106
1 Hidiv: Kavalılara mensup Mısır valiliklerine babadan oğula geçmek üzere 1867'de verilen resmî unvan.
Maria Hilfe 1896 yılı, Zanzibar Adası'nın karşı sahilinde. İki Hollandalı papaz, 12 yaşındaki çocukları buradan almışlar (İsa gibi onlara "bizim ilk havarilerimiz" demişler) ve Burundi'ye giderken mallarını taşımaları karşılığında 100 köleyi özgür bırakmışlar. (Het Kruis Getlant, Pater Josef van Der Burcht, 1921.)
bir etkisi vardı. Kuzey Afrika, Kuzey Sudan ve Somali'ye kadar ülkelerde Osmanlı'nın etkisi çoktu, özellikle Hidivler¹ üzerinde. İngiliz yazar Alan Morehead, The White Nile ve The Blue Nile adlı kitaplarında, bu konuları, İngilizlerin Afrika'daki Osmanlı valileriyle işbirliklerini, anlaşmalarını, savaşlarını detaylı olarak anlatıyor.
Beyaz papazların Afrika'daki rolünün önemi inkär edilemez. Onlar fakir, cahil ve birbirleriyle savaşmış toplumlara özellikle 1900-1940 yılları arasında liderlerine bol hediyeler vererek Katolik dinîni yaygınlaştırmaya çalıştılar. Bunu Burundi'de gördüm. Tüm kırsal kalkınma projelerini papazlar gerçekleştirdiler, devletin çok az katkısı oldu. Burundi'deki en önemli ihracat ürünleri olan kahve ve çay özel sektörün elindeydi. Devlet kurumlarındaki yüksek pozisyonlardaki kişiler eski misyoner okulundan eğitim almışlardı. Bu, hemen hemen her Afrika ülkesinde benzerdir. Tam bir savaş hilesiyle Afrika'yı hakimiyetleri altına almışlardı.
Papaz Josef van Der Burcht 1921 yılında orijinal 100 fotoğrafı da içeren 508 sayfalık kitabı Het Kruis Geplant'da bu konuları şöyle anlatıyor:
"Papaz Josef van Den Biesen ile beraber Zanzibar adasında pazardan 12 erkek köle aldık. Erkekler 12 yaşındaydı ve her erkek başka bir kabiledendi. Onlar tercüman olarak kullanmayı düşünüyorduk."
Zanzibar adasının karşı sahilinde Maria Hilfe isimli bir misyon binası vardı. Sonra yüz köleyi daha taşıma işlerinde kullanılmak üzere özgür bıraktılar. Bu şekilde 1896 yılında yürüyerek 1000-1500 km yol almaya başladılar. O zaman en tehlikeli şey sıtma hastalığıydı ve Papaz Josef birkaç sene sonra öldü. Papazlar Afrika'da ortalama beş sene yaşayabiliyorlardı.
1900'lü yıllarda Avrupa'da kilise çok etkiliydi ve kıtada işsizlik problemi vardı. Bunun üzerine gençleri Afrika'ya göndermek için kiliselerde kampanyalar başlatılmıştı. "Karanlıkta kalan zavallılara Allah'ın sevgisini gösterin," diyorlar ve ayrıca Afrika'yı büyük bir ru-