Sayfa:İşlevselcilik Açısından Kuyu Motifinin Türk Kültürü, Edebiyatı ve Sinemasına Yansımaları.pdf/14

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış
folklor / edebiyat

Aysun Akıncı Yüksel, burada kuyunun dar, karanlık ve ıslak çeperinin kadının cinsel organına bir gönderme olduğunu, filmde kuyunun çekim açılarının da bu cinselliğe göndermede bulunduğunu ifade eder (2016). Kuyu ile cinsel organ arasındaki bu benzetme, Jung’un anne arketipleriyle de uyumludur. Kuyu sahnesi hakkında Turan, Osman’ın kuyuya inişini (suya ulaşmasını) arzularının doruk noktasına ulaşması şeklinde açıklar. Ona göre kuyu, arzuların çevrelemiş ve durgunlaşmış son halidir. Burada arzulanan şeye, suya ulaştığı düşünülen Osman’ın, arzuladığı bir diğer şey olan Fatma tarafından öldürülmesi, Osman’ın arzularıyla birlikte yok olması anlamına gelir (Turan, 2013). Osman’ı öldüren Fatma’nın, kuyu başındaki serenin3 ucuna ip bağlayarak intihar etmesi ise derin ve karanlık bir kuyu gibi olan ömrünü sonlandırdığı sahnedir. Erksan, filmin yayınlanmasından yıllar sonra verdiği bir röportajda,Fatma’nın ataerkil düzene karşı çıkan güçlü bir kadını, onun direnişini anlatmaya çalıştığını belirtir. Ayrıca film tekrar çekilecek olsa Fatma’nın Osman’ı taş atarak öldürmesine ve kuyu başında intihar etmesine müsaade etmeyeceğini anlatır (Altıner, 2005). Böylece kuyuya yüklenen anlamlarda değişiklik olabileceği görülür. Kuyu filminde kuyu, su sağlama işlevinin yanında, çaresizlikle dolu bir yaşama işaret eden bir metafor işlevi de görür. Aynı zamanda kadının cinsel organına üstü kapalı atıf yapılarak cinselliği çağrıştıran bir nesne işlevini de bünyesinde bulundurur.
  Kuyu motifinin uzun metrajlı filmlerin yanında, kısa filmlerde de kullanıldığı görülür.Hayatın zorlukları, maddi sıkıntılar, insan haklarının ihlali gibi konularda kuyu motifinin somut ya da sembolik şekliyle kullanıldığı Türk kısa filmleri vardır. Bunlardan Kuyu4 (2017)adlı kısa film, trans bireylerin karşılaştıkları zorlukları anlatır. Filmin kahramanı olan trans birey, polisle yaşadığı çatışmayı, onlarla yaptığı konuşmayı, yatağının yanında duran cansız mankene anlatır. Telefonla aranmasının ardından akşam sokağa çıkar, sokakta sakallı bir adamın gölgesi görünür ve ardından kahramanın, bir kuyunun içinde olan cesedi gün ışığının eşliğinde görülür. Bu filmde kuyu hem somut bir varlık hem de kahramanın içinde bulunduğu hayat şartlarının boğuculuğunu temsil eden bir metafor işlevi görür.
  Yukarıda anlatılan drama tarzı filmlerin dışında, Türk korku filmlerinde de kuyu motifinin kullanılmaya başlandığı görülür. Bu filmlerde kuyu büyük ölçüde, cinlerin mekânı olan, insanların uzak durması gereken bir yer olarak anlatılır. Kırsal bölgelerde geçen korku filmlerinde bu motif kullanılmakla birlikte, Türk korku filmlerinin çoğunun şehir yaşamıyla ilgili olması, senaryo yazarlarının kuyu motifini farklı gözlerle ele alamaması, motifin farklı şekillerde kullanımının ve kuyuya başka işlevler atfedilmesinin önünde bir engeldir. Türk korku filmlerinde kuyu genel olarak, fizik ötesi varlıkların yaşadığı bir mekân işlevi görür.



  Sonuç
  Yapılan çalışmada kuyu motifinin Türk halk inancında, kültüründe, edebiyatında, yazın ve sinema dünyasında birbiriyle bağlantılı ve farklı işlevlere sahip olduğu tespit edilmiştir.Kuyunun görünen ve gizli işlevleri, manevî ihtiyaçlara cevap verme işlevi olduğu görülmüştür. Sonuç olarak kuyu motifinin; su kaynağı olma, ceza aracı olarak kullanılma, bir dünyadan başka bir dünyaya geçit olma, eğitim ve erginleştirme, sırdaş olma, hac mekânı olma,Klasik edebiyatta söz sanatlarının yapılmasında araç olarak kullanılma, besin ihtiyacı karşılama, görülmek istenmeyen şeylerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olma, karanlık duygu

294