Nutuk/20. bölüm/Vesika 187
Selâm eder gözlerinden öperim. Millet ve devlet için en mühim vazife inzibat olduğu cümlece malûmdur.
Zira nerede asayiş berkemâl olursa adâlet-i İslâmiye oradadır. Senin ile Savaştepe’yi çevirdiğimiz zaman Cuma namazı kılmayan Çerkeslerden birçoklarını gördük, ne hal ile gezdiğimi bil. İşte Koca Süleyman mahsulü bugün kıyâm eden Müslümanlar fırka-i Muhammediye’den başka fırkaların umumuna lânet ederek sevgili pâdişâhımızın hilâfeti başına toplanarak İttihatçı ve Farmason mel’ûnların on seneden beri bu muazzam hükümet-i İslâmiye’yi çetecilik ve haydutlukla ne hallere getirdiklerini en âdil akıl sahibi anlar. Ve bunlara lânet eder. Cümlenizi eşkıya diyerek ne şiddetli hallere koydular. Hakkınızda istimâl ettikleri kuvveti unutma.
Şühedâ evlâdları, kadınları ot, toprak yedikleri vakit, açlıkla şehit ettikleri vakit ânların hanesinde hükümet memurları ve şube hainleri helvalar, kuzu ziyafetleri ve ahali üç yüz kuruşa bir arşın basma aldıkları vakit kendilerinin evinde Musevî Nesim ve sairenin rüşvet olarak aldıkları kumaşlar denklerini haneleri için idi oğlum. Bunları Cenâb-ı Hakk’a hesap verecek olan beş vakit namazı kılanları muhakemesiyle hüküm vermek isterim bunun için o koca ... rahmana secde etmeyen Suphi ve Kara İbrahim ve Con Mehmetlerin ve sâirenin fikr-i fasidelerine kapılmayarak bu katil, hain güruhundan hükümette ve sâir mahalde bulduklarına aman verme, malları size helâldir. Müftüye mürâcaat et, doğru fetvasını al. Bunlardan daha eşedd Müslümanlar için bir ferd yâr olmamıştır. ricâ ederim Müslümanların kıblegâhı olan Kâ’be-i muazzamadan ve huzur-ı hazret-i risâletpenâh efendimiz hazretlerinden, mukaddesât-ı diniyemizden bizi mahrum eden Çanakkale Boğazı’nda milletin İslâm evlâdlarını denize dökeni ve Kafkas dağlarında, Arabistan çöllerinde, Acemistan’da ve Yanya ve Romanya dağlarında helâk eden ve bugün İstanbul’da yüz bin İslâm kadınlarını ve kızlarını vesika verip fahişe eden bu conlar Farmason değildir de kimdir. Allah ve resulûllah aşkına Müslüman ve din-i Muhammedî kardeşlerimiz fırka-i naciye-i Muhammedî’den başka bir fırka bizim için kat’iyen câiz olamaz. Bu mel’ûnlardan bu belde-i İslâm halifemizin başına toplanarak bunları defedelim. Âdil olan şeriatımızın ahkâmına göre kavl ve hükümet sahibi olalım. İşte bunlar olmak için senin beş vakit namaz kılan silâhşor büyük Türklerin ve Müslümanların gayretlerine mütevakkıftır. Bu hainlerin kırk günden beri benim ve arkadaşların Müslümanların mahvına tam iki kolordunun topları ve mitralyözleri kırk dört saat şiddetli muharebe ettikleri iki şehit ve iki mecruhtur. Ziyade yapmayarak Cenâb-ı Hak lutf u keremini ruhaniyet-i hazret-i risâletpenâhî ve bayrağın duasıyla kendileri münhedim ve yedi yüzü mütecâviz asker de ellerinden alınıp memleketlerine gönderilmiştir. Oralarda da bu mel’ûnların cebren topladıkları masum askercikleri toplayarak memleketlerine gönderiniz. Hükümette bu mel’ûnlardan bırakmayın. Hele jandarma zâbitlerinden kuyruğu kesik namzetler denilen kazları hemen gebertiniz; bu yoldaki Müslümanların ittifak ettiklerine dair hilâfete telgraf yazdır. Gayretli Müslüman mahsulü Cenâb-ı Hak muînimiz olsun. Amin bihürmeti seyyidü’l-mürselîn.
Bunun aksini zinhar işleme oğlum sonra milletin huzurunda hesap vereceksin.
Fırkası Kumandanı
Ahmet Anzavur
Orada bazı İttihatçı Çerkesler vardır. Zinhar bunların size söyleyeceği ifade-i kâzibelerine kat’iyen sem’-i itibar etme; diğer size yazdığım uzun mektuptaki hakikati anlatıp biri birinizden ayrılmayacağınıza ve bu din ü devlete ve pâdişâhımızın uğrunda feda-yı can edeceğimize birleşerek bunlara sen riyâset et veyahut ulemâdan birini reis yap. Her halde oradaki halkın huzur ve rahatına son derecede dikkat ediniz oğlum. icrâât ve muvaffakiyetinize dair telgraflarınızı Kirmasti ve Karacabey ve Bursa cihetlerinde intizâr ederim.