Nutuk/20. bölüm/Vesika 235
Rüfeka-yi mesâimle beraber mes’ûliyeti hükümeti deruhde ettiğim zaman memleketin ne halde bulunduğu cümlemizin malûmudur. O esnada hükümet intihâbata hemen mübaşeretle Meclis-i Meb’ûsan’ın müsâraaten temîn-i ictimâı ve hükümet-i merkeziye ile Anadolu arasında peyda olup inkıta-ı muhhaberât derecesine varan beynûnetin izâlesi gibi vezâif-i mühimme karşısında bulunuyordu. Bu vezâifin ifasına sarf-ı ikdamat olunarak merkezle Anadolu’nun mürâselât ve muhhaberâtı iade edildiği gibi lehü’l-hamd velmennihi Meclis-i Âlinizin burada ictimâı dahi müyesser olmuştur. Bundan böyle irâde-i milliyenin Meclis-i Âlinizde tecellisi hasebiyle artık kavaid-i meşrûtiyete tamamen tevfîk-i harekete hiçbir mâni tasavvur olunamaz. Taraf-ı hükümetten evvelce neşrolunan beyannamede teşrih edilen makasid ki, siyasî zümrelere karşı bî-taraflıktan ayrılmamak, kavânîn-i mevcude ahkâmına tamamıyla riayetkâr olarak bilâ-tefrîk-i cins ü mezhep herkesin kanunen mahfûz olan hukukunu masûn tutmak, sükûn ve asayişi halelden vikayeye ve intizam-ı idâreyi mehmâemken temîne sarf-ı mâhasal-ı istitâât eylemek, vatan-ı azizimizin saadet ve selâmeti etrafında bütün hissiyât ve temâyülât-ı milliyeyi cem’ edebilmek in’ikadına muntazır olduğumuz musalâhanın şerâitini tanzim edecek olan mecliste saltanat ve millet ve hükümet yekdil ve yekcihet olarak temsil edilmektir. İşte efendiler düstûr-ı a’mâl ittihâz olunan şu makaside daima sadık kalınmıştır. Bunca müşkilât içinde mesâi-i vâkıâdan tahassul eden muvaffakıyâtın derecesini takdir-i âlilerine havale ederim.
İdare-i devletin muhtac-ı ıslâh olduğu müttefakunaleyh bir hakikattir. Bir asra karîb bir müddetten beri zaman zaman devletçe tasavvur olunan ıslâhâtın tamamen tatbiki ve semerâtının hakkıyla iktitafı müyesser olamamıştır, bunun dahilî ve haricî ilel ve esbâb-ı adîdesi vardır. Bu cihetle hükümetçe tarz-ı tatbik ve tevessülü değiştirmek ve bu bâbda kavaid ve esâsât-ı cedîd e vaz’ olunmak mecburî görülmüştür. İdare-i vilâyâtta vâsi mikyasta tevsi-i mezuniyet usûlü ihtiyâr olunmak ve bu usûl icabınca mecâlis-i umumiyenin salâhiyetini tevsi ve hidemât-ı mahalliyeyi uhdesine ihale ve tevdî eylemek, nevâhi teşkilâtını bir an akdem mevki-i icraya vaz’ ile idârenin en küçük kısmı olan nahiyeyi memâlik-i mütemeddinede mer’î usûllere tevfîkan bir cüz’-i tâm şekline koyarak ona göre icâbat-ı hukukiye ve idariyesini tayin etmek, ekalliyetlerin hukukunu temînen mecâlis-i umumiye ve belediyede temsil-i nisbî kaidesine tevessül olunmak, kavânîn ve nizamat ne kadar mükemmel olursa olsun tamamıyla ve hakkıyla tatbik olunmadıkça semerât-ı me’mule ve muntazaraya dest-res olunamayacağı tahakkuk etmiş bir keyfiyet olmakla, umûr-ı adliye ve maliye ve nafia ve inzıbatiyede ve hatta idâre-i mülkiyede kavânînin tamamen tatbikini teftiş ve temîn eylemek üzere ecnebi erbâb-ı vukûfuna mürâcaatla ânlara emr-i teftişte salâhiyet-i kâfiye vermek; işte kasd ettiğimiz ıslâhâtın esasları bunlardır. Bu esâsâtın tatbik ve icrası takarrür ettiği takdirde lâzım gelen levayih-i kanuniyenin Meclis-i Âlinize takdimi tabiidir.
Umûr-ı hariciyeye gelince: Tarafınızdan ve Düvel-i Mütelife tarafından imza olunan mütareke mukavelenamesi ahkâmı her tarafça lâzımü’r-riâye bir vesika-i beynelmilel olduğundan ahkâm-ı mündericesinden inhirâf edilmemek hükümet-i seniyece mütehattim görülmekte ve fakat eyyâm-ı mütarekenin temâdisinden mütevellid kararsızlık dahil-i memlekette tereddüdatı tezyîd ile sükûn-ı kalbin ve hal-i tabiinin avdetine mâni olmaktadır. İzmir’in ve havalisinin Yunanlılar tarafından işgal-i nâgehânîsi misillû hâdisât-ı elîmenin aksü’l-amelleri memleketi serâpâ tehyîc ve uruk-ı hamiyeti tahrik etmekte gecikmemiştir. Bu hâl-i galeyân ve tezebzübe hitam verecek ancak sulh-i kat’îdir. Davet olunacağımız konferans huzurunda Wilson prensipleri dairesinde hukuk-ı sarîha ve meşrû’amızın muhafazasına bezl-i makderet-i tâmme kılınacaktır. Ümit ederiz ki. kavaid-i madelet hakkımızda pâymal edilmeyerek âmâl-i milliyemiz husûl bulur.
Senelerdenberi mevcut olan muzayaka-i maliye esbâb-ı muhtelifeden nâşi mütarekenin bidayetinden itibaren her vakitkinden müşkil bir devreye girmiş ve maahaza sulhün akdiyle mesâil-i maliyenin suret-i halli tayin ve devamlı bir hal teessüs edinceye kadar her türlü müşkilâta rağmen masârif-i zaruriye-i devletin devam-ı tesviyesi ahkâmının istihsali elzem bulunmuştur.
Binâenaleyh bir taraftan tasarrufa ve gayr-i müsmir masârifin mümkün mertebe tahfifine itina olunmakla beraber diğer taraftan vaktin tahammül ve müsaadesi derecesinde tezyîd-i vâridat çaresine de tevessül edilmek zarurîdir.
Vaziyetimizin vahameti, ma’rûz olduğumuz müşkilâtın kesreti ve sizlerin ve bizim vezâifimizin sıkleti muhtac-ı tarif değildir. Ancak azim ve basiretin usru yüsre tahvil edeceğine kanaat-i tâmmemiz vardır. Adâletin lâ-yetegayyer kavânînine istinâd ettikçe tevfîkat-ı ilâhiyenin bizimle beraber olacağına şüphemiz yoktur.