Kitâb-ı Dedem Korkut Alâ Lisan-ı Tâife-i Oğuzân/Kañlı oglı kanturalı boyını beyân eder
Kañlı oglı kanturalı boyını beyân eder
hânum hey hey
oguz zamânında kanlı koca derleridi bir gürbüz er varıdı yetişmiş bir cılasun oglı varıdı adına kanturalı derleridi kañlı koca eydür
yârenler atam öldi men kaldum yerin yurdın tutdum yarınki gün men ölem oglum kala bundan yegregi yohdur ki gözüm görüriken ogul gel seni evereyim dedi oglan eydür
bab çün meni evereyim dersin maña lâyık kız nece olur kanturalı eydür
baba men yerümden turmadın ol turmış ola men kara koç atuma binmedin ol binmiş ola men kanlu kâfir eline varmadın ol varmış maña baş getürmiş ola dedi kanlı koca eydür
ogul sen kız istemezimişsin bir cılasun bahâdur istemezimişsin anuñ arkasında yeyesin içesin hoş geçesin eydür
belî cânum baba eyle isterem pes varasın bir cici bici türkman kızın alasın negâhından tayınam üzerine düşem karnı yırtıla dedi kañlı koca eydür
ogul kız görmek senden mâl rızk vermek benden dedi
böyle degeç erenler evreni kanturalı yerinden turdı kırk yigidin yanına aldı iç oguzı gördi kız bulımadı kayıtdı gerü döndi evlerine geldi babası eydür
ogul kız bulduñmı kanturalı eydür
yıkılsun oguz elleri maña yarar kız bulımadum baba dedi babası eydür
hey ogul kız dileyü varan böyle varmaz kanturalı eydür
yâ nece varur baba dedi
kañlı koca eydür
ogul sabâh varup öylen gelmek olmaz öylen varup ahşam gelmek olmaz ogul sen mâla becid ol yıg men saña kız arayı gedeyim dedi
kañlı koca sevini kıvanı öri turdı ag sakallu pîr kocalar yanına bırakdı iç oguza girdi kız bulımadı tolandı taş oguza girdi bulımadı tolandı tırabuzana geldi meger tırabuzan tekürinüñ bir 'âzim görklü mahbûb kızı varıdı sagına solına iki koşa yay çekeridi atdugı oh yere düşmezidi ol kızuñ üç cânvar kalıñlıgı kaftanlıgı varıdı her kim ol üç cânvarı başsa yeñse öldürse kızumı aña verürem deyü va'de eylemişidi basamasa başın keseridi böyleligile otuz iki kâfir beginüñ oglınuñ başı burc bedeninde kesilüp asılmış idi ol üç cânvaruñ biri kagan aslanıdı biri kara bogayıdı biri dahı kara bugra idi bularuñ her birisi bir ejderhâyıdı bu otuz iki baş kim burcda asılmış idi kagan aslanıla kara buganuñ yüzin görmemişleridi ancak boga boynuzında helâk olmuşlarıdı kañlıkoca bu başları ve bu cânvarları gördi başında olan bis ayagına derildi eydür
varayım ogluma togrı haber vereyim hüneri varısa gelsün alsun yohısa evdeki kıza râzî olsun dedi at ayagı külüg ozan dilü çevük olur kañlı koca gederek geldi oguza çıkdı kañturalıya haber oldı babañ geldi dediler kırk yigidile babasına karşu vardı elin öpdi eydür hânum baba maña yarar kız bulduñmı eydür
buldum ogul hünerin var ise dedi kanturalı eydür
altun akçamı ister kâtar beserekmi ister baba eydür
ogul hüner gerek hüner dedi kanturalı eydür
baba yelisi kara kazılık atuma eyer salayım a kanlu kâfir eline akın çapayım baş keseyim kan dökeyim kâfire kan kusdurayım kul karavaş getüreyim hüner göstereyim kañlı koca eydür
