Nutuk/20. bölüm/Vesika 182

Vikikaynak, özgür kütüphane

Dersaadet Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı Miralay Şevket Beyefendi’ye

C: 30.10.35 tarih 230 numaralı şifre:

1– Vasıf Beyefendi’ye:

a) Görüşüldüğü iş’âr buyurulan zevâttan Rauf Ahmet ve Ferit Beylerin İstanbul’un ancak İstanbul’dan kurtulacağı fikrinde bulunduklarını zannederiz. Ahmet İzzet Paşa Hazretleri de esasen harekât-ı milliyenin de İstanbul’da katliâma sebep olabileceği zannında idi. Sözlerinin mesmû olması evvel emirde bu i’tikad tebeddül edip etmediğini bilmekle kaimdir. Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretlerine gelince, müşarünileyhin de mütereddid olduğu mechûlünüz değildir. Abuk Paşa da aynı evsâf ve hâlet-i ruhiyededir. Göz Tâbibi Esat Paşa hakkında ise kat’î bir fikrim yoktur. Yalnız kendisini yakından tanıyan bir kısım rüfekamız bu zâtı son derece mahdûdü’l-fikr, pek fazla haris-i şan ve şöhret gösteriyorlar. Velhâsıl azim ve fikirlerinde istikrar ve isabet mevcut olmayan ve İstanbul’da düşman tazyiki altında düşünen ricâl ve zevât-ı müşâr ve mûmâileyhümün nasâyihi şâyân-ı tetkiktir. Tekraren arz edelim ki, Meclis-i Meb’ûsan’ın her nokta-i nazardan şâyân-ı emniyet bir mahalde toplanması, şart-ı evvel ve esasîdir. İstanbul’da emniyet olmadığını ve olamayacağını gerek Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretlerine ve gerekse Ahmet İzzet Paşa Hazretlerine mufassalan ve hatta Şevket Bey biraderimize de telhisen izah ettik zannederiz. Vâkıâ birçok mehâzîr gayr-i kabil-i inkârdır. Fakat zaruret-i kat’iye karşısında bunların ne dereceye kadar nazar-ı dikkat ve hesaba alınması lâzım geleceğini efkâr-ı selîme ve muhakeme-i mantıkıyenize havale ederiz. Asıl şâyân-ı istiğrâb nokta malûmü’l-esâmi üç kişiyi temînde izhâr-ı acz eden hükümetin diğer meb’ûsları nasıl vikaye edebileceği meselesidir. Bizde yavaş yavaş hâsıl olmağa başlayan fikir ve kanaat maalesef ecnebiler değil belki onlardan ziyade hükümet ricâl-i hâzırası ile, zevât-ı sâireden bazılarının mârrü’l-arz üç kişiyi mahzurlu addeylemekte olmalarıdır. Hakkımızda sâlifen gayr-i kanunî, gayr-i meşrû’ ittihâz kılınmış mukarrerât ve evâmirin elân tashihi cihetine gidilmemiş olması da bu fikir ve kanaatimizi takviye eylemektedir. Maahaza meclisin mahall-i ictimâı hakkındaki mütâlaat Heyet-i Temsiliye’nin efkârı olup bu bâbda heyet-i merkeziye vasıtasıyla efkâr-ı umumiye-i millet istimzâc edilmekte bulunduğundan muhassala-i efkâra ve bundan tevellüd edecek karara göre hareket tabiidir. Siz de pek iyi biliyorsunuz ki bütün gayret ve mesâimiz hükûmet-i hâzırayı, mevkiinde tutmak, onu haricen ve dahilen kuvvetli kılmaktır. Aksi hatırımızdan geçmedi.
b) Temsil-i nisbinin kabulü zarureti karşısında meclisin dağıtılmasını şimdiden düşünen bir muhîtte ve avâmil taht-ı tesirinde Meclis-i Meb’ûsan’ın ictimâda beyan-ı mazeret edeceği de tabii görülmek iktiza eder zannındayız. Temsil-i nisbiyi bizim esâsâtımızın dördüncü maddesi kabul etmediğinden bizim prensiplerimizi müdafaa edecek meb’ûsların evleviyetle dağıtılacağı meydandadır.
c) Hükümetin hüsn-i niyetinden şüphe etmek istemeyiz. Ve dileriz ki icrââtı ile bizim bu arzumuzu tarsîn ve takviye eylesin. Fakat müstağni bulunduğu kaydından bir şey anlayamadık. Gaye müttehiden ve müttefikan bu vatana hakikî hizmet etmek midir, yoksa müşkil zamanlarda bizi yalnız bırakmak mıdır? Bunun şimdiden tavazzuh eylemesi lâzımdır. Muhâliflerin mevki-i iktidara geçmesinden korkmak faide vermez. Binâenaleyh bundan dolayı tebdil-i meslek ve meşrep edilemez.

2– İntihâbat hakkında tuttuğumuz meslek-i bî-tarafî birlikte çalıştığınız için sizce malûmdur. Arz-ı hürmet ederiz.

Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal