Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/16

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış
16
KÜRK MANTOLU MADONNA

mal etmezdi. Tercüme edilecek yazılar bir odacı ile evine gönderilir ve birkaç saat sonra aldırılırdı. Buna rağmen mü­dürün ve bizim Hamdinin Raif Efendiye karşı muamelele­rinde: «Bak, seni şu mızmız, hastalıklı haline rağmen at­mıyoruz!» demek istiyen bir şey vardı. Bunu ikide birde yüzüne vurmaktan da çekinmezler, birkaç gün yokluktan sonra her gelişinde adamcağızı: «Nasıl? İnşallah artık bitti ya?» diye iğneli geçmişolsunlarla karşılarlardı.
  Bununla beraber, artk ben de Raif Efendiden sıkılmıya başlamıştım. Şirkette pek fazla oturduğum yoktu. Elimde bir evrak çantasiyle bankaları ve siparişlerini kabul etti­ğimiz devlet dairelerini dolaşıyor; arasıra bu evrakı tan­zim edip müdüre veya müdür muavinine izahat vermek için masamın başına geçiyordum. Buna rağmen karşımda­ki masada canlı olduğundan şüphe ettirecek kadar hareketsiz oturan, tercüme yapan veya çekmesinin gözündeki «Almanca romanını» okuyan bu adamın sahiden mânâsız ve sıkıcı bir mahlûk olduğuna kanaat getirmiştim. Ruhun­da herhangi bir şeyler olan bir kimsenin bunları ifade etmek arzusuna mukavemet edemiyeceğini düşünüyor, bu kadar sessiz ve alâkasız bir insanın içinde, nebatlarınkinden pek de farklı olmıyan bir hayat bulunduğunu tah­min ediyordum: Bir makine gibi buraya geliyor, işlerini görüyor, anlıyamadığım bir itiyatla birtakım kitaplar oku­yor ve akşamları alış verişini yapıp evine dönüyordu. İhtimal, birbirine tıpkı tıpkısına benziyen bu bir sürü gün­lerin ve hattâ senelerin içinde, hastalık zamanları yegâ­ne değişiklikti. Arkadaşların anlattığına göre, o oldum olası böyle yaşamakta idi. Kendisinin herhangi bir şekilde heyecanlandığını şimdiye kadar gören yoktu. Âmirlerinin en yersiz, en haksız ithamlarına hep ayni sakin ve ifadesiz bakışla mukabele ediyor, yaptığı tercümeleri daktiloya ve­rir ve alırken hep ayni mânâsız tebessümle rica ve teşek­kürde bulunuyordu.
  Bir gün gene, sırf daktiloların Raif Efendiye ehemmi-