hây cânum ogul hüner dedigim ol degül ol kız içün üç cânvar saklamışlar her kim ol üç cânvarı basa ol kızı aña verürler basup öldürmese anuñ başını keserler burca asarlar kanturañı eydür
baba bu sözi sen maña dememek gerek idün çünki dedüñ elbetde varsam gerek başuma kahınç yüzüme tohınç olmasın kadın ata beg baba esen kaluñ dedi kañlı koca eydür
gördüñmi men maña n'etdüm oglana korhınç haberler vereyim ola kim getmeye döne dedi kañlı koca bu arada soylamış görelüm hânum ne soylamış eydür
ogul sen varacak yerüñ
tolamaç tolamaç yolları olur
atlu batup çıkamaz
anuñ balçıgı olur
ala yılan sökemez
anuñ ormanı olur
gögile pehlû uran
anuñ kal'esi olur
göz kakuban göñül alan
görklüsi olur
hây demedin baş götüren
cellâdı olur
yagrınında kalkan oynar
yayası olur
yavuz yerlere yeltendüñ kayda döngil
ag sakallu babñı karıcuk olmuş anañı bozlatmagıl
dedi kanturalı kakıdı eydür
ne söylersin ne eydürsin cânum baba
bu kadar işde korhan yigitmi olur
alp ere korhu vermek 'ayb olur
dolamaç yollarını
kâdir korısa dünle yortam
atlu batup anuñ balçıgına
kunlar döşeyem
ala yılan sökmez ormanını
çakmak çakup oda uram
gög ile pehlû uran kal'elerin
kâdir korısa yapam yıkam
göz kaçuban göñül alan görklüsinüñ
boynın öpem
yagırında kalkan oynar yayasınuñ
kâdir korısa başın keseyim
yâ varmayam yâ gelem yâ gelmeyem
yâ kara bugranuñ gögsi altında kalam
veyâ boganuñ boynuzında ilişem
yâ kagan aslanuñ kıynagında didilem
yâ varam yâ varmayam yâ gelem yâ gelmeyem
yene görince beg baba hâtûn ana sen kalduñ
dedi gördiler ki nâmus içün beklemez eyitdiler
ogul uguruñ açuk olsun sag esen varup gelesin dediler atasınuñ anasınuñ ellerin öpdi kırk yigidin yanına bırakdı yedi gün yedi gece yortdılar kâfirüñ serhadına erdiler çadır dikdiler yügrük atın yügürdüp kanturalı gürzin göge atar enüp yere düşmedin karva tutar
hey kırk eşüm kırk yoldaşum
yügrük olsa yarışam
güçlü olsa güreşsem
hak ta'âlâ 'inâyet eylese
üç cânvarı öldürsem
güzeller serveri sarı tonlı selcan hâtûnı alsam
atam anam evine dönsem
hey kırk eşüm kırk yoldaşum
kırkuñuza kurbân olsun menüm başum
deyü söyleridi bunlar bu sözde iken meger hânum teküre haber vardı oguzdan kanturalı derler bir yigit var imiş kızuñ dileyü geli yorır dediler kâfirler yedi agaç yer karşu geldiler neye geldiñüz yigit yeñil dediler verişmege alışmaga geldük dediler 'izzet hürmet eylediler ak cadır dikdiler ala kâlî döşediler agca koyun kırdılar yedi yıllık al şarâb içürdiler aluban bunları teküre getürdiler
tekün tapt üzerinde oturmışıdı yüz kâfir eyçin geyinmişidi yedi kat meydânı tolandı geldi meger kız meydânda bir köşk yapdurmış idi cemî' yanında olar kızlar al geymişleridi gendü sarı geymiş idi yokarıdan temâşâ ederidi kanturalı geldi kara şapkalu teküre selâm verdi tekür 'aleyk aldı ala kâlî döşediler oturdı tekür eydür
yigit ne yerden gelürsin kanturalı yerinden turı geldi apul apul yöridi ag alnını açdı ag bileklerini sıgadı eyitdi kim
