Mesnevi (Konuk)/1. Defter/2051-2100
2051. Hak Teâlâ onların körlüğüne dostların bâtınında bağ ve bostan bitirdi.
2052. Her bir gül ki, içeride kokucu olur, o gül, esrâr-ı gülden söyleyici olur.
2053. Onların kokusu, münkirlerin burnunu sürtmek için, perde yırtıcı olarak âlemin etrâfında koşar.
2054. Münkirler gülün kokusundan bok böceği gibidirler; yâhud davulun sesinden dimâğı zayıf olan kimse gibidir.
2055. Kendilerini meşgûl ve gark kılarlar; bu parlamadan ve şimşekten göz kaparlar.
2056. Göz kaparlar; orada göz yoktur; göz o olur ki, bir me'men göre.
2057. Vaktâ ki Peygamber kabristandan avdet etti, Sıddîka tarafına gitti ve sırdaş oldu.
2058. Sıddîka'nın gözü onun yüzüne düştüğü vakit, huzûra geldi, onun üzerine el koydu.
2059. Onun sarığı ve yüzü ve saçı, sakalı üzerine, yakası üzerine ve göğsüne ve koluna.
2060. Peygamber buyurdu ki: Sür'atle ne arıyorsun? (Hz. Sıddîka) dedi ki: Bugün buluttan yağmur geldi.
2061. (Yağmur eserini) talebde esvâblarını arıyorum; acîbdir ki, yağmurdan ıslak görmüyorum.
2062. (Peygamber) buyurdu ki: Baş üzerine örtüden ne bıraktın? (Hz. Sıddîka) dedi: Senin hırkanı örtü yaptım.
2063. (Resûl-i Ekrem) buyurdu ki: Ey gömleği pâk olan, senin pâk olan gözüne Hak Teâlâ gayb yağmurunu onun için gösterdi.
2064. O yağmur bu göğün bulutundan değildir; başka bir bulut ve başka bir gök vardır.
2065. Gaybın başka bir bulutu ve bir suyu vardır. Başka bir göğü ve güneşi vardır.
2066. O, ancak hâslara zâhir olarak gelir; bâkîler halk-ı cedîdden lebs içindedir.
2067. Perverdelikten dolayı yağmur vardır; pejmürdelikten dolayı yağmur vardır.
2068. Baharların yağmurunun niamı çok acîbdir; sonbaharın yağmuru bağa sıtma gibidir.
2069. O baharlar onu nâz ile terbiye eder; ve bu hazâna mensûb olan, onu nâhoş ve sarı yapar.
2070. Soğuğu ve rüzgârı ve güneşi böylece tefâvüt üzere bil ve ipin ucunu bul!
2071. Gaybda da, ziyanda ve fâidede; ve meşakkatde ve hüsranda böyle bu envâ' vardır.
2072. Abdâlın nefesi o bahardan olur; gönülde ve canda ondan yeşillik biter.
2073. Bahara mensûb yağmurun ağaca olan fiili, ehl-i saâdete onların nefeslerinden gelir.
2074. Eğer bir mekânda kuru ağaç olursa, kusûru o can artırıcı rüzgârdan bilme!
2075. Rüzgâr kendi işini yaptı ve esti; o kimse ki, bir can tuttu, onu cânı üzerine kabûl etti.
2076. Peygamber buyurdu ki: Ey yârân, baharın soğuğundan teninizi aslâ örtmeyin!
2077. Zîrâ baharlar ağaçlara yaptığını, sizin cânınıza yapar.
2078. Fakat sonbaharın soğukluğundan kaçınız; zîrâ asmaların bağına yaptığını yapar.
2079. Râvîler bunu zâhire götürmüşler, o sûret üzerine de kanâat etmişlerdir.
2080. O tâife candan bî-haber oldular; dağı görmüş, dağdaki ma'deni görmemiştir.
2081. O sonbahar Hakk'ın indinde nefis ve hevâdır; akıl ve can, ilkbaharın ve bakânın aynıdır.
2082. Muhakkak gizlide senin için bir akl-ı cüz'î vardır; cihânda bir aklı kâmil olanı ara!
2083. Senin cüz'ün, onun küllünden küllî olsun; akl-ı küll, nefis üzerinde bir zincir gibi olsun.
2084. Küllün cüz'ü, onun küllünden zâhir olur; aklın sarhoşluğu şarâbdan olduğu gibi.
2085. İmdi te'vîl ile bu olur ki, enfâs-ı pâk, bahâr ve yaprağın ve asmanın hayâtı gibidir.
2086. Evliyânın yumuşak ve sert sözlerinden tenini örtme; zîrâ dînin için zâhirdir.
2087. Sıcak söylesin, soğuk söylesin hoş tut! Tâ ki sıcaktan ve soğuktan ve cehennemden sıçrayasın.
2088. Onun soğuğu ve sıcağı diriliğin nev-bahârıdır; ve sıdk ve yakînin ve kulluğun mâyesidir.
2089. Zîrâ ki canların bostanı, ondan dirilmiştir; gönül denizi bu cevherlerden dolmuştur.
2090. Eğer gönül bağından bir hılâl eksik olursa, âkılin gönlünde binlerce gam olur.
2091. Sıddîka dedi ki: Ey vücûdun zübdesi, bugünkü yağmurun hikmeti ne idi?
2092. Bu, rahmet yağmurlarından mı idi, yâhud tehdîd ve Kibriyâ'nın adli için midir?
2093. Bu o bahâriyatın lutfundan mı idi; yâhud âfetler ile dolu olan bir hazândan mı idi?
2094. Buyurdu ki: Bu, musîbetden âdemin tab'ı üzerinde olan gamın teskîni içindir.
2095. Eğer âdem o ateş üzerinde kala idi, çok harâblık ve noksanlık vâki' olurdu.
2096. Bu cihân derhal vîrân olurdu; âdemlerden hırslar dışarı giderdi.
2097. Ey can, bu âlemin direği gafletdir. Ayıklık bu cihân için âfetdir.
2098. Ayıklık o cihandandır; ve o gâlib geldiği vakit bu cihân alçak olur.
2099. Ayıklık güneş ve hırs buzdur. Ayıklık su, bu âlem kirdir.
2100. O cihândan az tereşşuh erişir; tâ ki cihânda hırs ve hased kalkmıya.