımla oldukça gelişmiş, yeni bölümler yaratmış ve her küresel sorunu çözmek için çaba gösterir hale gelmiştir. Ancak bunun üstesinden bir türlü gelemez durumdadır; çünkü etkisi oldukça azalmıştır. Küresel ölçekte bürokratik bir örgüt haline gelen Birleşmiş Milletler, özellikle hak temelli faaliyetler yürüten sivil toplum kuruluşlanıyla iş birliği yapmak durumundadır. Aksi takdirde operasyonel olarak etkisi her geçen gün azalacaktır.
Bana en mutluluk veren şey dildir. Türkçe harika bir dil. Çok mantıklı bir dil. Örneğin "çözmek" fiilinde "çöz" kökü var. Çözmek, Türkçeye göre "iplerden ayrılmak" anlamına da geliyor. Harika bir mantıksal ilişki! Neden Türkiye bu dil-mantık ilişkisiyle dünya üzerinde daha büyük bir rol oynayamıyor? Efsaneye göre, kim Gordion Düğümü'nü çözerse Asya'nın hâkimi o olacaktır. Makedonyalı komutan Büyük İskender bu düğümü kılıçla çözer. Bu, sürdürülebilir bir yöntem değil. Kendisi de oldukça genç ölmüştür ve onun