karşu yatan kara taguñı aşmaga gelmişem
akındılı suyuñı geçmege gelmişem
tar eteüñe gen koltuguña sıgınu gelmişem
tañrı buyurugıyıla peygâmber kavlıyıla
kızuñı almaga gelmişem
dedi tekür eydür
bu yigidüñ sözi yügrük eger elinde hüneri var ise dedi tekür eydür
bu yigidi atadan togma soyuñ soydılar kanturalı altunlu ince kettân bezini beline sardı kanturalı alup meydâna getürdiler
kanturalı cemâl ü kemâl eyesi yigit idi oguzda dört yigit nikâb ile gezeridi biri kanturalı biri kara çekür ve oglı kırk kınuk ve boz aygırlu beyrek kanturalı nikâbın serpdi kız köşkden bakarıdı taraklıgı boşaldı kedisi mavladı avsıl olmış tana gibi agzınuñ suyı akdı yanındagı kızlara eydür
hak ta'âlâ atamuñ göñline rahmet eylese kâbin kesüp meni ol yigide verse bunuñ gibi yigit hayf ola ki cânvarlar elinde helâk ola dedi
bu mahalda demür zencîrile bogayı getürdiler boga dizin çökdi boynuzıyıla bir mermer taşı yogurdı penîr gibi ditdi kâfirler eydür
şimdi yigidi atar yıkar serer perter yıkılsun oguz elleri kırk yigit bir beg oglıyıla bir kızdan ötüri ölmek n'olur dediler bunı eşidecek kırk yigit aglaşdılar kanturalı sagına bakdı kırk yoldaşum reye aglarsız korulça kopuzum getürüñ ögüñ meni dedi burada kırk yyigit kanturalıyı ögmişler görelüm hânum neçe ögmişler eydür
sultânum kanturalı
kalkubanı yerüñden turmaduñmı
arku meli ala tagı avlayuban kuşlayuban
babañuñ ag ban eşiginde karavaşlar inek sagar görmedüñmi
boga boga dedükleri kara inek buzagusı degilmidür
alp erenler karîminden kayururdı oluz
sarı tonlu selcan hâtûn köşkden bakar
kime baksa 'ışkıla oda yakar
kanturalı sorı tonlı kız 'ışkına bir bir hû
dedi mere bogañuzı koyu verüñ gelsün dedi boganuñ zencîrin aldılar salı verdiler boynuzı elmâs cıda gibi kanturalınuñ üzerine sürdi kanturalı adı görklü muhammede salavât getürdi boganuñ altına bir yumruk eyle urdı kim bogayı göti üzerine çökerdi alnına yumrugın tayadı sürdi meydânuñ başına çıkardı çok çalıştılar ne boga yeñer ne kanturalı yeñer küt küt boga solumaga başladı agzı köpüklendi kanturalı eydür
bu dünyâyı erenler 'aklıla bulmışlardur bunuñ öñinden sıçrayayım ne hünerim varısa ardından göstereyim dedi adı görklü muhammede salâvat getürdi boganuñ öñinden savıldı boga boynuzı üzerine diñeldi kuyrugından üç kere götürüp yere saldı süñükleri hurd oldı basdı bogazladı pıçak çıkarup derisini yüzdi etin meydânda koyup derisini tekürüñ öñine getürüp eydür
tañla kızuñı maña veresin dedi tekür eydür
mere kızı verüñ şehirden sürüñ çıksun getsün dedi tekürüñ kardaşı oglı varıdı eydür
cânvarlar serveri aslandur anuñıla dahı oyun göstersün kızı andan soñra verelüm dedi vardılar aslanı çıkardılar meydâna getürdiler aslan haykırdı meydânda ne kadar at varısa kan kaşandı yigitleri eydür
bogadan kurtıldı aslandan neçe kurtıla dediler aglaşdılar kanturalı yigitlerin aglar gördi eydür
mere elçe kapuzum ele aluñ meni ögüñ
sarı tonlu kız 'ışkına bir aslanrdan döneyimmi dedi yoldaşları burada soylamış görilüm hânum ne soylamış eydür
