Nutuk/3. bölüm/Kastamonu da İstanbul'a karşı harekete geçiyor

Vikikaynak, özgür kütüphane

Ferit Bey, Vali Vekili, Miralay Osman Bey, Kastamonu ve Havalisi Kumandanı sıfatıyla faaliyete başladıktan bir iki gün sonra, kendilerini tekrar telgraf başına davet ederek ma’lumât talep etmiştim.

İstanbul’da icap eden makamâta matlûb vechile umumun imzası tahtında telgraflar yazıldığı ve bi’l-umûm vilâyât ve elviyeye de bu telgrafların tebliğ kılındığı bildirilmekle beraber birtakım sualler de soruluyordu. Ez-cümle “Halk diyormuş ki: 1- Diğer vilâyât efkâr-ı umumiyesi bizimle beraber değiller midir? 2- Bu gayr-i tabii ahvâl ne zamana kadar devam edecektir? 3- Kabinenin temerrüdüne karşı ne gibi tedbir buyuruldu? Lütfen bizi tenvîr buyurunuz Paşam!”

Halka atfen tevcîh olunan bu suallerin Vali Vekili ve Kumandan Beylerin de fikirlerini işgal etmekte olduğuna hükmetmek ve ona göre cevap vermek zahmete değerdi. Binâenaleyh saatlerce Sivas-Kastamonu telini işgal eden uzun ma’lumât ve izâhât verildi. Bu izâhâtı şu suretle hulâsa edebilirim:

  1. Tezâhürât-ı milliye, vatanın her köşesinde salâbet ve hararetle mevcuttur. Bütün vilâyetlerin en ufak köylerine kadar halk ve en ufak cüz’-i tâmmına kadar bütün ordularımız tamamen hassas ve vahdet-i kâmile halinde, tebliğ olunan mukarrerâtı tatbik ve icrâ eylemektedirler ve halkın ikinci ve üçüncü sualine cevap olmak üzere de:
  2. Ne vakit ki Kastamonu halkı, bu hali gayr-i tabii bulup endişeye düşmek zaafından kurtularak maksadımızı istihsal edinceye kadar sebat etmekte eser-i tereddüt göstermeyecektir, işte o zaman bu gayr-i tabii hal kendiliğinden zâil olacaktır. Kabinenin temerrüdü tabiidir buna karşı başka tedbire kalkışmadan evvel ilk tedbirimizi hakkıyla ve her tarafta katiyetle tatbik etmek çarelerini düşünelim. Meselâ Bolu vaziyeti hakkında ne yapılmıştır? Bolu hizasına kadar tekmil mevâkiin İstanbul ile muhaberât-ı resmiyesinin kat’ olunduğundan emin miyiz? Buna dair, muntazır bulunduğumuz ma’lumât henüz vürûd etmedi. İşte, bu dediğim ilk tedbir, İstanbul’a kadar teşmil olunduğu takdirde kabinenin temerrüde takati kalmayacağını zannederim. Maahaza bundan sonra da bir inad-ı echelâne ve eblehâneye devam etmek isterlerse her halde daha müessir tedbirler tatbikine imkân vardır.

Bundan sonra Vali ve Kumandan’ın verdiği ma’lumâttan şunlar anlaşıldı: İnebolu’dan İstanbul’a iade edilen yeni vali Zonguldak’ta, Dahiliye Nâzırı’ndan şöyle bir emir almış:

“Bolu ve havalisi serbesttir, Zonguldak’a çıkınız, vilâyetin icap eden mahalleriyle muhabere ediniz ve emr-i ahîre kadar orada bekleyiniz. “Fi’l-hakika yeni vali, Zonguldak’ta kalmış ve tehdidâta başlamış. Ferit ve Osman Beyler, Zonguldak Mutasarrıfı’na yeni valiyi tevkif edip karadan Kastamonu’ya gönderilmesini emreylemişler, Mutasarrıf bunu yapmamış. Maahaza teşebbüsten haberdâr olan yeni vali, orada barınamayarak, Dersaadet’e avdet eylemiş (Vesika: 106).