P. DEMİRCİ
KAREFAD, ÇKÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi / Journal of the Faculty of Letters
Cilt/Volume: 9, Sayı/Number: 1, (Nisan/Apri12021) 119-142 (Atıf için/To cite).
görev yapan personel için iktidar partisini karşısına alma, işini kaybetme gibi
riskler taşımaktadır. Ayrıca halk bu seçim sistemiyle güvenli ve vicdani bir
şekilde oy kullanamamaktadır. Kimin hangi partiye oy verdiği herkesçe
bilinmekte bu da siyasi bölünmelere ve kutuplaşmalara neden
olabilmektedir. Bu sakıncaların yanı sıra sayımların gizli yapılması oy
çalma, seçim hileleri gibi pek çok iddiayı güçlendirecek niteliğe sahiptir.
Kimsenin görmeyeceği, kayıt altına alınmayan, sayım sonrasında yakılan oy
pusulaları güvenilirlikten tamamen uzak ve her zaman şaibe ve tartışmalara
açıktır.1950 yılında yapılmış olan seçimler, 1946'ya oranla daha güvenilir,
daha şeffaf ve çok daha demokratiktir. Seçmen oyunu rahatlıkla istediği
partiye verebilmiştir. Seçim sonuçlarında bu konunun payı olduğu
muhakkaktır. Gizli oy, açık sayım usulüyle seçimler daha güvenli ve çeşitli
iddia ve şaibeli durumlardan uzak kalmıştır.1946 seçimlerinde bir aday
birden fazla bölgeden aday gösterilebiliyor ve aday gösterildiği yerlerin
tümünden seçilse bile sadece birini tercih etmek zorunda kaldığı için
mecliste temsil oranı düşmekteydi. 1950 yılında her aday yalnızca bir
bölgeden seçilmiş, böylece meclise giren milletvekili sayısında bir azalma
olmamış, temsil oranı yükselmiştir. 1946 yılı seçimleri, oy çalma,
seçmenlere baskı, usulsüzlük iddialaRIyla uzun yıllar tartışılmış,
demokratikleşme adına yapıldığı halde anti demokratik uygulamaları içeren
bir seçim olmuştur. 1950 seçimleri, demokratik bir şekilde yapılmış, milli
irade tecelli etmiştir.
Sonuç
1946 yılı seçimleri, iktidarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisinin gerek dış faktörler, gerekse ülke içi etkenleri göz önünde bulundurarak tek parti yönetiminden vazgeçerek Türkiye'de çok partili hayata geçiş sürecini başlatmak istemiştir. 7 Ocak 1946'da CHP'den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Koraltan tarafından DP Kurulmuş, bunun haricinde Nuri Demirbağ'ın kurmuş olduğu Milli Kalkınma Partisi de çok partili hayat geçiş sürecinde yer almış partilerden biridir. CHP ülkenin çok partili hayata geçerek demokrasiyi benimsemesini kabul etmiş olmasına rağmen aynı zamanda iktidarı elden bırakmayı da istememektedir. Tabidir ki karşısına çıkacak muhalefetin güçlü olmasını istemeyecektir. Fakat hiç de hesap etmediği bir şekilde, DP güçlü bir muhalefet olarak karşısına çıkmış, CHP iktidarını sarsmıştır. Rakibinin daha da güçlenip teşkilatlanmasına engel olmak isteyen CHP 1947 yılında yapılacak olan seçimleri erkene almıştır. Belediye seçimlerine katılmayan DP, 21 Temmuz 1946 genel seçimlerine katılmıştır. Ancak pek çok faktöre bağlı olarak seçimleri ezici bir üstünlükle