Mikroplastikler: Gıdalarda Bulunuşu ve Sağlık Üzerine Etkileri/Kara ve Deniz Canlılarında Mikroplastiklerin Varlığı
Tablo 3 incelendiğinde, mikroplastik kirliliğinden deniz
canlılarının oldukça önemli derecede etkilendiği görülmektedir. Zhang ve ark. (2019) tarafından yapılan çalışmada, balıkların incelenen iki dokusunda (solunum ve gastrointestinal sistem) farklı plastik türü, boyut ve oranda mikroplastik bulunmuştur. Bu durum nedeniyle deniz canlıları kaynaklı mikroplastik geçişinin kontrol altına alınması gerekliliği üzerinde durulmuştur. Özellikle deniz canlıları üzerine yapılan çalışmalar gastroinstestinal sistem üzerine yoğunlaşmakla birlikte diğer doku ve organlardaki maruziyet durumunun incelenmesi gerekmektedir. Yapılan çalışmalardan anlaşılacağı gibi özellikle deniz canlılarının tüketimiyle insanların da mikroplastik kontaminasyonuna maruz kalacağı açık bir şekilde ifade edilmektedir. Ayrıca araştırmalar sonucunda belirlenen plastik türlerinin büyük bir çoğunluğu insan tüketimine en fazla sunulan polimerlerdir. Bu durum çevrede ve gıda zincirinde oluşan mikroplastik kirliliğinin endüstriyel faaliyetler ve tüketici kaynaklı olduğunu da göstermektedir. Çin’de yürütülen bir çalışmada 9 ayrı ticari çiftlikten alınan kabuklu hayvan örneklerindeki mikroplastik varlığı araştırılmış ve alınan çift kabukluların tamamında mikroplastik varlığına rastlanmıştır. Mikroplastiklerin çoklu lifler, fragmanlar ve topak halinde bulundukları tespit edilmiştir. Ürünlerde ortalama toplam mikroplastik içeriği 2,1-10,5 partikül/g olarak belirlenmiştir. En çok kirlilik Scapharca subcrenata isimli kabuklu deniz hayvanında 10,5 partikül/g olarak bulunmuştur (Li ve ark., 2015). Johnson ve ark. (2011) yapılan çalışmada, mavi yengeçlerin yuttuğu plastikler solunum fonksiyonunu etkilemiş bağışıklık sistemi üzerine ciddi durumlar meydana getirmiştir. Japon pirinç balıkları üzerine yapılan bir çalışmada, balıkların mikroplastik tüketimi ile karaciğerinde iltihaplanma gerçekleşmiştir (Lwanga ve ark., 2017). 186 deniz kuşu türünün incelendiği bir çalışmada ise deniz kuşlarında mikroplastikten kaynaklanan bağırsak tıkanıklığı durumu ve toksinler oluşmuştur (Wilcox ve ark., 2015). Van Cauwenberghe ve Janssen (2014)’ın iki farklı çift kabuklu yumuşakçadaki mikroplastik varlığı üzerine yaptıkları çalışmada, Mytilus edulis örneğinde ortalama mikroplastik varlığı 0,36±0,07 partikül/g iken, Crassostrea gigas örneğinde değerler 0,47±0,16 partikül/g olarak tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmacılar alınan sonuçlar üzerinden tahmini olarak Avrupa’da insanların kabuklu deniz hayvanlarının tüketiminden yılda 11.000 mikroplastik partiküle, yumuşakça tüketiminden dolayı ise yılda 1800 partiküle maruz kalınacağı bildirilmiştir. Huerta lwanga ve ark. (2017), karasal hayvanlardaki mikroplastik varlığı üzerinde bir çalışma yürütmüştür. Toprak, tavuk dışkısı, toprak solucanları, yemler ve taşlıklardan (insan tüketimine sunulan) alınan örneklerin mikroplastik içeriği incelenmiştir. Çalışmada 100 farklı toprak örneği (50 g), 2 farklı tavuk dışkısı (10 g) incelenmiştir. Ayrıca ev bahçelerinden rastgele seçimle 5-8 aylık tavuklarda çalışmada kullanılmak üzere seçilmiştir. Toprak örneklerinde 0,87±1,9 parçacık/g mikroplastik bulunurken, toprak solucanlarında 1,8±28,8 parçacık/g, tavuk dışkısında 82,3±129,8 parçacık/g tavuk taşlıklarında ise 10,2±13,8 parçacık/g mikroplastik içeriğine rastlanmıştır. Yemlerde ise mikroplastik bulunamamıştır. Bu çalışmada elde edilen veriler mikro ve makroplastiklerin karasal gıda zincirine de girebileceğini göstermiştir. |
