İçeriğe atla

Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/İnsanın Kusursuzluğunun Reddi

Vikikaynak, özgür kütüphane

İnsandan çıkan delilikler ve garabetler; insanın öteki hayvanlar üzerindeki üstünlüğünü, insanın kendisine bedavadan verdiği bu üstünlük sıfatını aklın gözünde yok ediyor. Ne kadar çok hayvan, kendi kendine son derece akıllı ve doğru sıfatını veren hayvandan (yani insandan) daha çok yumuşaklık, daha çok temkin ve insaf gösterir! Çoğu kez esaret, zulüm ve baskı altında bulunan insanlar arasında karıncaların, arıların ya da kunduzların toplulukları kadar iyi oluşturulmuş topluluklar var mıdır?1 Aynı türden yırtıcı hayvanların, yararsız olarak birbirini parçalamak, birbirini yok etmek için sahralarda, ovalarda, birbirlerine "randevu" verdikleri görülmüş müdür? Yırtıcı hayvanlar arasında din savaşları görülüyor mu? Hayvanların öteki türlere karşı zulüm ve saldırganlıklarının nedeni açlık ve beslenme ihtiyacıdır. İnsanın insana karşı zulüm ve saldırganlığının nedeni, efendilerinin kavga çıkarmak isteğinden ve açgözlülüğünden ve saygısız, batıl inançlarının azgınlığından başka bir şey değildir.

Dünyada her şeyin insan için yapıldığını sananlara ya da bunun böyle olduğuna bizi inandırmak isteyen teorisyenlere; evimizi hep zarara uğratan, zarar veren bunca hayvanın, insanın refahına, bolluk içinde yaşamasına ne hizmeti olduğu sorulduğunda, çok şaşkın ve telaşlı bir hale düşerler. Bir engerek yılanı tarafından sokulmasında, bir sivrisinek tarafından ısırılmasında, bit, pire, tahtakurusu gibi böceklerin lokması olmasında, bir kaplan tarafından parçalanmasında vb. tanrıların sevgilisi (yani insan) için bilinen ne yarar vardır? İnsanın kendileri için yapılmış olduğu iddiasında bulunsalardı, bütün bu hayvanlar, bizim ilahiyatçılarımız kadar doğru düşünmüş olmazlar mıydı?

1 Kuvvet ve Madde'nin (Kraft und Stoff) yazarı Dr. L. Büchner'in Fransızca'ya Dr. Cb. Letourneau tarafından La vie Psychique des bétes yani "Hayvanların Ruhsal Hayatı" adıyla çevrilmiş olan nefis ve çok cazip kitabının karıncaların ve arıların hayatı, akli ve toplumsal durumlarına ayrılan uzun ve çok tatlı bölümlerini okuyun. Büyük Shakespeare de V. Henry adlı tarihi dramında Cantobery başpiskoposunun ağzıyla, karıncaların pek mükemmel düzenlenmiş olan töre ve topluluklarını pek şairane, özlü, ancak cazip biçim de anlatmıştır. Bu dramın dilimizde henüz çevirisi bulunmadığını söylemeye sıkılıyorum. Ermeni milleti 80 yıl önce, Shakespeare'in bütün eserlerini dillerine çevirmişler ve basmışlardır. (A.C.)