Nutuk/20. bölüm/Vesika 232
C; 27.1.36 iki şifreye;
Heyet-i Temsiliye’ye: Hadise hakkındaki nikat-ı nazarınızda tamamen müşterekiz. Kabine bidayette kâmilen istifayı düşünmüş fakat mecliste bir ekseriyet grubu taayyün edip de bunun itimâdına müstenid bir vaziyet husûlünden evvel çekilmeyi memlekette anarşi olur korkusuyla yapmamıştır. Meclisin bugünkü vaziyeti ise değil bu kadar nazik bir meseleyi, hatta bir grup için fevka’l-beşer müşkilât ve mesâi ile çalışıyoruz. Geldiğimiz günden beri bir Ahd-i Millî ictimâı karşısında bulunduk. Buradaki meb’ûslar bütün milletin müştereken Maraş havalisine dair meclise gelen telgrafları bile heyet-i umumiyede okumaya müsait değildir. Çünkü henüz grup yoktur. Divan-ı riyâset intihâbı yapılmamıştır. Olduğu gibi bizim esâsâta sülûke akall-i kalîl olsun bir kısmın muhâlif çıkacaklarını hissettikleri için Meclis-i Milli’nin heyeti umumiyesinin kabul edebileceği esâsâtı kaleme almışlar ve bunu imza altına alarak bir mukavele “pakt” şekline sokmuşlardır, ictimâ hususunun heyet-i umumiyesinde bizim formülü teklif ederek işi yeniden encümene havale suretiyle ve bizim de iştirakimizle arzumuz dahilinde bir formül yaptık. Bir taraftan da grup için uğraşıyoruz. Harbiye Nâzırı meselesinin meclisçe nazar-ı dikkate alınmasını hükümet de münasip görüyor. (...) 1er on Şubatta açılacak (...) meb’ûsan in’ikadına kadar (...) lere bir emr-i vâki yaptırmamak için (...) lere mümâşâtkâr davranmadığımızı tavsiye ediyorlar. Aksi takdirde (...) hükümeti için emr-i vâkiin bir şeref ve haysiyet meselesi olacağına binâen Meclis-i Meb’ûsanlarının onu kabulde zaruret görebileceği tehlikesinin mevcut olduğunu söylüyorlar. Harbiye Nezareti’ne Kavaklı Fevzi Paşa’nın tayini hükümetçe mukarrerdir. Taahhüdât meselesini bu zatla halledeceğiz. Toplanacak yer şöyle dursun henüz başımızı sokacak bir dam altı bulamadığımızın ve İstanbul’un vaziyet ve vesâitsizliğinin ve en buhranlı bir zaman içinde çalışmak mecburiyetinde bulunduğumuzun rüfeka-yı muhteremece nazar-ı dikkate alınmasını hasseten istirham eyler ve mesâi-i müşterekemizde Cenâb-ı Hakk’ın inayet ve tevfîkat-ı sübhaniyesini tazarru eyleriz. (Rauf).
Şevket