Dîvânü Lugâti't-Türk/Dizin/E
Görünüm
1691 | ebek | (çocuk dilinde) ekmek·I, 68 |
1692 | eç | eç atları gayrete getirmek ve sıkıştırmak için çıkarılan ş65.II, 282 bkz> heç heç |
1693 | eçe | büyük kız kardeş·I, 86 bkz> eke, eze |
1694 | eçi | yaşlı kadın, hanım nine·I, 87 bkz> açı |
1695 | eçkü | keçi·I, 95, 128; II, 14, 117, 266 bkz> keçi |
1696 | edermek | aramak· III, 11 bkz> edermek |
1697 | edin | başka, dışında. III, 11 bkz> adın, adın, adruk, ayruk |
1698 | ed | ipekli kumaş ve benzeri gibi dokuma cinsinden sanat eseri olan her şey· I, 79 bkz> ad |
1699 | eder | eğer, hayvan eğeri· II, 224, 253, 283, 327; III, 300 |
1700 | edergen | çok arıyan; hakkını arayan· I, 157 |
1701 | ederlemek | eğerlemek·I, 300 ederlig eğerli, eğeri olan,I, 151 |
1702 | ederlik | üzerine eğer konulan ağaç·I, 151 |
1703 | edermek | aramak, takip etmek, kovalamak· I, 447 bkz> edermek |
1704 | edgermek | iyi görmek, iyi bulmak, kulak asmak, dinlemek; düzeltmek, onatlamak· I, 227, 237; II, 29 |
1705 | edgü | iyi.I, 34, 64, 79 ,114. 128. 177, 221, 319, 386, 428, 432, 458, 523. 524;II, 153; III, 43. 155, 161, 214, 367, 374, 384, 435 § edgü yavlak; iyi kötü· I, 432 |
1706 | edgülüg(·k) | iyiIik.I, 44, 129, 158, 420; II, 26, 91, 112 |
1707 | edirmek | ayırıp seçmek, ayırmak, I, 177, 178 bkz> adırmak, ödürmek, ödürmek,udurmak, üdürmek |
1708 | ediz | yüksek, yüksek yer, her şeyin yükseği·I, 55, 94, 122 § ediz tag; geçit vermeyen da ğ· I, 55 |
1709 | edizlenmek | engel ve sarp saymak· I, 292, 293 |
1710 | edizlik | yükseklik. I, 152 |
1711 | edlelmek | ıslah olunmak; araştırılmak. I, 295 |
1712 | edlemek | ülkü yapmak, değer vermek, ehemmiyet vermek, aklına getirmek; tesir etmek, I, 86. 286;III, 155 |
1713 | edlenmek | bir şey bir dllek için kullanılmak, bìr şey dilek edinilmek. I, 257 |
1714 | edleşmek | saygı dolayısıyle birbirini aramak, I, .239 |
1715 | edletmek | iyileştirmek, ıslah ettirnıek·I, 264 |
1716 | edlig | faydalanılan, faydalı.I, 103 |
1717 | eğmek | (·admak) yaradılış gösteren isimlerden fiil yapma edat ı· II, 340 |
1718 | ednetmek | değişmek, bulunduğu halden başka bir hale girmek. I, 266, |
1719 | ef | ev, III, 207, 212, 266, 313, 314 bkz> ev, ev,öv, üv, üv |
1720 | eget | gerdek gecesi gelin içln gönderilen hizmetçi kad ın·I, 51 |
1721 | egetlemek | cariye göndermek, birisi ile birlikte güveyin evine hizmetçi göndermek· I, 299 egetlenmek gelin kendisi ile birllkte gönderllen cariye sahibi olmak, I, 291 |
1722 | egetlig | cariye sahibi gelin· l· 151 |
1723 | egetlik | kara baş gerdek gecesi gelinle birlikte gönderilen hizmetçi kad ın, sağdıç kadın· I,150 |
1724 | egilgen | daima eğilen, eğilebllen·I, 159 |
1725 | egilmek | eğilmek I, 198; III, 215 |
1726 | egin | eğin, sırt·I, 77, 110 |
1727 | egin | eni bir buçuk karış, uzunluğu dört arşın gelen bir bez· I, 78 |
