Nutuk/5. bölüm/Salâhiyet-i fevkalâdeyi hâiz bir meclisin Ankara'da ictimâı kararı
Efendiler, 16 Mart’ta İstanbul’un işgali tahakkuk eder etmez ittihâz ettiğim tedâbîr meyânında daha birtakım tedbirler vardır ki onları Büyük Millet Meclisi’nin ilk küşâdında beyan etmiş olduğum için, burada tekrar tafsil etmedim Meselâ, Eskişehir ve Afyonkarahisarı’ndaki ecnebi kıtaatının silâhtan tecridi veya teb’îdi ve Geyve, Ulukışla civarlarında şimendifer hatlarının tahribi ve Anadolu’da bulunan ecnebi zâbitânının tevkifi ve sâire gibi tedâbîre ait tafsilâtı, Büyük Millet Meclisi’nin ilk zabıtnamesinde mütâlaa buyurmuşsunuzdur. Bu tedâbîr meyânında en mühimmini salâhiyet-i fevkalâdeyi hâiz bir meclisin Ankara’da ictimâını temîn husundaki vazife-i milliye ve vataniyemize ait karar ve bu kararın tatbiki teşkil eder.
Efendiler, bu husustaki kararımızı ve bu kararın suret-i tatbikini gösteren bir tebliği 19 Mart 336’da yani İstanbul işgalinden üç gün sonra ta’mîm ettim.
Efendiler, bu mesele hakkında iki gün kadar kumandanlarla makine başında müdâvele-i efkâr ederek mütâlaalarını aldım. Ben ilk yazdığım müsveddede “meclis-i müessisân” tâbirini kullanmıştım. Maksadım da toplanacak meclisin “rejim”i değiştirmek salâhiyetiyle ilk anda mücehhez bulunmasını temîn etmek idi. Fakat bu tâbirin kullanılmasındaki maksadı lüzumu gibi izah edemediğim için veyahut izah etmek istemediğim için halkın ünsiyet etmediği bir tâbirdir diye, Erzurum ve Sivas’tan ikaz edildim. Bunun üzerine “salâhiyet-i fevkalâdeye mâlik bir meclis” tâbirini kullanmakla iktifâ ettim.
Merkez-i devletin dahi Düvel-i İtilâfiye tarafından resmen işgali, kuvve-i teşriiye ve adliye ve icraiyeden ibaret olan kuvâ-yı milliye-i devleti muhtel etmiş ve bu vaziyet karşısında ifa-yı vazifeye imkân göremediğini hükümete resmen tebliğ ederek Meclis-i Mebusan dağılmıştır. Şu halde, makarr-ı devletin masûniyetini, milletin istiklâlini ve devletin tahlîsini temîn edecek tedâbîri teemmül ve tatbik etmek üzere millet tarafından, salâhiyet-i fevkalâdeyi hâiz bir meclisin, Ankara’da ictimâa daveti ve dağılmış olan mebusandan Ankara’ya gelebileceklerin dahi bu meclise iştirak ettirilmesi zarurî görülmüştür. Binâenaleyh, zirde derc edilen talimat mûcibince, intihâbatın icrası, hamiyet ve reviyet-i vatanperverânelerinden muntazardır:
1– Ankara’da, salâhiyet-i fevkalâdeye mâlik bir meclis, umûr-ı milleti tedvîr ve murakabe etmek üzere ictimâ edecektir.
2– Bu meclise aza olarak intihap olunacak zevât, mebusan hakkındaki şerâit-i kanuniyeye tâbidir.
3– Intihâbatta livalar esas ittihâz edilecektir.
4– Her livadan, beş aza intihap olunacaktır.
5– Her liva, kazalarından celp edeceği müntehib-i sanilerinden ve merkez-i liva müntehib-i sanilerinden ve liva idâre ve belediye meclisleriyle liva Müdafaa-i Hukuk Heyet-i İdarelerinden ve vilâyetlerde merkez-i vilâyet heyet-i merkeziyelerinden ve vilâyet idâre meclisiyle merkez-i vilâyet belediye meclisinden ve merkez-i vilâyet ile merkez kazası ve merkeze merbût kaza müntehib-i sanilerinden mürekkeb bir meclis tarafından aynı günde ve aynı celsede icrâ edilecektir.
6– Bu meclis azalığına, her fırka, zümre ve cemiyet tarafından namzet gösterilmesi câiz olduğu gibi her ferdin de bu mücahede-i mukaddeseye fiilen iştiraki için müstakilen namzetliğini istediği mahalde ilâna hakkı vardır.
7– Intihâbata, her mahallin en büyük mülkiye memuru riyâset edecek ve selâmet-i intihaptan mes’ûl olacaktır.
8– İntihap, rey-i hafî ve ekseriyet-i mutlaka ile icrâ ve tasnîf-i ârâ, meclisin içlerinden intihap edeceği iki zat tarafından fakat huzur-ı mecliste ifa edilecektir.
