Nutuk/6. bölüm/Hükûmet teşkili
Efendiler, Meclis’e teklif ettiğim mühim bir husus da hükümet teşkili meselesiydi. Bu meselenin ve buna dair teklifte bulunmanın, o devir için ne kadar nazik olduğunu takdir buyurursunuz.
Hakikat, Osmanlı saltanatının ve hilâfetin münkariz ve mülga olduğunu düşünerek yeni esaslara müstenid, yeni bir devlet kurmaktan ibaret idi. Fakat vaziyeti olduğu gibi telaffuz etmek, maksadın büsbütün ziyâını mûcib olabilirdi. Çünkü efkâr ve temâyülât-ı umumiye, henüz pâdişâh ve halifenin mazur mevkiinde bulunduğu merkezinde idi. Hatta Meclis’te, ilk anda makam-ı hilâfet ve saltanatla irtibat ve hükümet-i merkeziye ile itilâf aramak cereyânı baş göstermişti.
İstanbul şerâitinin halife ve pâdişâh ile ne alenî ve ne de hususî ve mahrem temasa müsait olmadığını izaha çalıştım. Böyle bir temasla ne anlamak istediğimizi sordum ve “milletin; istiklâl ve tamamiyet-i mülkiyenin temîni için çalışmakta olduğunu haber vermek için ise, buna hacet yoktur.
Pâdişâh, halife olan zatın da bundan başka bir şey düşünmesine ve arzu etmesine imkân var mıdır? Bunun aksini ağzından işitsem inanmam, mutlaka bunun icbâr ve tazyik altında söyletildiğini kabul ederim” dedim. Aleyhimizde çıkarılmış olan fetvanın sanî’a ve hükümet-i merkeziye evâmir ve tebligatının muhtac-ı tefsir olduğunu söyleyerek, bazı zayıf kalpli ve zayıf muhakemeli insanların sâik olmak istedikleri teenniye lüzum görmediğimizi izah ettim.