1728 | egir | karın ağrısını sağaltmak için kullanılan bir kök (ilâç), Acorus calamus·I, 53 |
1729 | egirgen | çok eğiren·I, 158 |
1730 | egirmek | sevketmek; dõndürmek, eğirmek,çevirmek; bir yeri kuşatmak, sarmak. I, 178, 179; II, 13, 137 |
1731 | egirsemek | egir (ilâç) kullanmak ıstemek·I, 302 |
1732 | egirsemek | eğirmek istemek, (çevirmek, bir yeri ku şatmak) istemek·I, 302 |
1733 | egirtmek | eğirtmek; kalenin etrafını kuşatmayı emretmek·III, 428 |
1734 | egiş | maden eritildiği zaman çıkan pislik,I, 122 |
1735 | egişmek | çevgen eğmekte yardım ve yarış etmek· I, 187 |
1736 | egit | nazar değmennesi için çocukların yüzüne sürülen bir ilâç, bu ilâç safrana blrtak ım şeyler katılarak yapılır. I, 51 |
1737 | egleşmek | birbirine uyup durmak; bir şeyi ayakla çlğnemekte birblrine yardım etmek.,I, 241 bkz> iklemek, ikleşmek, yiklemek |
1738 | egme | evin kemeri.I, 130 |
1739 | egmek | eğmek I, 100, 168 |
1740 | egri | eğri, I, 127, 458 |
1741 | egrik | egirtilen ip, egrilmiş ip· I, 105 |
1742 | egrilmek | kale ku;atılmak,sarılmak; ip eğrilmek,I, 248 |
1743 | egrim | düden, suyun toplanıp kaynıyarak dönerek aktığı yer·I, 107 |
1744 | egrimlenmek | (su göllerde) eğreklenmek, kaynayarak ve akarak dönmek, düdenlenmek I, 314 |
1745 | egrinmek | kendi için eğirmek, kendini eğirir gibi göstermek·I, 253 |
1746 | egrişmek | bir yeri sarmakta, kuşatmakta yar-, dım etmek, ip eğirmekte yardım ve yarış etmek·I, 186, 236 |
1747 | egsemek | eğmek istemek·I, 277 |
1748 | egtürmek | eğdirmek,I, 223 |
1749 | egürgen | taneleri olan bir bitki, Karluklar bunu yerler·I, 158 |
1750 | ekdi | sığır, koyun gibi hayvanların kesildiği yer, mezbaha· I, 125 |
1751 | ekdü | kılıç kını ve benzeri şeyleri oymakta kullanılan ucu eğri bıçak,I, 125 |
1752 | eke | büyük kız kardeş, koca vey» karının kendinden büyük kız kardeşi, I, 68, 90; III, 7 bkz> eçe, eze |
1753 | ekeç | akıllı küçük kız, büyüklük eseri gösteren küçük k ız, I, 52 |
1754 | ekek | ortaya düşmüş. I, 78 § ekek işler; ortaya düşmüş kadın· I, 78 |
1755 | ekek | işlerlik kadının arsızlığı, yüzsüzlüğü· I,153 |
1756 | ekeklemek | söğmek, "ortaya düşmüş karı"demek, kõtülüğe nispet etmek·I, 306, 307 |
1757 | ekelemek | abla diye aytamak, "büyük k ızkardeş, abla" demek,I, 310 |
1758 | ekeme | bir çeşit çalgı, III, 174 bkz> ikeme |
1759 | ekilmek | ekilmek I, 198 |
1760 | ekim | bir kez ekilecek kadar olan yer· I, 75 |
1761 | ekin | çiftlik, ekin ekilen yer, I, 78 |
1762 | ekindi | öbürü, öteki· III, 75, 103 bkz> ikindi |
1763 | ekindi | tarıg ekilen tohum, I, 140 |
1764 | ekinmek | ekinmek, kendisi için ekmek· I, 203 |
1765 | ekişmek | ekmekte yardım ve yarış etmek·I, 187 |
1766 | ekitmek | ektirmek· I, 212, 213 |
1767 | eklemek | çiğnemek, basmak·III, 443 bkz>erklemek |
1768 | ekmek | bir şey ekmek·I, 64, 168 |
1769 | eksük | eksik,I, 105 § eksük yarmak; eksik para· I, 105 |
1770 | eksümek | eksilmek.I, 278, 326 |
