Erken Soğuk Savaş Ankara'sında Sinema Kültürü/Amerikan Filmlerinin Türkiye’deki Tarihsel Seyri

Vikikaynak, özgür kütüphane

Amerikan Filmlerinin Türkiye’deki Tarihsel Seyri

Amerikan filmleri 1945’in çok öncesinde Türkiye sinemalarında gösterilmeye başlanmıştır. Gerek geç Osmanlı gerek erken Cumhuriyet dönemlerinde Amerikan filmleri Türk izleyicisi ile buluşmuştur. Sanatsal yönü daha fazla olan Avrupa kökenli filmlere göre daha yalın bir anlatıma ve daha görkemli sahnelere sahip olan Hollywood filmleri, Türk sinema seyircisinin beğeni ve ilgisini çekmektedir (Özuyar, 2004, ss. 48-49). Amerikan filmlerinin Türkiye’deki popülerliği İkinci Dünya Savaşı yıllarında giderek artmıştır. Fransa gibi daha öncesinde Türkiye’ye film ihraç eden Avrupa devletlerindeki savaş koşulları nedeniyle, Türk sinemacıları Avrupa’dan film getiremez olmuşlardır (Özön, 1966, s. 11). Türk sinema şirketlerinin, yurtdışından film getirebildikleri tek ülke olarak neredeyse Amerika Birleşik Devletleri (ABD) kalmıştır. Mısır aracılığıyla Türkiye’ye ulaşan Amerikan filmleri savaş boyunca binlerce Türk izleyicisi ile buluşmuştur (Filmer, 1984, ss. 175-178).[1] Savaş yıllarında Türkiye’ye gösterime giren beş binden fazla sinema filminin yüzde seksenini Amerikan filmleri oluşturmaktadır (Berktaş, 2010, s. 13). The New York Times muhabirlerinden Paul K. Lee, 28 Mart 1943 tarihinde Ankara’da kaleme aldığı yazısında, Hollywood’un gerçek gücünü bilmediğini, Amerikan filmlerinin ABD dışında inanılmaz bir etkiye sahip olduğunu, Amerikan filmlerinin İngiliz filmlerinin aksine daha anlaşılır mesajlar verdiğini ve Amerikan film yapımcılarının, dış piyasalara daha fazla önem vermesi gerektiğini yazmıştır (Lee, 1943, s. 153). Benzer bir makale aynı gazetenin başka bir yazarı olan Thomas M. Pryor tarafından da yazılmıştır (Pryor, 1943, s. 3). Amerikalı gazetecilerin dilekleri en azından Türkiye için gerçekleşmiştir. Savaş sonrasında Türk sinema piyasası da neredeyse tamamen Amerikan filmlerinin eline geçmiştir (Özön, 1968, s. 26).

Türkiye’deki bu değişim küresel ölçekteki eğilimlerle oldukça uyumludur. ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan çok daha önce, eğlence kültürünü dışarıya ihraç etmek için yoğun bir çaba göstermiştir (Thompson, 1985). Savaşın bitmesiyle birlikte bu çabalar daha da artmıştır. Netice itibariyle, 1945 sonrasında, Hollywood, ABD’nin ve Amerikancılığın en mühim propaganda aracı olmuştur (Decherney, 2005, s. 11). Zaten, ABD’nin Türkiye’ye ihraç ettiği filmlerin tümü “Amerikan Haberler Bürosu”nun onayından geçebilen filmlerdir (Özön, 1968, s. 26). Bir Soğuk Savaş stratejisi olarak ticari filmleri kullanan ABD, savaş sonrasında film ihracatı konusunda eşi benzeri görülmemiş başarılar elde etmiştir Öyle ki, 1946 yılında İtalya’da gösterime giren ABD kökenli 600 film varken, Büyük Britanya’dan ve Sovyetler Birliği’nden ithal edilen film sayısı sırasıyla 100 ve 30 olmuştur (Shaw, 2007, s. 25). İncelenen dönemdeki filmlere daha yakından bakılacak olunursa, Ankara sinemalarındaki Amerikan filmlerinin payının, İtalya’dan çok daha yüksek olduğu görülmektedir (Tablo I). Tablo I. Ankara'da Ocak 1945'te Gösterilen Filmlerin Yapım Yılı ve Yerleri

Yapım Yılı/ Yapım Yeri ABD Büyük Britanya Hindistan Mısır Türkiye Bilinmeyen Toplam
1935 1 1
1939 2 2
1940 1 1
1941 4 1 1 6
1942 13 1 14
1943 8 1 9
1944 1 1
Bilinmeyen 1 1
Toplam 30 1 1 1 1 1 35

Kaynak: Bu tablo[2] Ulus gazetesinin 1945 Ocak ayı sayılarında bulunan sinema ilanlarından yola çıkılarak oluşturulmuştur.