sultânumkanturalı
agca sazlar içinde sarı gönler görüben
taylar basañ öñ tamarın dilüben kanın soran
kara pûlâd üz kılıçdan kayıtmayan
ağça tozlu katı yaydan darsınmayan
ag yeleklü ötkün ohdan kayıkmayan
cânvarlar serveri kagan aslan kıran
ala köpek itine gend'özin taladurmı
alp yigitler savaş güni karînimden kayururmı
dediler
sarı tonlu selcan hâtûn köşkden bakar
kime baksa 'ışkıla oda yakar
sarı tonlu kız 'ışkına bir hû
dedi kanturalı mere kâfir aslanuñı koyu ver gelsün dedi kara pûlad üz kılıcum yok kim karvaşdugı dem iki biçeyidüm saña sıgındum cömerdler cömerdi ganî tañrı meded dedi aslanı koyu verdiler sürdi geldi kanturalı bir kepenegi kıynagına toladı aslanuñ pençesine sunı verdi adı görklü muhammede salavât getürdi aslanuñ alnın gözedüp bir yumruk eyle urdı kim yumruk çeñesine tokındı uvatdı süksüninden tutdı belini üzdi andan götürüp yere urdı hurd oldı tekür öñine geldi eyitdi
yarın kızuñı maña vergil dedi tekür eydür
kızı getürüñ verüñ bu yigidi gözüm gördi göñlüm sevdi gerek tursun gerek getsün dedi yene kartaşı oglı eydür
cânvarlar serhengi devedür anuñıla dahı oyunın oynasun dedi andan soñra kızı verevüz dedi çün 'inâyet tañrıdan oldı begüñ paşanuñ himmeti kantarulıya oldı tekür devenüñ agzın yedi yerde baglañ dedi hasûd kâfirler baglamadılar yuların sıyırup salı verdiler kanturalı kızlar devenüñ koltugından girür fırlar çıkar sarhoş yigit hem iki cânvarıla savaşmışıdı tayındı düşdi altı cellâd eñsesine geldiler yalıñ kılıç tutdılar burada yoldaşları soylamış görelüm hânum ne soylamış
kalkubanı kanturalı yerüñden turı geldüñ
yelisi kara kazılık atuñ butun bindüñ
ala gözlü yigitlerüñ yanuña alduñ
arhu beli ala tagı dünin aşduñ
akındılı suyın dünin geçdüñ
kanlu kâfir eline dünin girdüñ
kara boga geldüginde hurdhâş eyledüñ
kagan aslan geldüginde belini bükdüñ
kara bugra geldüginde ne geçdüñ
kara kara taglardan haber aşa
kanlu kanlu sulardan haber geçe
kalın oguz eline haber vara
kañlı koca oglı kanturalı
n'etmiş deyeler
kara boga geldüginde kalçatmamış
kagan aslan geldüginde belin bükmiş
kara bugra geldigünde ne gecikmiş deyeler
ulu kiçi kalmaya söz edine
karı koca kalmaya kov edine
ag sakallu babañ buñlu ola
karıcuk olmuş anañ kan yaş döke
hânum kalkubanı yerüñden turmaz olsañ
altı cellâd eñseñde yalıñ kılıç tutar
gafillüce görklü başuñ keser
aşagadan yokarı bakmazmısın
karşuña ala kaz geldi şâhîniñ atmazmısın
sarı tonlı selcân hâtûn işâret eder görmezmisin seni
deve burnından zebûn olur dediler bilmezmisin
sarı tonlu selcan hâtûn köşkden bakar
kimse bakar 'ışkıla oda yakar
sarı tonlu kız 'ışkına bir hû
dedi kanturalı örü turdı eydür
mere men bu devenüñ burnınayapışacak 'ol kız söziyile yapışdı derler yarın oguz eline haber vara deve elinde kalmışıdı kız kurtardı deyeler mere kolca kopuzum çaluñ ögüñ meni yaradan kâdir tañrıya sıgındum bir bugradan döneyinmi in'şâ'llâh bunuñ dahı başını keseyim dedi yigitleri kanturalı ögüp soylamış görelüm hânum ne soylamışkap kayalar başında yuva tutan