1771 | ekşig | ekşi, I, 105 |
1772 | ektürmek | ektirmek,I, 223 |
1773 | eldiri | oğlak derisi,I, 127 bkz> elri |
1774 | eldrük | üzerlik otu ve tohumu; Peganum harmala· III, 12, 412, bkz> ilrük, y ıdıg ot, yüzerllk |
1775 | elgelmek | elenmek·I, 250 |
1776 | elgemek | elemek·I, 284 |
1777 | elgenmek | kendisi içln elemek·I, 255 |
1778 | elgeşmek | elemekte yardım ve yarı; etmek,I. 238 |
1779 | elgetmek | eletmek·I, 264 |
1780 | elig | el·I, 72, 82, 134, 164, 197, 202, 242, 253,288, 410, 448;II, 44, 78, 82, 105, 123, 134,135,147,158, 231, 237, 238, 271, 292,328,346; III, 53, 62, 63, 79,124, 134, 142,154,193, 242. 297, 307, 425 § oñ elig; sag el·I, 72 § sag elig; sa ğ el·I, 72 § sol elig; |
1781 | eliglig | elli, eli olan·I, 336 |
1782 | eliglik | eldiven, elcik·I, 153 |
1783 | eliklemek | alay etmek, I, 307 bkz> elük· |
1784 | elkin | yelici, koşan; konuk, misafir, yolcu, seyyah· I, 31, 44, 102; II, 242; III, 37, 85 bkz> yelkin, yélkin |
1785 | elri | oğlak derisi. I, 127 bkz> eldiri |
1786 | elşemek | acıkmaktan dolayı göz kararmak·I, 283 bkz> ölşemek |
1787 | elşetmek | açlıktan gözünü karartmak,I, 263 bkz> öl şetmek |
1788 | elük | alay etme, maskaraya alma·I, 122 bkz>eliklemek |
1789 | elvirmek | sıçramak, atılmak· I, 226 bkz> alvırmak |
1790 | em | kadının dişilik aygıtı, am· I, 38, 335 |
1791 | em | ilaç.I, 38, 95, 407;II, 363;III, 157 |
1792 | emçi | ilâç yapan adam, eczacı,I, 38;III, 252 |
1793 | emdi | şimdi.I, 36, 37, 41, 46, 74, 125, 192, 200,367, 380, 442, 498;II, 110, 209, 264;III, 356, 372 bkz> imdi emeçlemek |
1794 | emek | olmak I, 494;II, 29 |
1795 | emet | evet·I, 51;III, 8 bkz> evet, evet, yemet |
1796 | emgek | emek, zahmet,I, 110, 205, 420; II, 121,130, 228, 233, 288;III, 372 |
1797 | emgeklenmek | zahmetli saymak,I, 315 |
1798 | emgemek | emek çekmek, zahmet çekmek· I, 284, 362 |
1799 | emgenmek | emenmek, zahmet çekmek· I, 255 |
1800 | emgeşmek | birbiri yüzünden zahmet çekmek·I, 238 |
1801 | emgetmek | yordurmak, emek çektirmek· I, 264 |
1802 | emik | (emig) meme· I, 72, 407; II, 70 § tevi emiki; deve memesi,I, 485 emik ılık, soğuduktan sonra ısınıp sıcaklığı artmayan·I, 72 § emik kün; ılık gün.I, 72 |
1803 | emikdeş | bir memeden emen iki çocuk, süt karde ş,I, 407 |
1804 | emiklemek | memesine vurmak,I, 308 |
1805 | emiglig | işler emzikli kadın·I, 153 |
1806 | emir | kırağı, sis· I, 54 bkz> amır, imir, iñir |
1807 | emirçge | kıkırdak, III, 442 |
1808 | emitmek | eğilmek, meyletmek· I, 69, 214; II, 312. 325 |
1809 | emlelmek | ilaçlanmak I, 296 |
1810 | emlemek | ilâçlamak, sağaltmak (yalnız kullanılmaz, "samlamak" ile beraber gelir),I, 287, 380;III, 85, 295, 298 |
1811 | emlenmek | kendine ilâç etmek·I, 259 |
1812 | emleşmek | ilâçlanmak·I, 242 |
1813 | emletmek | ilâçlatmak, ilâç ettirmek·I, 266; II, 363 |
1814 | emmek | emmek I, 169 |
