Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/53

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

— Oças aydınlık isi teçan bu şu karo o habe la çi misafir kerdan de... (Ne duruyorsunuz, ortalık aydınlık iken misafir için güzel bir yemek hazırlayacaksanız hazırlayın da!...)

Etem, bana,

— Biz -dedi-, geçelim, te öte baştaki çadıra da bunlar sıvansınlar hazırlığa burada!...

Kalktık, Etem'le birlikte en baştaki çadıra doğru yollandık. Biz oraya doğru giderken, öteki çadırlardan fırlayan, kimi yarı çıplak, kimi büsbütün anadan doğma çocuklar etrafımızı sardılar:

— Ha veresin bir beş paracık bana efendi paşam!

— Ha buyurasın bir metelik şu öksüze, benim lâçi (güzel) beyim.

Etem birden köpürdü, kaşlarını çatıp bütün korkutucu tavrıyle onlara bağırdı:

— Hayda defolun oradan domuzun encikleri!...

Çocuklar, çil yavrusu gibi dağıldılar, biz de baştaki boş çadıra girdik, arkamızdan arabacı Akman ağa da geldi ve Etem'e çıkıştı:

— Abe Etem, dişletmişsin gene sizin çomarlara bizim beygiri!

Etem,

— Ne yapalım -dedi-, oldu bir kazadır. Sen gene dua et, beygirin kırmadı bir yerciği, parçalanmadı paraşolun? (Araban)

Biz baştaki çadıra doğru yürürken, Çeribaşı uzaktan sökün etti. O zaman bu civardaki göçebe çingenelerin Çeribaşısı Maruf ağa, posbıyıktı, orta boylu, tıknaz, kırçıl bir adamdı. Galiba kışı, kâh

Büyükdere'de, kâh Unkapanı değirmeninin arkasında bir han odasında, yazı da en çok buradaki

 
55