11
vermeye çalışıyorum. Odaklandığım soru şu: “Kalkınma projeleriyle azgelişmiş ülkelerdeki kalkınma merkezleri nasıl bilgilendirilebilir ve onları bakış açısı nasıl değiştirilebilir?"
Kalkınma projelerine hibe veren ülkeler yalnızca hümanist duygularla bu fonları vermiyorlar; bu ülkelerden kendi ülkelerine ucuz maden, hammadde, çeşitli ürünler, çocuk işçi dâhil ucuz iş gücü sağlıyorlar ve verdiklerinden kat be kat fazlasını geri alıyorlar. Neo-liberalizme göre "sömürgecilik", İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bitmedi, biçim değiştirdi. Kalkınma Müdürlüğü, Hollanda Dışişleri Bakanlığı'na entegre bir genel müdürlüktür. Her ülkedeki Hollanda Büyükelçiliği'nde kalkınma işlerine çok büyük önem verilir. Yurtdışında kalkınma çalışmaları bazen ticaretten daha önemli hale gelir.
Kitabın birinci ve ikinci bölümleri ailemin Endonezya ve Papua'daki yaşamımı, Hollandaya dönüşümüzü anlatıyor. Benim hayatımın ilk yedi yılı Pasifik'teki bir plajda geçti. "İlkel" denilen bir topluluğun içinde yaşadım ve bu durum beni oldukça etkiledi.
Daha sonra oradan Hollanda'ya göç ettik ve Hollanda'nın en ormanlık bölgesi olan Apeldoorn'a yerleştik. Buradaki ormanlar, Hollanda ve komşu ülkelerin kraliyet ailelerinin avcılık hobileri için yetiştirildi ve bakımı yapıldı. Bu kente Endonezya ve Yeni Gine'den Hollanda'ya dönen topluluklar yerleşti.
Hollanda'ya uyumumuz kolay olmadı. Bir süre uyum sorunu yaşadık ve beş çocuklu büyük bir aile olduğumuz için bir süre sonra bu zorluğu atlattık. Hollandalıların Endonezyalılara nasıl baktıklarını gördük; biz onlara haşlanmış patates yiyen muhafazakâr Protestanlar olarak baktık, onlar da bize pilav ve acı biber yiyen kolonyalistler olarak baktılar. Muhtemelen Türkiye'de de Balkanlar'dan göç eden topluluklara bakışta benzer bir durum söz konusuydu.
Dördüncü bölümde kalkınma yaklaşımlarını, ideolojisinin kaynaklarını, bu fikirlerin nereden, nasıl çıktığını paylaşıyorum. Kişisel fikirlerimi, duygularımı detaylı olarak anlatıyorum. Bu nedenle her zaman objektif olamıyorum. Bence o dönemdeki kalkınma çalışmaları sömürgeciliğin, misyonerliğin bir devamı; fakat laik bir anlayış- la devamı... Kalkınma adeta yeni bir dini hareket gibi gerçekleşti.