1815 | emrimek | kaşımak· I, 275 |
1816 | emrişmek | uyuz vb· şeylerden dolayı kaşınmak, deri karıncalanmak·I, 236, 463 |
1817 | emritmek | kaçıma ve gidiştirme yüzünden gıdıklaniTiak·I, 261, 262 |
1818 | emrülmek | (kaynayan tencere, insan solu ğu) senmek, çekilmek·I, 53, 248, 249 bkz> amrulmak |
1819 | emrülmek | yatıştırmak, dindirmek·III, 428, 429 bkz> amrulmak, amrutmak |
1820 | em | sem ilãç·I, 407 bkz> samlamak, sem |
1821 | emsemek | emmek istemek·I, 278 |
1822 | emşen | (amşan) kuzu derisi, kürk yapılan deri,I, 109 |
1823 | emürmek | emzirmek· III, 264 bkz> emilzmek |
1824 | emüzmek | emzirmek I,180; II, 264 bkz> emürmek |
1825 | endek | satıh, bir nesnenin üst yanı; dam· I, 105 |
1826 | endik | şaşkın·I, 106 § endik er; budala adam·I, 105 |
1827 | enüç | göze inen perde· I, 52 |
1828 | enüçlemek | göze inen perdeye ilâç koyn ıak,I, 299, 300 |
1829 | enüçlenmek | göze perde inmek,I, 291 |
1830 | enük | hayvan yavrusu, enik, arslan, s ırtlan, kurt, köpek yavruları.I, 72 |
1831 | enüklemek | eniklemek, yavrulamak·I, 308; III. 92 |
1832 | enüklenmek | eniklemek, enik sahibi olmak, I, 294 |
1833 | enüklüg | yavrulu·I, 153 |
1834 | eñek | ağzın iki yanında, azıların bittiği yer, avurt·I, 135 |
1835 | eñek | kadınların baş örtülerini bağladıklan ip·I, 135 |
1836 | eñitmek | şa;ırtmak· II, 274 bkz> angıtmak |
1837 | eñlik | kadınlann yanaklarına sürdükleri allık· I, 115 |
1838 | eñgmegü | imtihan, sınav· I, 252 |
1839 | eñmek | şaşmak· I, 174, 252 |
1840 | eñreşmek | canı sıkılmak, inlemek, mızmızlanmak (çocuk hakkında)· I, 258, 289; III, 39 |
1841 | eñtürmek | işinde şaşırtmak, dandırnnak·I, 290 |
1842 | ep | pekitme ve obartma edatı·I, 34 |
1843 | epmek | ekmek·I, 101 |
1844 | er | er,erkek, adam· I,16, 21, 24, 33, 34, 35, 36. 37, 38, 49, 54, 63, 71, 99, 104, 124, 128, 139, 146, 147, 148, 152, 154,155,156, 157, 158, 160, 162, 164. 166, 167, 168, 169, 170, 172, 174, 178, 181, 190, 191. 192, 194, 195, 196. 198, 199, 200, 201, 205, 216 |
1845 | erdem | fazilet, edep, terbiye; hüner· I, 51, 89, 103, 107, 252; 336,II, 97, 229, 243, 343; III, 41, 133, 143, 211, 303, 440 bkz> erdem |
1846 | erdini | iri 100.I, 71, 141 |
1847 | erdem | fazilet, edep, terbiye; hüner. I,482 II, 8 bkz> erdem |
1848 | ereğmek | erkekleşmek, I, 208 bkz> arıtmak, eretmek |
1849 | eren | erin kural dışı çoğul şekli, I, 45, 74, 76,85, 149, 183, 187, 210, 229, 230, 247, 359, 362. 370. 384, 518;II, 17, 83, 101, 104, 220; III, 119. 155. 230, 378, 393, 406 § kurç eren;dayanıklı, yiğit adam· I, 343 |
1850 | Erentüz | Terazi yıldızı; Müşteri yıldızı· I, 76; III, 40 bkz> Karakuş, Karakuş yulduz |
1851 | eretmek | taşağı çıkarmak, iğdiş etmek; çocuğu sünnet etmek; erkekleşmek. I, 208 bkz> arıtmak, eredmek |
1852 | ergürmek | eritmek.I, 227;II, 198 |
1853 | ergürmek | erişmek, vaktinde yetişmek·I, 227, 228 |
