İçeriğe atla

Sayfa:Ömrüm.pdf/96

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

sın. Er, geç bu toprakta yaşıyacaksın, öleceksin. Öldükten sonra da yad edilmek, yine bir nevi yaşamak isteyeceksin. Demek bu vatanın ikbali ve idbariyle gülecek, ağlayacaksın. Yukarıdan beri bast eylediğim hakaik-i milliyemize ne derece âgâh olursan bu memlekete o kadar hizmet edebilirsin, çünkü o nisbette ifrattan, tefritten tevakki ederek hin-i hacette az çok bir iş görebilir, müşkülati iktiham eyliyebilirsin. İşte gençlerimiz ekseriyetle böyle bir meslek tutarlar, bu kemal-ı hasa ererlerse Osmanlılar da, şaibe-yi izmihlaldan kurtulur, necat bulur. Bulur, fakat biz de o zaman cihan-i medeniyetin belli başlı bir kavmi oluruz.>>

Başka bir sohbetinde Selman Bey, o devirdeki, yani 1910'lardaki bazı Türk basın şöhretlerinin beğendikleri yazı tarzını eleştirerek oğluna şunları söylüyor:

... o zatlar belagati, fesahati, hasil edebiyatı o mutantan inşada ararlar, senin, benim yazdığımız sade, kesik, tabii türkçeyi yabancı bulurlar, acze, acemiliğe atfederler, çünkü garptan değil, esasen şarktan örnek alırlar.»

Romanda bir kişi daha Ali Kemal'ın kanaat ve fikir müşiridir: Hakan Bey. "Yetmiş yaşında bir pirdir. Çocukluğunda haylaz, hasarı idi. Genç yaşta memleketten kaçmış, Paris'e sığınmıştır. Önce sıkıntı çekmiştir. Sonra, tesadüfen tanıştığı bir Fransız kızının manevî ve maddi istediği ile durumunu yavaş yavaş düzeltmiş, maddi rahata kavuşmuş, yazar olarak da itibar kazanmıştır. Kızla evlenememiştir, ama birbirine pek bağlanmışlardır, karı koca gibi yaşamışlardır, mes'ut olmuşlardır.

Böylece tecrübe ve mevki sahibi olan Hakan Beye talebe müfettişliği teklif edilmiş, o da bunu kabul etmiştir. Paris'teki talebinin yetişmesi hakkındaki fikirlerini Hakan Bey «biperva Istanbul'daki evliya-yı umur»a arzedermiş. Meselâ dermiş ki ...talebe-yi osmaniye Paris'e tahsil için değil, ikmal-i tahsil için gelmelidir. Gelmeden evvel ilmin lezzetini tatmış, mebadişini külli edinmiş olmalidir. Fransızcayı bilmelidir, çünkü evvet gariptir, fakat öyledir, Paris'te fransızca öğrenilmez, fransızca memlekette öğrenilir, Paris'te ancak tevsì, tamik edilir. Tahsilin evveliyatını görmemiş, zevkini almamış bir genç Paris'e gelirse tahsilden evvel başka iptilalara, eğlencelere, heveslere tutulur. Bilhassa fransızca bilmezse ilimden, irfandan meyus olur. Lakin havaiyatta, evzakta yeisine suhuletle bir medar-ı telafi bulur.».

Ali Kemal'in ilk eşi Winifre Brun

Ali Kemal Cenevre'e