Şekil 1. Bir Ankara Sineması ilanı. Kaynak: Ankara Sinemasında, 1945, s. 6.

Tablo I’in gösterdiği diğer bir şey Ankaralının izlediği filmlerin çoğunun önceki yıllara ait yapımlar olmasıdır. Bunun en büyük nedeni İkinci Dünya Savaşı’dır. Ayrıca, savaş sırasında Türkiye’ye gelen yabancı filmlerin ciddi bir biçimde kesintiye uğraması durumu söz konusudur. Gösterilen filmlerin çoğunluğunun eski filmler olmasına karşın sinema salonları, özellikle de Ankara Sineması, salonlarının reklamını yaparken bu durumu dile getirmemekte, hatta tam aksine bu filmlerin yeni filmler olduğunu iddia ederek, bir bakıma tüketiciyi kandırmaktadır. Örneğin, Ankara Sineması “Meçhul Şövalye” [özgün ismi The Scarlet Pimpernel] filminin reklamını yaparken “1945 yılının en büyük filmi” demektedir (Şekil 1) (Ankara Sinemasında, 1945, s. 6). Oysa bu film 1935 yılında çevrilmiştir. Park Sineması da benzer bir pazarlama tekniğini takip etmektedir. “Kartalın Aşkı” [özgün ismi Thunder Birds: Soldiers of the Air] filminin reklamını yaparken bu filmin “1944 senesi sinema tekniğinin en güzel eseri” olduğu iddia edilmektedir (Bu Pazartesi Park Sinemasında, 1945, s. 4). Oysa bu film 1942 yılında yapılmıştır. Genel anlamda, üst sınıflara hitap eden sinema salonlarında görece daha yeni filmler gösterilirken, orta ve alt sınıfların uğrak yeri olan sinema salonlarında ise daha eski filmler izlenmektedir. Benzer bir değerlendirme 1952 Ocak ayı için de yapılmıştır. Geri kalan dört film ise Türk yapımıdır. 1945 yılı ile kıyaslandığında yabancı filmlerdeki Hollywood egemenliği göze çarpmaktadır. Diğer bir gelişme ise Türk filmlerinin oranındaki artıştır. Bu artış, bir sonraki kısımda açıklanacağı üzere Türk sinema sektörünün 1945 sonrası geçirdiği dönüşümle ve gelişimiyle yakından ilgilidir. Ayrıca, 1940’lı yılların sonu itibariyle Türk seyircisi, Türk yapımı filmlere daha fazla talep gösterir olmuştur. Öyle ki Anadolu’dan İstanbul’a gelen sinema salonu sahipleri, İstanbullu meslektaşlarından daha fazla Türk filmi vermelerini istemişlerdir (Gürmen, 2007, s. 157). Bu talebin nedeni ise Anadolu seyircisinin, Türk filmlerini yabancı filmlere oranla daha çok yeğlemesi olabilir.

Tablo II’de sözkonusu 14 filmin üretim yılları gösterilmektedir. 1951 yapımı tüm filmler Türk filmleridir. Yani kaba bir hesapla 1952 gibi geç bir tarihte, yani İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden yedi yıl sonra bile, Amerikan filmlerinin, Ankara sinema salonlarında gösterilebilmesi için, en az üç yıl geçmesi gerektiği gözlemlenmektedir. Bu tablo aynı zamanda Ankara’nın hem İstanbul’u hem de Amerikan şehirlerini oldukça uzaktan takip ettiğini göstermektedir. Yani, savaşın bitmesinden sekiz yıl sonra bile, Ankaralı sinema seyircisi, çoğunlukla eski filmleri izlemektedir.

  1. ABD kökenli filmlerin Mısır üzerinden Türkiye’ye gelmesinin bir sonucu da Türkiye’de gösterilen Mısır kökenli sinema filmlerinin sayısındaki olağanüstü artıştır. Bu filmlere ilişkin bir analiz için bkz.: Cantek, 2000, 351-358. Ankara özelinde, Mısır filmlerinin 1945 tarihi itibariyle eski popülerliğini yitirdiği görülmektedir. Ankara Araştırmaları Dergisi 2019, 7(1), 147-174
  2. 5 Tabloda 1945 Ocak ayı boyunca Ankara’daki altı sinemada (Ankara, Park, Sus, Sümer, Ulus ve Yeni Sinema) tam zamanlı olarak gösterilen 35 filmin ayrıntılı bir listesi Ek 1’de görülebilir. Değerlendirmede Ocak ayının seçilmesinin nedeni film sezonunun tam ortasına denk düşmesi ve önceki sezonlardan kalma yapımlardan ziyade, Ankara’ya yeni gelen filmlerin gösterilmiş olmasıdır.