1854 | erik | yağ ve yağa benzer eriyen şey, erimiş.I, 70 |
1855 | erik | yüğrük.I, 139 § erik yılkı; yorga hayvan· 1, 70 § erik at; yürüyen at·I, 70 § erik er;becerikli, yürekli adam·I, 70 |
1856 | eriklik | hayvanın istekliliği,I, 152 |
1857 | erimek | erimek III, 367 bkz> erilmek |
1858 | erinç | olur ki, belki· I, 132; III, 65, 245, 309, 449 |
1859 | erinçil | günah, bkz> I, 134 arınçu |
1860 | eriñen | ergen, bekâr·I, 117 |
1861 | erinmek | erinmek, üşenmek·I, 201 |
1862 | eritmek | eritmek.I, 208 bkz> erütmek |
1863 | erk | saltanat, sözü ve buyruğu geçerlik, kudret, iktidar, gücü yeterllk,I, 43 |
1864 | erkeç | erkeç, genç teke·I, 95 |
1865 | erkek | her hayvanın erkeğl·I, 111; II, 102; III, 6, 178 § erkek takagu |
1866 | erken | iken anlamına hal bildiren edat·I, 108, 121, 376, 526;II, 68, 249, 301, 333; III, 168, 317 |
1867 | erken | erken·I, 389 |
1868 | erki | şüphe ve sorgu bildlren edat·I, 129 |
1869 | erklemek | çiğnemek, basttìak. III, 443 bkz> eklemek |
1870 | erküz | suv ilkbahara doğru karların ve buzların erimesinden hasıl olan su· I, 96 |
1871 | erlenmek | kadın evlenmek, er sahibi olmak· I, 257 |
1872 | erleşmek | erkeklikte yarış etmek, I, 239 |
1873 | erlik | erkeklik.I, 104 |
1874 | ermegil | tembel, eringen· I, 42, 70, 138 |
1875 | ermegürmek | tembelleşmek· III, 349 |
1876 | ermek | olmak, imek·I, 24, 25, 74, 89,109,164, 215, 384, 399, 418, 430, 458, 516;II, 56, 57, 74, 169, 256. 257, 297, 320, 361; III, 38. 44, 168, 218, 219, 315. 333, 385 bkz> érmek |
1877 | ernek | parmak· I, 104 bkz> errigek |
1878 | erñek | parmak.I, 104, 121, 248; III, 130, 443 bkz> ernek |
1879 | erñeyü | altı parmaklı adam· I, 136 |
1880 | erñeyü | çok kısa boylu, cüce·I, 136 |
1881 | erre | sidik; eşek kaşandırılmak istendiği zaman iki üç kere bu söz söylenir·I, 38 |
1882 | ersek | ortaya düşmüş azgın kadın, orospu·I, 104; II, 56 |
1883 | erseklenmek | kadın azgınlığından erkek isternek·I, 314 |
1884 | ersig | ere benzeyen, erkek gfbı,III, 128 |
1885 | ersinmek | erkekleşmek I, 253 |
1886 | ertik | işlek yol, I, 103 |
1887 | ertişmek | geçmekte yarış etmek· I, 231 |
1888 | ertmek | geçmek-III, 233, 425, 427 |
1889 | erttini | özük bedeni inci gibi kadın,I, 141 |
1890 | ertürmek | vazgeçmek, bağışlamak, kabullenmek; geçirmek·I, 220 |
1891 | erük | kendisiyle deri sepilenen nesne·I, 70 |
1892 | erük | ;eftali, kaysı, erik gibi meyvelere verilen genel ad·I, 69, 318;II, 282 § tülüg erük |
1893 | erüklemek | sepilemek.I, 70, 306 |
1894 | ernklenmek | eriklenmek, erik meyvesi vermek,I, 294;III, 348 |
1895 | erüklük | eriklik, erik bahçesi I, 152 |
1896 | erüksemek | eriksemek, canı erik istemek·I, 303 |
1897 | erümek | erimek.II, 198; III, 252 bkz> erimek |
1898 | erüşmek | erimek; erişmek· I, 182, 186 bkz> aruşmak |
1899 | erütmek | eritmek· I, 208 bkz> eritmek |
1900 | es | fenalık, kõtülük, ayıp şey; avret yeri. I, 210 |
