İçeriğe atla

Nutuk/9. bölüm/Tevfik, cephe kumandanını tanımıyor

Vikikaynak, özgür kütüphane

Efendiler, tam bu günlerde, düşmanın, Bursa cephesi ilerisinde, İznik civarlarında bir faaliyeti hissolundu. Cephe Kumandanı, bizzat oraya giderek yakından ittihâz-ı tedâbîre mecbur idi. Onun için 28 Teşrinisani 336 tarihinde, Kuvâ-yı Seyyare Kumandan Vekili Tevfik Bey’e cevap verirken: “bugün Bilecik’e gidiyorum. Avdette zât-ı âlileriyle nerede şifahen görüşmek kabil olur.” sualini sormuştu. Cephe Kumandanı’na cevap verilmemişti. Cephe Kumandanı, İznik vaziyetine karşı tedâbîr ve tertibât ile meşgûl bulunduğu sırada, Kuvve-i Seyyare Kumandanlığı’ndan muharebe raporları vürûd etmemeğe başlamış... sebebi sorulmuş:

Raporlar vakt-i lâzımında Ankara’da Büyük Millet Meclisi Riyâseti’ne yazılmıştır. İmza: Yüzbaşı Tahsin

Telgrafı alınmış.

Efendiler, bir cephe kumandanı için, cephesinin bir kısmında cereyân eden hâdisâttan ma’lumât alamamak ne kadar müşkil bir haldir. Böyle mübhemiyet içinde kalmak bütün cephenin idâresini yanlış yola sevk edebilir. Gayr-i kabil-i tamir mehâlike sebep olabilir. Cephe Kumandanı İsmet Paşa, keyfiyeti Ankara’da bulunan Kuvâ-yı Seyyare Kumandanı Ethem Bey’e 29 Teşrinisani 336 tarihinde yazarak raporlar için vekilinin ikaz edilmesini bildiriyor.

İsmet Paşa, 29 Teşrinisani 336’da bize de şu telgrafı gönderdi:

Ankara’da Büyük Millet Meclisi Riyâseti’ne
Ankara’da Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyâseti’ne

1– Kuvâ-yı Seyyare Kumandanlığı, 27.11.336 akşamından beri Cephe Kumandanlığı’na rapor vermemektedir.

2– Bugün Ethem Bey’den, vekilini ikaz etmesini ricâ ettim. İstirdat olunan arazide idâre-i mülkiye için ihdâs olunan Simav ve Havalisi Kumandanlığı sebebiyle Tevfik Bey’in müteessir olduğundan bâhis Ethem Bey’den bugün bir telgraf almış ve cevap vermiş idim. Vaziyette şâyân-ı dikkat bir fevkalâdelik var ise de fazla ma’lumâtım yoktur. Oraca mevcut ma’lumâtın iş’ârını istirham ederim.

Efendiler, Garp Cephesi Kumandanlığı’yla Kuvâ-yı Seyyare Kumandanlığı arasında câri muhhaberâta ve hâdis olan vaziyete nasıl temas ve ıttılâ hâsıl ettiğimi müsaade buyurursanız izah edeyim:

Kuvâ-yı Seyyare Kumandan Vekili Tevfik Bey tarafından İsmet Paşa’ya yazılan, firâri ve casusların İstiklâl Mahkemesi’ne verilmesine itirazı mutazammın ve Kuvve-i Seyyare’nin sol cenahı yirmi dört saate kadar On İkinci Kolordu’ca temîn edilmeyecek olursa kuvvetini Efendi Köprüsü’ne çekeceği hakkındaki telgrafnameleri, bana Ankara’da bulunan Ethem Bey verdi. Ben, bi’t-tabi bu telgrafları mânidar buldum. Kuvve-i Seyyare’nin vaziyetinde ittihâz-ı tedâbîri müstelzim şâyân-ı dikkat bir hal gördüm. Onun için, İsmet Paşa’ya, bu telgraflara Ethem Bey vasıtasıyla muttali olduğumu bildirdiğim 25 Teşrinisani 336 tarihli telgrafnamemde, “Tevfik Bey’in ehemmiyet verdiğim bu mürâcaatına karşı ne tarzda cevap verildiğinin ve ne gibi tedâbîr ittihâz buyurulduğunun bu gece iş’ârını ricâ ederim” demiştim.

İsmet Paşa, cereyân eden muhabereyi aynen bildirdi.