kâdur ulu tañrıya yakın uçan
mancılıgı agır taşdan gızıldayup katı enen
arı gölüñ ördügin şakıyup alan
kaba ivike dıp yöririken tartup üzen
karuncugı aç olsa kalkup uçan
cümle kuşlar sultânı çalkara kuş
kanadıyıla saksagana gend'özin şakıdurmı
alp yigitler kırış güni karînimden
sarı tonlı selcan hâtûn köşkden bakar
kime baksa 'ışkıla oda yakar
sarı tonlı kız 'ışkına bir hû
dedi kanturalı ada görkli muhammede salavât getürdi deveye bir depme urdı deve bagırdı bir dahı urdı deve ayagı üzerine turımadı yıkıldı basup iki yerden bogazladı arkasından iki kayış çıkardı tekürüñ öñine bırakdı eydür
akızcılaruñ terkişi bagı üzengüsi kayışı üziler dikmege gerek olur dedi tekür eydür
va'llâhi bu yigidi gözüm gördi göñlim sevdi dedi kırk yerde otak dikdürdi kırk yerde kızıl ala gerdek dikdürdi kanturalıyıla kızı getürüp gerdege koydılar ozan geldi yelteme çaldı oguz yigidinüñ öykeni kapardı kılıcın çıkardı yeri çaldı kertdi eyitdi kim
yer gibi kertileyin toprak gibi savrılayın kılıcuma togranayım ohuma sancılayın oglum togmasun togarısa on güne varmasun beg babamuñ kadın anamuñ yüzin görmedin bu gerdege girürisem dedi evini çözdi kaytaban bozlatdı kara koçın kişnetdi dün katdı göçdi yedi gün yedi gece yortdı oguzuñ serhadına çıkdı çadır dikdi kanturalı eydür
hey kırk eşüm kırk yoldaşum
kurbân olsun size menüm başum
hak ta'âlâ yol verdi vardum ol üç cânvarı öldürdüm sarı tonlı selcan hâtûnı aldum geldüm haber eyleñ babam maña karşu gelsün dedi kanturalı bakdı gördi bu kondugı yerde kugı kuşları turnalar turaçlar keklikler uçarlar sovuk sovuk sular çayırlar çemenler selcan hâtûn bu yeri görklü gördi begendi düşdiler 'işrete meşûl oldılar yediler içdiler
ol zamanda oguz yigitlerine ne kazâ gelse uyhudan gelüridi kanturalınuñ uyhusı geldi uyudı uyuriken kız eydür
menüm muhiblerüm çokdur nâgâh ılgarıla gelmesün tutuban yigüdüm öldürmesünler agca yüzli men gelini tutup atam anam evine eletmesünler dedi kanturalınuñ atını ebçin tutdı geydürdi gendü dahı ebçin toandı geyindi süñüsin eline aldı bir yüksek yere çıkdı gözledi
meger hânum tekür peşîmân oldı üç cânvar öldürdügiyiçün bir kızcugazumı aldı getdi dedi ebçin kara tonlı gök demürli altı yüz kâfir seçdi gece gündüz yortdılar negâhından yediler kız hâzır idi bakdı gördi ılgar yetdi atın oynatdı kanturalınuñ üzerine geldi soylamış görelüm hânum ne soylamış eydür
gafil olma kara başuñ kaldur yigit
ala kıyma görklü gözüñ açgıl yigit
karularuñdan ag ellerüñ baglanmadın
ag alnun kara yere depilmedin
gafilile görklü başuñ kesilmedin
alca kanuñ yeryüzine dökilmedin
yagı yetdi düşmen erdi
ne yatursın kalkgıl
kap kayalar oynamadın yer obrıldı
kari begler ölmedin el boşaldı
karcaşuban ugraşuban tagdan endi
yasanuban üzerüñe yegı yetdi
yatacak yermi bulduñ yurtmı bulduñ n'oldı saña
deyü çagırdı kanturalı sermürdi oyandı örü turdı eydür
ne söylersin görklüm dedi eydür