3.2. Gıda Maddelerinde Mikroplastik Varlığı Mikroplastiklerin insanlar tarafından tüketilen deniz canlıları ve diğer sucul hayvanların vücutlarında biriktiği belirlenmiş olmakla birlikte, işlenmiş ve/veya ambalajlanmış gıda maddelerinde de mikroplastiklerin bulunabileceğine yönelik iddialara ortaya atılmaktadır. Gıdalardaki olası mikroplastik varlığının genellikle hammadde, üretim aşamaları veya paketleme sırasında kullanılan plastik ambalaj materyallerinden veya ürünün tüketimi esnasında havadan kaynaklanabileceği düşünülmektedir (Yurtsever, 2019). Mevcut gıda üretim sisteminde, ambalaj materyali olarak en fazla kullanılan malzemeler plastiklerdir. Plastiklerin gıda sanayindeki yaygın kullanımı sonucu besin zincirine mikroplastiklerin dahil olması ve insanların maruziyet durumunun artış gösterdiği düşünülmektedir (Van Raamsdonk ve ark., 2020). Yapılan çalışmalarda tek kullanımlık plastik bardaklardan Acrylonitrile maddesi geçişinin kanserojenik olduğu, polikarbonat plastikler, plastik tabak-çatal gibi malzemeler, cam kapların kapakları ve alüminyum konserve kutuların iç kaplamalarından bisfenol A geçişinin göğüs kanseri, prostat kanseri, obezite, diyabet gibi hastalıklara neden olduğu, deterjanlar ve gıda ambalajlarından ftalat geçişi olduğu ve bu geçişin üreme ve sinir sistemi üzerine etkili olduğu, köpük tabak, bardak, sandviç kaplarından stiren (vinil benzen olarak da bilinir) geçişinin kanserojenik etkileri olduğu görülmüştür (Rustagi ve ark., 2011). Gıdalarda mikroplastik varlığını tespit etmek için Tablo 4’de görüldüğü gibi, Diseksiyon mikroskobu, SEM, FTIR ve Raman Spektroskopisi gibi yöntemler kullanılmaktadır. Diseksiyon mikroskobu, mikroplastik örnekleri boyutlarına ve şekillerine (lif, küresel, granüler, film vs.) göre sınıflandırma ve sayımında kullanılırken, SEM/EDS analizi, mikroplastik partiküllerin elemental kompozisyonunu belirlemede kullanılmaktadır (Erıksen vd., 2013). FTIR (fourier transform infrared) spektroskopisi, filtre üzerinde kalan mikroplastiklerin doğrudan analiz edilmesini mümkün kılan bir teknik olup (Kappler vd., 2016). FTIR ile karbon içeren polimerlerin kolayca tespit edilebildiği belirlenmiştir (Shım vd., 2017). RAMAN spektroskopisi de FTIR gibi, ışık ile maddenin etkileşimi sonucu maddenin moleküllerindeki titreşimler vasıtasıyla kimyasal ve moleküler yapısın aydınlatılmasında kullanılan yaygın bir tekniktir (Oßmann vd., 2018). Gıdalarda mikroplastik varlığı ile ilgili çok fazla çalışma olmasa da yapılan bazı çalışmalar deniz canlıları (balık, karides, kabuklular vb.), bira, bal ve sofra tuzunda mikroplastik varlığını göstermektedir (EFSA, 2016). Çalışmalarda deniz ürünlerinde mikroplastik kirliliği ile gıda güvenliği arasında ciddi bir bağlantı kurulsa da mirkroplastiklerin gıda sağlığı ve güvenliğini ne ölçüde riske ettiği üzerinde henüz oldukça sınırlı bilgi bulunmaktadır (Torre, 2019). Tablo 4’te farklı gıda örneklerinde mikroplastik varlığı üzerine yapılmış çalışmalar verilmiştir. |