Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/102

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Büyükdere'de konuştuğum birkaç çingene karısı gibi, buradaki birkaç kişiden de, kimi benim aradığım kadını hiç tanımıyor; kimi hayal meyal tanır gibi oluyor ve onlar da şimdi, onun, kimbilir, hangi Allahın kırında olduğunu ileriye sürüyorlardı. Ben buradaki çingenelerle konuşurken yanımıza sırtı semer yerine yalnız bir çulla örtülü ve çulun üzerine asılmış iki boş heybe ile çilli bir beygirin üstüne binmiş olan orta yaşlı, kara, kuru, cılız bir erkek geldi. Çingenece onlarla bir şeyler konuşup benim Nazlı adında bir çingene karısını aradığımı duyunca bana döndü:

— Ben tanarım onu -dedi-, hem de iyi tanarım. O değil midir, Gâvur Etem'in hısımlarından... Hani şu, şinci konaklamışlardır Bakırküğsü taraflarında...

— Bakırgöğsü değil, tavukgöğsü taraflarında...

— Ne yandadır bu tavukgöğsü?...

— Bırak şimdi tavukgöğsünü, mahallebiyi filan da... sen tanıyor musun Topçulardan bu yana gelen bu kadını?

— Haha... Topçulardan, Topçulardan... Tastamamilan tâ kendisi... Kendisinin birazacık da mayhoşçadır halleri...

— Mayhoşça ne demek?

— Yaniya ki, sözün misâli, tahtaravallidir bir parça akıl tarafından...

— Her ne ise, şimdi nerede o acaba?...

Çingene, tepesi birinci makine ile dipten biçilmiş, ve kenarları fırdolayı perçemli başını kaşıyarak:

— O efendim, şinci Zekeriya köyü ilen Uskumru köyü aralığında bir akrabasının serhasında (çadırında) yatar!

— Ulan, sizde de ne kadar akraba var be!...

104