yigidüm üzerüñe yagı geldi oyarmak benden savaşuban hüner göstermek senden dedi kanturalı gözin açdı kapakların kaldurdı gördi gelin at üzerinde geyinmiş süñüsi elinde yer öpdi eydür
âmennâ ve saddakn3a maksûdumuuz hak ta'âlâ dergâhında hâsıl oldı deyüp arı sudan âbdest aldı ag alnını yere kodı iki rek'at namaz kıldı atına bindi adı görklü muhammede salavât getürdi kara tonlu kâfire at saldı karşu vardı selcan hâtûn at oynatdı kanturalınuñ öñine geçdi kanturalı eydür
görklüm kanda gedersin dedi eydür
beg yigit baş esen olsa börk bulınmazmı olur bu gelen kâfir çok kâfirdür savaşalum dögişelüm ölenümüz ölsün diri kalanumuz odaya gelsün dedi bu arada selcan hâtûn at saldı karîmin basdı kaçanın kovmadı amân deyeni öldürmedi eyle sandı kim yagı basıldı kılıcınuñ balçagı kan odaya geldi kanturalıyı bulımadı
ol mahalda kanturalınuñ babası anası çıka geldi gördiler kim bu gelen kişinüñ kılıcınuñ balçagı kanlı oglı görinmez haber sordılar görelüm nece sordılar anası eydür
anam kişi kızum kişi
ala tañla yerüñden turı geldüñ
oglı tutdurduñmı gafilile görklü başın kesdürdüñmi
kadın ana beg baba deyü bozlatduñmı
sen gelürsin bir bebegüm görinmez bagrum yanar
agız dilden birkaç kelime haber maña
kara başum kurbân olsun gelin saña
kız bildi kim kayın anası kayın atasıdur kamçıyıla işâret kılup odaya düşüñ ne yerde ener karışur toz varısa ve ne yerde karga kuzgun oynarısa anda isteyelüm dedi atına mahmûz urdı bir yüksek yere çıkdı gözledi gördi kim bir derenüñ içinde toz gâh derilür gâh tagılur üzerine geldi gördi kim kanturalınuñ atını ohlamışlar gözinüñ kapagın ohşamışlar yüzini kan bürimiş turmaz kanın siler kâfirler üşer kılıcın yalın eyler kâfiri öñine katup kovar selcan hâtûn bunı böyle gördi içine od düşdi bir bölük kara şâhîn girmiş gibi kâfire at saldı bir ucından kırup kâfiri ol bir ucına çıkdı kanturalı bakdı gördi kim bir kimsene yagıyı öñine katmış kovar selcan idügin bilmedi kakıdı bu arada soylamış görelüm hânum ne soylamış eydür
kalkubanı yerinden turan yigit
ne yigitsin
yelisi kara kazılık atına binen yigit
ne yigitsin
gâfillüce başlar kesen
destûrsuzca menüm yaguma giren yigit
ne yigitsin
destûrsuzca yagıya girmek bizüm elde 'ayb olur
mere yöri togan kuş oluban uçayınmı
sakaluñıla bogazuñdan tutayınmı
gafillüce senüñ başuñ men keseyinmi
alca kanuñ yeryüzine tökeyimmi
kara başuñ terkiye asayınmı
mere kazâsı yetmiş yigit
ne yigitsin
kayda döngil
dedi selcan hâtûn burada soylamış göelüm hânum ne soylamış eydür
hey yigidüm bey yigidüm
kaytabanlar torumından dönermi olur
kar koçda kazılık atlar kulcugın depermi olur
agayılda agca koyun kuzıcagın
süsermi olur
alp yigitler beg yigitler görklüsine kıyarmı olur
yigidüm beg yigidüm bu yagınuñ bir ucın maã bir ucın saña dedi kanturalı bildi kim bu yagı basup tagıdan selcan hâtûndur bir tarafına dahı gendü girdi kılıç tutup yöridi kâfir başın kesdi yagı basıldı düşmen sındı selcan hâtûn kanturalıyı at ardına aldı çıkdı gederek kan turalınuñ fikrine bu geldi kim
