oldu. Şayet Versailles'de toplanan ayan ve mebusan Jules Ferry'yi intihab ederlerse bir ihtilal vukua geleceği bile söyleniyordu. O zaman hizb-i ifratın en benam rüknünü teşkil eden Clémenceau¹¹º bu yangına âdetâ körükle gidiyordu.
Küme küme cemaatlardan: «Yere batsın Jules Ferry!»> nidaları yükseliyordu. «Yaşasın» diyenler pek az idiler, o kadar ki seslerini ziyadece çıkarmakdan korkuyorlardı, ihtirasat o derece keskin idi.
Biz bu halk-ı müteheyyici yakından görmek için Versailles'a kadar gidemedik, Grands Boulevards'lara gittikti. Bir aralık Jules Ferry intihab olundu diye bir şayia çıkdı. O zaman o cem-i gafiri görmeli idi. O ne tuğyan, ne huş ve huruş idi. O hükümet adamı ezkaza bu ellere düşseydi bilamübalağa parça parça olurdu.
Sonra haber alındı ki bu rivayet sahih değil imiş. Herkese bir sükûnet geldi. Nihayet netice-yi intihabat tebeyyün etti. İlk devirde filhakika en ziyade haiz-i ekseriyet Jules Ferry olmuş, fakat ikinci devirde yine Cumhuriyet tarafdarları bir isyandan ihtaraz ederek ona mukabil Carnot'yu sürerler, üçüncü devirde bu zati intihab ederler.
Carnot o vakit şahsen pek maruf değildi, fakat büyük nami hamil idi. İnkılab-ı kebirin erkân-ı uzemasından meşhur Carnot'nun hafidi idi. Bizzat halim, selim, mütefennin bir adamdı. Evvelce Nafia Nezaretinde bulunmuştu. İşte bu meziyetlerine mebni öyle birden bire mazhar-ı ikbal oluyordu. İntihab edildi.
Bu dağdağa-yı intihabat bana çok tesir etmişti. Bütün o münakaşalar, o mübahaseler rüyama giriyordu. Büyük «Boulevard larda gezerken bilmem hangi gazetenin önünde bir cemaat-1 müteheyyiceye tesadüf ettimdi. Bir cemaat ki avazı çıkdığı kadar: «Jules Ferry öldü, Jules Ferry geberdi» diye bağırıyordu. Derken birden bire o binanın balkonuna üstübaşı temiz, mükellef bir zat çıktı, o halka karşı «Hayır, efendiler, Jules Ferry ölmedi, Jules Ferry berhayattır, yaşasın Jules Ferry!» diye haykırdı. Bu tecellüd o kitle-yi müheyyice-yi nasa bir kaç dakika buz gibi tesir etti. Fakat çok geçmeden yine herifler kendilerini topladılar, yaygaralarına koyuldular.
Avam-ı nasin Jules Ferry'ye bu derece adaveti nereden ileri geliyordu, o sırrı kimse bilmiyordu. Bu hükümet adamı fırka-yı mutedileden idi. Hususiyle meşhur Gambetta'nın bir hayır-el-halefi idi. Onunla beraber mevki-i iktidara gelmiş, o vefat ettikten sonra müstemlekât vesaire hususunda ayni siyaseti takib eylemiş ve eyliyordu. Esasen hürriyetperver olduğu için Maarif Nezaretinde iken gayet ahrarane hareket etmiş, muhafazakârları fena darıltmış idi. Müfritlerle zaten pençeleşiyordu. Her tarafdan daima en ağır hücumlara, iftiralara maruz idi. Hatta o tarihten iki sene evvel riyaset-i vükeladan mahza müzevvirane bir muhaceme ile düşmüştü. Jules Ferry, tipki Gambetta gibi o zaman Fransa'nın bir müddet Alsace-Lorraine derdini unutmasına, o büyük zararı müstemlekât ile telafi eylemesine tarafdar idi. Zaten Bismarck da fransızların bu tarz-ı inkişafına razı olduğunu Berlin Mutemir-i Kebirinde göstermişti. Bu saika ile Jules Ferry evvela Tunus'a el uzatmıştı. Saniyen aksa-yı şarkda, Tonkin cihetlerinde tevsi-i memalike kalkışmıştı. Bu son havalide bir parça müşkülata uğramış, oralara sevkiyat-ı askeriyeye mecbur olmuştu. Bu fırsattan istifade ile başta yine Clémenceau olduğu halde muhalifleri ona şiddetle hücum eylediler, hatta galiba 1884, 1885 tarihinde idi, bir gün meb'usandan birden bire fransız ordusunun Tonkin civarında yerlilere karşı bir hezimete uğradığına dair bir rivayet çıktı. Bir telgraf okundu. Ortalığı bir heyecan, bir galeyandır aldı, Jules Ferry riyaset-i vükeladan derhal çekilmeğe mecbur oldu. Filhakika bir kaç gün sonra o rivayetin yalan, o telgrafın sahte olduğu anlaşıl dı. Ama iş işten geçmişti, muarızlar muradlarına ermişlerdi. Hakikat meydana çıkmış olmakla beraber avam yine o şayıaların tesiri altinda idi. Jules Ferry'ye -Tonkinli-lakab-ı hakaretamizini veriyor, adavet ettikçe ediyordu. Bu halkı böylece iğfal eden matbuat, bahusus matbuatın Rochefort gibi kılıcı son derecede keskin zehirnak sergerdeleri idi. Maamafih memleketin en güzel düşünenleri Jules Ferry'den tarafa idiler. O müstemlekât siyasetini takdir ediyorlardı. Bu zatı Grévy çekilince cumhuriyet riyasetine getirmek isteyenler de onlar idiler. Fakat bir yandan erbab-ı ifratın bir yandan da muhafazakârların muhalefetlerine, arz ettiğimiz gibi, karşı gelemediler, meramlarına eremediler.
Memleketimizde böyle siyasiyat ile meşgul olamadığımız, bir cidal-ı siyasiye atılamadığımız için o zaman biz gençler böyle uzaktan uzağa olsun fransız siyasetine samimî alakadar olmakla, bu mücadeleleri harfiyen takip etmeğe koyuldukdu. Paris'e bu ikinci gelişimde şehrin haricinde, Neuilly'de Institut de Casseborne na-
89