İçeriğe atla

Mesnevi (Konuk)/1. Defter/751-800

Vikikaynak, özgür kütüphane

751. Evvelki şâhdan doğan kötü âdet üzerine, bu diğer şâh dahi kadem vaz' etti.
752. Her kim bir çirkin âdet vaz' ederse, her bir sâatte onun tarafına la'net gider.
753. İyiler gittiler ve iyi âdetler kaldı; ve alçaklardan da zulüm ve la'netler kaldı.
754. Kıyâmete kadar o kötülerin cinsi olan kimse vücûda gelse, onun teveccühü onlara olur.
755. Bu tatlı su ve acı su, damar damardır. Halâik içinde kıyâmete kadar cârîdir.
756. İyilere tatlı sudan mîrâs vardır; mîrâs olan şey أَوْرَثْنَا الْكِتَابَ'dır.
757. Eğer bakarsan, tâliblerin niyâzı, peygamberlik gevherinden şu'leler oldu.
758. Şu'leler, gevherler ile dönücü olur; şu'le o cânibe gider de menba'-ı gevher olur.
759. Pencerenin aydınlığı odanın etrâfına koşar; zîrâ güneş bir burcdan bir burca gider.
760. Her kimin yıldızlar ile ittisâli varsa, o kimsenin muhakkak kendi yıldızı ile koşması vardır.
761. Onun tâlii Zühre olursa, taraba ve aşk ve talebe meyl-i küllîsi vardır.
762. Ve eğer Mirrîh'e mensûb hûn-rîz huylu olursa, o nizâ' ve bühtân ve husûmet ister.
763. Yıldızların arkasında yıldızlar vardır ki, onlarda ihtirâk ve nahs olmaz.
764. Bu meşhûr olan yedi semânın gayri olarak, başka semâlarda seyr ederler.
765. Envâr-ı Hudâ'nın harâreti içinde sâbittirler; birbirlerine muttasıl değildirler; ayrı da değildirler.
766. Her kimin tâli'i o yıldızlardan olursa, onun nefesi küffârı recmde yakar.
767. Onun gazabı Mirrîh'e mensûb olan gazab değildir. Münkalib gidici ve gâlib ve mağlub huyludur.
768. Gâlib olan nûr, naksdan ve karanlıkdan sâlimdir; Hakk'ın nûru iki parmak arasındadır.
769. O nûru canlara Hak saçar; mukbiller de etek açar.
770. Ve o saçılan nûru bulan, Hakk'ın gayrisinden yüz çevirdi.
771. Aşka mensûb eteği olmayan her bir kimse, o saçılan nûrdan nasîbsiz oldu.
772. Cüzlerin yüzleri, külleri tarafınadır; bülbüllerin aşk-bazlığı gül iledir.
773. İneğin rengini dışarıdan ve insanın kızıl ve sarı rengini içeriden bil!
774. İyi renkler safâ küpündendir; çirkin renkler, kokmuş bulanık sudandır.
775. O latîf rengin adı, Allah'ın boyasıdır; bu kesîf rengin kokusu Allâh'ın la'netidir.
776. Denizden olan şey, yine deniz gider; oradan geldi, yine oraya gider.
777. Dağ başından çabuk akıcı seller ve tenimizden aşka karışık yürüyen cân!

Yahûdî pâdişâhın ateş yakıp "Her kim bu puta secde ederse ateşten kurtulur" diyerek,
ateşin yanına put koyması beyânındadır


778. O köpek çıfıtın ne düşündüğünü gör; ateşin yanına bir put ikâme etti.
779. Dedi ki: Bu puta secde eden ateşten kurtulur; ve eğer etmezse ateşin içine oturur.
780. Vaktâ ki o nefsinin putunun lâyıkını verdi, onun nefsinin putundan başka bir put doğdu.
781. Putların anası, sizin nefsinizin putudur; zîrâ ki bu put yılan ve o put ejderhâdır.
782. Nefis, demir ve çakmak taşıdır ve put kıvılcımdır; o kıvılcım sudan karâr tutar.
783. Çakmak taşı ve demir ne vakit sudan sâkin olur; bir adam bu iki ile ne vakit sâlim olur?
784. Çakmak taşı ile demir ateşi içinde tutarlar; onların ateşi üzerinde suyun geçidi yoktur.
785. Mâdem ki ırmağın suyu hâricî ateşi söndürüyor, taşın ve demirin içine gider mi?
786. Taş ve demir, ateşin ve dumanın menbaıdır; onların katraları Nasrânînin ve Yahûdînin küfrüdür.
787. Eğer küpün ve bardağın suyu biterse, çeşmenin suyu tâze ve bâkî olur.
788. Put, bardak içinde gizli, bulanık sudur; sen nefsi bulanık suyun çeşmesi bil!
789. O yontulmuş put, kara sel gibidir; putçu olan nefis cadde üzerinde çeşmedir.
790. Bir parça taş, yüz testiyi kırar; ve çeşmenin suyu bilâ-tevakkuf kapar.
791. Bu putu kırmak kolay olur; pek kolay! Nefsi kolay görmek cehildir; cehil!
792. Ey oğul! Eğer nefsin sûretini istersen, yedi kapılı Cehennem'in kıssasını oku!
793. Her nefisde bir mekri vardır ve her mekr içinde ondan fir'avnîler ile berâber yüz Fir'avn mağrûkdur.
794. Mûsâ'nın Hudâsına ve Mûsâ'ya kaç; îmân suyunu fir'avnlıkdan dökme!
795. Elini Ahad'a ve Ahmed'e vur! Ey kardeş, ten Ebûcehlinden kurtul!

Ateş içinde çocuğun söze gelmesi ve
halkı ateşe atılmağa teşvîk etmesi


796. O çıfıt, çocuğu ile berâber bir kadını, o putun önüne getirdi; ateş de alev içinde idi.
797. Çocuğu ondan aldı, ateş içine attı. Kadın korktu ve gönlü îmândan kopardı.
798. Putun önünde secde etmek istedi; o çocuk, ben ölmedim diye bağırdı.
799. Ey anacığım, içeriye gel, her ne kadar, sûretde ateş içinde isem de, burada ben iyiyim.
800. Ateş, hicâbdan dolayı göz bağıdır; bu ceyb-i gaybdan, baş çıkarmış rahmetdir.