1901 | es | yırtıcı, vahşî hayvanların avı, payı·I, 17, 36; III, 46 |
1902 | esberi | külde pişirilen bir çeşit ekmek· I, 141 |
1903 | esen | sağ, salim· I, 62, 77 |
1904 | esenlemek | selamlamak I, 308 |
1905 | esgürük | sarhoş,I, 349 bkz> esrük |
1906 | esilmek | uzamak, uzatılmak.I, 196 bkz> asılmak |
1907 | esin | esinti, rüzgâr, I, 77, 165, 266, 288; II, 223; III, 147 |
1908 | esinmek | bir şeyi çekmek, germek, uzatmak, I, 201 bkz> as ınmak |
1909 | esirgemek | acımak, eseflenmek· I, 306 |
1910 | esirgenmek | acınmak· i, 291 |
1911 | esişmek | ip ve benzeri şeyleri (çekmek, germek ve uzatmakta) yard ım ve yarış etmek· I, 185 |
1912 | esitmek | uzatmak· I, 209 |
1913 | esiz | yazık, esef, III, 51 bkz> essiz, ısız, ıssız, isiz |
1914 | esizlig | fenalık, kötülük, haşarılık· III, 161 bkz> ısızlık, ıssızlık, isizlik |
1915 | eski | eski, I, 129 |
1916 | eskirmek | eskimek,I, 228 |
1917 | eskü | kalbur, elek,I, 129 |
1918 | eslinmek | bir şey bir şeye takılmak· I, 258, 259 bkz> aslınmak |
1919 | esmek | esmek; kalburlayarak savurrnak; uzatmak· I, 165 |
1920 | esnemek | esmek; esnemek, I, 288; II, 223; III, 147 |
1921 | esnetmek | estirmek; esnetmek· I, 266, 267 |
1922 | esri | kaplan; tekir renk, kaplan rengi·I, 126 bkz> asr ı § esri yışık; alaca, iki renkli ip· I, 126 |
1923 | esrilemek | nakışlamak, süslemek· I, 316 |
1924 | esrük | sarhoş· I, 105, 194; II, 213, 289; III, 281 bkz> esgürük |
1925 | essiz | acınmaa·nlatır, yazık, vah·I, 143; II, 188 bkz> esiz, ısız, ıssız, isiz |
1926 | estürmek | uzattırmak, çektirmek, gerdirmek; elettirmek, I, 221 |
1927 | esürtmek | sarhoş etmek· III, 427 |
1928 | eş | eş, arkadaş· I, 47, 458 |
1929 | eşek | eşek· II, 246 bkz> eşgek, eşyek |
1930 | eşgek | eşek· I,III, 114 bkz> eşek, eşyek |
1931 | eşgeklenmek | eşek sahibi olmak· I, 315 |
1932 | esiç | tencere, çömlek·I, 52, 166, 223, 248, 258, 313, 323, 327, 357, 409, 411, 514, 518; II, 12, 72, 78, 178. 201, 253, 302, 333, 356, 357; III, 142. 191, 206, 249, 280, 409, 430 bkz> a şaç, aşıç § eşiç bukaç; tencere, bardak, tas· I, 357, 411 |
1933 | eşiçlenmek | tencere sahibi olmak· I, 291 |
1934 | eşik | eşik- I, 42 |
1935 | eşiklik | eşiklik I, 152 § eşiklik yıgaç; eşik yapmak için hazırlanan ağaç·I, 152 |
1936 | eşilgen | daima eşilen·I, 158 |
1937 | eşilgen | her zaman uzayan, çekılen· I, 158 |
1938 | eşilmek | eşilmek I, 197 |
1939 | eşilmek | uzamak· I, 158 |
1940 | eşişmek | toprak eşmekte yardım ve yarış et-mek, I, 185 |
1941 | eşitmek | eştirmek, araştırmak·I, 211 bkz> üşetmek |
1942 | eşittürmek | işittirmek· I, 222 bkz> eştlirmek |
1943 | eşkin | uzun yol· I, 109 |
1944 | eşkinci | koşa koşa glden at postası· I, 109 |
1945 | eşkin | toprak akıp inen, üğünen toprak· I, 109 |
1946 | eşkürti | ipekli, nakı;lı Çin kuma;ı· I, 145 |
1947 | eşlig | genç kadından eşi bulunan kimse, eşli, eş sahibi I, 47 |
