Sayfa:İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri.pdf/5

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

On dokuzuncu asrın meşhur saz şairlerinden Dertli İb­rahim, Tavukpazarı'ndaki Âşıklar Kahvesi'nin tavanına asılan şairane bilmeceyi hallederek, o zaman saz şairleri­nin reisliğini aldıktan sonra, ortaya onun kadar kuvvetli bir saz şairi çıktığını pek bilmiyoruz. Zaten kendisiyle be­raber o devirde aşık tarzının üstatları olan Bayburtlu Zih­nî, Erzurumlu Emrah ve Seyranî gibi birkaç şairden baş­ka, bunlar ayarında bir saz şairini edebiyat kitapları da kaydetmediği gibi böyle bir şairden tam anlayışla ve biliş­le bahsedene de tesadüf olunmuyor. Yalnız, öteden beri şuradan buradan, şundan bundan ve çoğu derme çatma bilgilerle yarım yamalak dinlediğimiz bazı mani, semai, koşma, destan, kalenderi söyleyenler de vardır ki, onların da şahsiyetleri tam manasıyla tebellür etmiş ve eserleri toplanmış değildir.

Fakat bize öyle geliyor ki, Tanzimat'la beraber Divan Edebiyatı nasıl hararetini kaybetmiş ve daha sonra nasıl durmuşsa, aşık tarzı denilen saz şiiri de yine Tanzimat'la birlikte hayli gevşemiş ve biraz daha zaman geçince Ta­vukpazarı'ndaki aşık kahvelerinden İstanbul'un çalgılı kahve denilen yerlerine sığınarak oralarda aslını muhafa­za etmekle beraber şeklini az çok değiştirmek suretiyle 1919-1920 yıllarına kadar devam edebilmek imkanlarını bulmuştur.

Vakıa, eski âşık kahvelerinin başka bir şekilde devamı demek olan İstanbul'un yeni çalgılı kahveleri, 1908 inkıla­bından sonra hayli sarsılmış, yalpalamış ve 1910' dan son­ra büsbütün sönmeye yüz tutmuş ise de yine köşede bu­cakta tek tük yaşayan bu kahveler, büyük harp sıraların