kalkubanı selcan hâtûn turduguñda
yelisi kara kazılık atuñ bindügünde
babamuñ ag ban eşigine düşdügüñde
oguzuñ ala gözli kızı gelini boyladukda
her kişi sözin söyledükde
sen orada turasın ögiyesin
kanturalı zebûn oldı at ardına aldum çıkdum deyesin
gözüm döndi göñlüm getdi
dedi selcan hâtûn hâl ney'dügin bilüp soylamış görelüm hânum ne soylamış eydür
beg yigit öginürise er öginsün aslandur öginmeklik 'avratlara bühtândur öginmegile 'avrat er olmaz ala yorgan içinde senüñile tolaşmadum tatlu damag tatubanı sorışmadum al duvagum altından söyleşmedüm tez sevdüñ tez usanduñ kavat oglı kavat kâdir allâh bilür men saña münisem yâram kıyma maña</poem> dedi kanturalı eydür
yok elbetde öldürsem gerekdür dedi kız kakıdı eydür
mere kavat oglı kavat men asaga kulpa yapışuram sen yokarı kulpa yapışursın mere kavat oglı ohuñılamı kılıcuñılamı gel berü söyleşelüm dedi atın depdi bir yüksek yere çıkdı sadakından toksan ohın yere dökdi iki ohuñ demrenin çıkardı birin gezledi birin eline aldı demrenlü ohıla atmaga kıyamadı eydür
yigit at ohuñı kanturalı eydür
kızlaruñ yolı evveldür evvel sen at dedi kız bir ohıla kanturalıyı atdı şöyle kim başında olan bit ayagına endi ilerü gelüp selcan hâtûnı kucaklayup barışmışlar sorışmışlar kanturalı soylamış görelüm hânum ne soylamış eydür
yalap yalap yalabıyan önce tonlum
yer basmayup yöziyen
kar üzerine kan tammış gibi kızıl yañaklum
koşa bâdem dar agızlum
kalemciler çaldugı kara kaşlum
kıvrımsı kırk tutam kara saçlum
aslan urugı sultân kızı
öldürmege men seni kıyarmıdum
öz cânuma kıyam men saña kıymayam
men seni sınarıdum
dedi selcan hâtûn dahı bu arada soylamış görelüm hânum ne soylamış eydür
kalkubanı yerümden turur idüm
yelisi kara kazılık atuma bineridüm
babamuñ ag ban evinden çıkarıdum
arku beli ala tagı avlarıdum
ala geyik sıgın geyik kovar idüm
taryanda bir ohıla namlarıdum
demrensüz ohıla yigit seni sınar idüm
öldürmege yigüdüm men seni kıyarmıdum
dedi ıragından yakınından gelişdiler gizlü yaka tutban yiyleşdiler tatlu damag verüben sorışdılar ag boz atlu birüben yortışdılar beg babası yanına erişdiler babası oglancugın gördi allâha şükürler eyledi oglıyıla geliniyle kanlı koca oguza girde gök ala görklü çemene çadır dikdi atdan aygırdan deveden bugra koyundan koç kızdurdı dügün etdi kalın oguz beglerin agırladı altunluca günligin diküp kanturalı gerdegine girüp murâdına maksûdına erişdi
dedem korkut gelüp şâdılık çaldı boy boyladı soyı soyladı gâzî erenler başına ne geldügin söyledi
emdi kanı dedügüm yeg erenler
dünyâ menüm deyenler
ecel aldı yer gizledi
fânî dünyâ kime kaldı
gelimli gedimli dünyâ
soñ ucı ölimli dünyâ
ecel geldüginde arı îmândan ayırmasun
kâdir seni nâmerde muhtâc etmesün
allâh veren ümedüñ üzilmesün
ag alnuñda beş kelime du'â kılduk kabûl olsun
âmîn deyenler dîdâr görsün
yıgışdursun dürişdürsin
günâhuñuzı adı görklü muhammed mustafaya bagışlasun
hânum hey