1948 | eşmek | eşmek; taşmak; (at hakkında) yorga yürümek· I, 166 |
1949 | eştilmek | işitilmek;I, 246 |
1950 | eştürmek | eştirmek·I, 222 |
1951 | eştürmek | işittirmek·I, 221 bkz> eşittürmek |
1952 | eşük | büyüklerin ölümünde mezarları üstüne serilmek üzere gönderilen ıpek kumaş; bu kumaş sonra parçalanarak fakirlere da ğıtılır, I, 72 |
1953 | eşük | bürgü, örtü, üste giyinilen, bürünülen her nesne· I, 14, 72 |
1954 | eşüklig | bürgülük kumaş sahibi. I, 153 |
1955 | eşüklik | barçın bürgu yapılmak için hazırlan-mış olan ipekli kuma;· I, 153 |
1956 | eşülmek | örtülmek, örtünmek· I, 197 bkz> aşulmak |
1957 | eşümek | örtmek, bürümek, I, 14; III, 253, 254 |
1958 | eşütmek | örttürmek·I, 210 bkz> aşutmak |
1959 | eşyék | eşek, I,III, 114, 244, 311, 492; III, 62, 326, 330 bkz> e şek, eşgek |
1960 | et | et, I,35.36,95,169,173,177,184,196, 209, 220, 223, 236, 323, 338, 348, 379, 397, 401, 429, 444, 479, 485, 495;II, 4,15, 78,102,120, 126, 129, 141, 156, 157, 174, 211, 217, 222, 230,240, 243,245, 248, 252, 254, 281, 282,292, 293, 342, 348; III, 7, 16. 23, |
1961 | etçi | kasap, II, 48, 49 |
1962 | eteç | çocukların ceviz oynadığı çukur, I, 52 bkz> etiç |
1963 | eteçlik | ceviz oynamak için çukur aç ılmış yer· I, 151 |
1964 | etek | etek· I, 68 |
1965 | eteklenmek | eteklenmek· I, 294 |
1966 | eteklig | etekli, eteği olan, I, 122 |
1967 | eteklik | eteklik I, 152 |
1968 | etetmek | sıkıntıya koymak· I, 207 |
1969 | etiç | çocukların ceviz oynadıkları çukur· I, 52 bkz> eteç |
1970 | etik | pabuç, mest· III, 283 bkz> etük |
1971 | etikmek | (çocük) yetişmek, tombullaşmak, büyümek. I, 192 |
1972 | etilgen | her zaman düzelen· I, 158 |
1973 | etilgen | atlarda bulunan bir hastalık·I, 158 |
1974 | etilgen | sayılgan birçok işlere giren, çıkan, I, 158 |
1975 | etiz | iki dere arasındaki su geçecek sed·I, 54 bkz> at ız |
1976 | etizlemek | ark açmak, set yapmak, topragı parçalara ayırmak, evlek yapmak·I, 301 bkz> atızlamak |
1977 | etizlenmek | parçalara ayrılmak, (tarla hakkında) maşalaya ayırnnak· I, 292 bkz> atızlanmak |
1978 | etlelmek | et yapılmak· I, 295 |
1979 | etlemek | etlik yapmak, et yapmak, I, 284, 285 |
1980 | etlenmek | etlenmek, şişmanlamak· I, 256, 285 |
1981 | etletmek | kestirip et haline getirtmek, I, 264 |
1982 | etlig | kişi etli, şişman.I, 101 |
1983 | etlig | ki ;i et sahibi olan kimse·I, 101 |
1984 | etlik | et asılacak çengel, I, 101 |
1985 | etlik | kesilmek için hazırlanan koyun·I, 101 § etlik koy; etlik koyun, I, 101 |
1986 | etmek | (étmek) yenecek ekmek I, 102, 166,197, 202, 211, 247, 262, 329, 391;II, 28, 30,98, 112, 138, 197, 235;III, 93, 223, 280, 287, 304, 352, 426, 428 |
1987 | etmekçi | ekmekçi·II, 48, 49 |
1988 | etmeklenmek | ekmek sahibi olmak·I, 314 |
1989 | etrek | rengi kızıla çalan sarı adam·I, 101 |
1990 | etsemek | canı et istemek· I, 275, 279 |