9– İntihap neticesinde, bi’l-umûm azanın imza veya zat mühürlerini muhtevi üç nüsha mazbata tanzim olunacak, bir nüshası mahallinde alıkonularak diğer iki nüshasının biri intihap olunan zata tevdî ve diğeri meclise irsal olunacaktır.
10– Azaların alacakları tahsisat, bi’l-âhire meclisçe takarrür ettirilecektir. Ancak azîmet harcırahları intihap meclislerinin masârif-i zaruriye hesabıyla takdir edeceği miktar üzerinden, mahalleri hükümetlerince temîn olunacaktır.
11– Intihâbat, nihayet on beş gün zarfında ekseriyetle Ankara’da ictimâı temîn edebilmek üzere itmâm olunarak azalar tahrik ve netice, azanın isimleriyle birlikte derhal iş’âr edilecektir.
12– Telgrafın saat-i vusûlü bildirilecektir.
Haşiye: Kolordu Kumandanlarına, vilâyâta, müstakil livalara tebliğ olunmuştur.
Mustafa Kemal
Efendiler, bir hafta zarfında muhtelif istikametlerde Ankara’ya gelmekte olan mebuslarla, telgraf muhhaberâtıyla bizzat temasa gelindi. Kendilerine elemlerinin ta’dîline, kuvve-i maneviyelerinin tarsînine medâr olacak ma’lumât verildi. İstanbul’da nokta-i nazarımızı takip edecek kimse kalmamıştı. Aylarca ve muhtelif tarz ve suretlerle vuku bulan ikazlarımıza rağmen bizim dediğimiz tarzda teşkilât yapmayıp, Karakol Cemiyeti’nin vücut bulmasına çalışanların başları, Malta’ya gitmiş ve İstanbul’da, efrâdının hayat ve faaliyetlerinden eser kalmamıştı. Orada yeniden teşkilât yapmak için çok zahmetli mesâi ve o zamanki halimize göre haddimizden fazla para sarf etmeye mecbur oldum.
Muhterem Efendiler, beyânât-ı umumiyem meyânında bir iki noktada, benim İstanbul’daki Meclis-i Mebusan’a reis intihâbım hususuna ait meseleden ve bundaki maksattan bahsetmiştim. Bunun temîn edilmemiş olmasından, küçük bir müşkil ile karşılaştığımı da arz etmiştim. Fi’l-hakika, İstanbul’da Meclis dûçâr-ı tecavüz olup dağılınca mebusları toplamaya ve bâ-husûs izah ettiğim vechile bir meclis tesisine tevessül edebilmek için, bir an tereddüt ettim. Meclis-i Mebusan Reisi bulunan Celâlettin Arif Bey’in Ankara’ya gelip gelmeyeceğini bi’t-tabi bilemiyordum. Gelmesi halinde, onun muvâsalatına intizâr ve daveti onun vasıtasıyla yaptırmayı düşündüm. Fakat vaziyet pek çok sür’at ve isticali âmir bulunuyordu. Mechûl bir ihtimale intizâren izâa-i vakit etmeyi muvâfık-ı ihtiyat bulmadım. Fakat vereceğim kararın temîn-i tatbikatı için de, bir iki gün telgraf başında bütün kumandanların mütâlaalarını dinlemek ile vakit geçirmeye mecburiyet hissettim. Celâlettin Arif Bey’le Mart’ın 27/28. gecesi Düzce’ye muvâsalatında irtibat hâsıl olmuştu. Kendisine şu telgrafı yazdım:
Numara: 34
|
Ankara, 27 Mart 336
|
Muhteremi Celâlettin Arif Beyefendi’ye
İstanbul’un resmen ve fiilen İngilizler tarafından işgaliyle kuvâ-yı devletin tazyik ve esaret altına alınması ve Meclis-i Mebusan’a taarruz olunarak milletin istiklâline ve namus-ı millîye tecavüz edilmiş olması ve bu yüzden milletvekillerinin mukadderât-ı memleket hakkındaki vazifelerini ifaya muvaffak olamayacaklarına kanaatle sine-i millete ilticaya mecbur olmaları, devlet ve milletin kuvâ-yı umumiyesini hüküm ve murakabesi altında bulunduracak bir meclis-i fevkalâdeye şiddetle ihtiyaç tevlîd etmiş olduğundan fevkalâde salâhiyetle Ankara’da bir meclis ictimâına Heyet-i Temsiliye’nin karar verdiği ve icra-yı icabının ta’mîmen tebliğ edildiği malûm-ı âlileridir. Bu bâbdaki 19.3.336 tarihli tebliğnameyi ba’de’l-mütâlaa, ahkâm-ı mündericesini teyid ve intihâbatın tesrî’iyle ictimâın bir an evvel temîni için bu nokta-i nazarımızın taraf-ı âlilerinden dahi kısa bir beyanname şeklinde efkâr-ı umumiyeye şimdiden tebliğ ve ilânını faydalı addediyoruz. Cevâb-ı âlilerine muntazırım efendim.