Efendiler, bir taraftan da 28 Teşrinisani 336 tarihinden itibaren, Kuvâ-yı Seyyare’nin sabah ve akşam raporları, Umum Kuvâ-yı Seyyare Kumandan Vekili Mehmet Tevfik imzasıyla doğrudan doğruya bana bildirilmeye başlandı. Tevfik Bey’e şu şifre telgrafı yazdım:

Ankara, 29/30 Teşrinisani 36
Birinci Kuvve-i Seyyare Kumandan Vekili Tevfik Beyefendi’ye

İki üç günden beri doğrudan doğruya taraf-ı âcizâneme göndermekte olduğunuz raporların son maddesinde, Garp Cephesi Ordu Kumandanlığı’na verilmiş olduğunun mukayyed bulunmadığı nazar-ı dikkatimi celp etti. Bir sehiv midir, yoksa bir sebebe mi müstenidtir? Bu bâbda ita-yı ma’lumât buyurulmasını ricâ ederim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal

Bu telgrafıma Tevfik Bey’den cevap almadım. Fakat Ankara’da bulunan Ethem Bey’den merhum Hayati Bey’e şöyle bir tezkere gönderildi:

30.11.36
Hayati Bey Kardeşime

Tevfik Bey’le İsmet Beyefendi arasındaki su-i tefehhümün esbâ bıyla bu hususta her ikisiyle vâki muhhaberâtımızı aynen takdim ediyorum. Lütfen Paşa Hazretlerine kıraat ve irâesiyle yanlış telâkkiye meydan verilmemesini ricâ ederim efendim.

Kuvâ-yı Seyyare ve Kütahya Havalisi Kumandanı
Ethem

Efendiler, bu tezkereye melfûf muhhaberâtta şâyân-ı dikkat olan noktalar şunlardı; Tevfik Bey kardeşine diyor ki: “Simav ve Havalisi Kumandanlığı’na kat’iyen ihtiyaç yoktur. Bu havali kumandanının Eskişehir’e avdeti için şimdi emir verdim.” Tevfik Bey, İsmet Paşa’nın halka hitaben beyannamesini de şu suretle tefsir ediyordu:

Bu beyanname, mevâkide bizim adâletsiz, emniyetsiz, namussuzcasına hareket ettiğimizi ilân ediyor Kuvâ-yı Seyyare, bunu kat’iyen kabul etmez... Bu nikat halledilinceye kadar, Kuvâ-yı Seyyare Garp Cephesi Kumandanlığı’nı tanımayacaktır.

Bunun üzerine, Ethem Bey’in, İsmet Paşa’ya yazdığı telgrafta, biraderinin teessüründen bahsettikten sonra bu icrââtın, avdetine tehirini ricâ ediyor. Biraderine de Garp Cephesi Kumandanlığı’na yazdığından ve itidâl ve nezaketle hareket ve mukabele etmenin lüzumundan bahsediyor. Tevfik Bey 28 Teşrinisani 336’da Ethem Bey’e yazdığı cevâbi telgrafında:

Namusumuzla oynayan Garp Cephesi Kumandanı’nı bundan böyle âmir tanımayacağımı ve Simav’a gönderdiği kumandanına bugün maiyetiyle Eskişehir’e avdet etmesi için emir verdiğimi yazmıştım. Dedikten sonra “bu hususta başka şey düşünemem ve düşünebilmek imkânı da yoktur efendim”

diyordu.

Tevfik Bey’in, biraderine olan aynı tarihli diğer bir telgrafnamesinde de:

“... Cüz’î bir şey hissedersem bu yeni ihdâs edilen kumandanlığın heyet-i mecmuasını mahfûzen Garp Ordusu’na iade edeceğim. Garp Ordusu Kumandanı İsmet Bey’in bu cephe kumandanlığını idâre edemeyeceğini anlıyorum.”

denilmekte idi.

Efendiler, bundan sonra, Kuvâ-yı Seyyare’nin muharebe raporları Ankara’da Ethem Bey’e geliyor ve Ethem Bey tarafından Garp Cephesi’ne gönderiliyormuş.

Bundan başka, Kuvve-i Seyyare Kumandanlığı, Garp Cephesi muhhaberâtına sansür koymuş. Telgraf ve telefon hutûtunun Kuvve-i Seyyare Kumandanlığı’nın muhhaberâtıyla meşgûl olduğundan bahis ile cephe ile muhhaberât suret-i aleniye ve resmiyede men’ edilmiş. Aynı zamanda, Kuvve-i Seyyare’nin, Eskişehir civarına tecavüzâtta bulunacağı işâa edilmişti.