1991 | etsetmek | ete istek getirtmek, I, 262 |
1992 | etük | pabuç, edik, I, 68, 218, 395; II, 49, 315; III, 97, 242, 426, 430 bkz> etik § büküm |
1993 | etük | ; kadın ayakkabısı· I, 395 |
1994 | etükçi | pabuççu, kavaf· II, 49 |
1995 | etüklenmek | ayakkabı, edlk sahibi olmak,I, 294;III, 348 |
1996 | etüklük | sagrı ayakkabı yapmak için ayrılan sahtiyan I, 152 |
1997 | et | yer yumuşak yer· I, 35 |
1998 | etyin | vücut· I, 463 |
1999 | ev | ev,I, 32, 211, 516 bkz> ef, ev, öv, üv, üv § ev k ızı; aile kızı· I, 326 |
2000 | evet | evet, peki· I, 51 bkz> emet, evet, yemet |
2001 | evin | tane,I, 84 bkz> evin |
2002 | evleşmek | evini ortaya koyup kumar oynamak,I, 240, 241 |
2003 | evlig | ev sahibi. II, 106, 176 |
2004 | evlük | kadın,I, 251 |
2005 | ev | ev· I, 24, 25, 32, 33, 37, 38, 85, 104, 124, 147, 148, 169, 191, 197, 214, 225, 226, 227, 231, 251, 253, 257, 281, 283, 293, 298, 323, 343, 370, 375, 377, 378, 384, 422, 435, 446, 447, 464, 495, 496, 498, 499, 501, 504, 507, 514, 515;II, 3, 4, 6, 8. 17, 1 |
2006 | evdilmek | ele geçirilmek, toplanmak· I, 246 |
2007 | evdimek | toplamak· I, 273 |
2008 | evdinmek | toplamak, toplamayı üzerlne al· mak, kendi kendisine toplamak· I, 251;II, 254 |
2009 | evet | evet, peki,I, 51 bkz> emet, evet, yemet |
2010 | evin | tane·I, 77, 84 bkz> evin |
2011 | evlenmek | hâlelenmek; kendine ev edinmek· 1. 258, 259 |
2012 | evlenmek | evlenmek·III, 87 |
2013 | evleşmek | toplanmak, yığılmak·I, 240 bkz> avlaşmak |
2014 | evmek | bir şeyin etrafına koşuşmak I, 167 |
2015 | evrişmek | uğraşmak, çabalaşmak, bir işin üstüne düşmek; çevirmekte ve bir şeyin altını üstne getirmekte yardım etmek, I, 235, 248 |
2016 | evrülmek | yönelinen yerden çevrilmek. I, 248 |
2017 | evsemek | evini özlemek. I, 277, 279 |
2018 | evsetmek | evini özletmek, Istetmek, I, 262 |
2019 | evsinmek | evi benimsemek, kendi evi saymak. I, 253, 258 |
2020 | evşük | bir adama sonradan gelen hal, hastal ık ve benzeri, arıza; evin merteği, direği·I, 105 |
2021 | evşükgen | tevürgen her zaman evirip çeviren, güç işleri başaran·I, 157, 521 |
2022 | evürgen | tevürgen her zaman evirip çevìren·I, 521 |
2023 | evürmek | çevirmek, evirmek, döndürmek, altını üstüne getirmek, I, 178; II, 82 |
2024 | evüsgü | savurma aygıtı· I, 13 |
2025 | evüşmek | savurmak· I, 13 |
2026 | evzemek | koğlamak, müzevirlik etmek I, 275 |
2027 | eyegü | her hayvanın eyeğisi, eye kemiği, kaburga; yan; çadırın yanı, I, 137;III, 174, 425 |
2028 | eyegü | yér dağın ortası·I, 137 |
2029 | eyle | õyle· I, 113, 166; III, 186 |
2030 | eymenmek | utanmak; çekinmek·I, 270;III, 377 |
2031 | eze | buyük kız kardeş,I, 90 bkz> ece, eke |
2032 | ezik | uzunlamasına çizik, tırnak yarası·I, 71 bkz> az, iz |
2033 | ezitmek | uzunluğuna yirmek,I, 209 |
2034 | ezmek | kazımak, sıyırmak·I, 165 |
2035 | eztürmek | yirdirmek-I, 220 |