Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/68

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

— Eğer bir gün ahbaplığımız artar da sırası gelirse meraklanma sen, onu da süylerim ben sana!

Kösele suratlı, sırım gibi çingenenin, gecenin karanlığında söylediği bu sözlere karşı meraklanmamak kabil miydi?...

Boru değil bu, herifçioğlu Epikür'den, Çiçeron'dan dem vuruyordu. Vakıâ onlara eski menşur birer çorbacı diyordu; ancak, kapkara cahil bir göçebe çingenenin o meşhur, eski, büyük adamları bu kadar da olsun, yalan yanlış bilmesi bir hayli marifetti.

Maltepe ile Topçular arasındaki Şıllık köprüsünün yanında ona bir daha sordum:

— Demek ki Epikür'ün anası falcı imiş hal...

— Hem de falcıların en sunturlusu imiş!

— Nasıl, şimdi sizin falcıların içinde de böyle sunturlusu var mı?

— Ha... ha... sen ararsın şinci çingene evinde musandıra!... Senin anlayacağın, bizimkilerin işi ep atmasyon, ep martaval!...

— Ama, bazıları bu attıklarını tutturuyorlar!...

— Ona da derler körün taşı rasgele! Ha, bir de var ki bizim bazı çok kurnaz, çok açıkgöz falcılar.....

— Ne sustun ya?

— Epsini süylersem bize bir şey kalmaz! Sen tatlı tarafından ağzımı arayıp bizim sırlarımızı üğrenmek istiyorsun amma, yağma yok beyzadem...

— Söyle be ne çıkar? Korkma, haydi ben kimseye söylemem...

Etem, gene sustu, bana söyleyeceği sözleri

zihninde biraz tasarladı, sonra gene başladı:

70