Nutuk/2. bölüm/Ali Galip Bey Sivas'ta
Ali Kemal Bey’in, Amasya’da iken henüz haberdâr olmadığımı arz ettiğim ta’mîmi, memûrînin ve halkın efkârını hakikaten teşettüte sevk etmiş. Her yerde eksik olmayan menfî ruhlu kimseler derhal aleyhimde propagandaya ve faaliyete geçmişler.
Bu yoldaki menfî tezâhürâtın ve fi’liyâtın en mühimmi Sivas’ta hazırlanmaya başlanmış.
Müsaade buyurursanız, bunu muhtasaran tasvir edeyim: Dahiliye Nâzırı Ali Kemal Bey’in ta’mîmen verdiği emrin tarihi olan 23 Haziran günü Sivas’ta, Ali Galip Bey namında bir zat, on kadar refakatiyle hazır bulunuyormuş. Bu zat İstanbul’dan, Mamuretülaziz valisi olarak gönderilmiş olan Erkân-ı Harp Miralayı Ali Galip’tir. Güya, vilâyet memûrîn-i tâliyesi olmak üzere bir takım insanları da İstanbul’dan intihap etmiş, beraberinde götürüyor. Ali Galip güzergâhında bulunan, Sivas’ta tevakkuf etmiş. Vazife-i mahsusası bulunduğuna şüphe etmemek lâzım gelen Ali Galip, orada derhal kuvvetli tarafdârlar bulmuş. Vazifesini hüsn-i tatbik için tertibât ve tedâbîr almağa başlamış.
Dahiliye Nezareti’nin, aleyhimdeki emri gelir gelmez faaliyet başlamış. Sivas sokaklarında “benim; hain, asi, muzır bir adam olduğuma dair” duvarlara yaftalar yapıştırılmış.
Kendisi de bir gün; Sivas’ta vali bulunan Reşit Paşa merhumun nezdine giderek, Dahiliye Nezareti’nin emrinden bahsettikten sonra, Sivas’a gittiğim takdirde hakkımda tatbik edeceği muameleyi sormuş.
Reşit Paşa, ne yapılabileceğini istîzâh etmiş. Ali Galip, ben senin yerinde olsam derhal kollarını bağlar, tevkif ederim ve senin de böyle yapman lâzımdır demiş.
Reşit Paşa, bu işin bu kadar basit olacağına inanamamış, müzakere hayli uzamış. Müzakereye iştirak edenler çoğalmış... Hatta bir kısım ahâli, verilecek kararı anlamak üzere toplanmış..
Bugün, Haziran’ın 27. günüdür. Nazarlarımızı, tekrar temas etmek üzere bir an için bu levhadan ayıralım ve Amasya’ya tevcîh edelim.