İşlevselcilik Açısından Kuyu Motifinin Türk Kültürü, Edebiyatı ve Sinemasına Yansımaları/Türk halk edebiyatında kuyu motifi

Vikikaynak, özgür kütüphane


  Türk halk edebiyatında kuyu motifi


  Kuyu motifi deyim, atasözü, mâni, türkü, masal vb. edebî türlerde varlığını sürdürmektedir. Bir işin imkânsızlıklar ve zorluklar içinde yapıldığını belirtmek için kullanılan “iğneyle kuyu kazmak”, sonu belirsiz işleri anlatmak için kullanılan “dipsiz kuyu” deyimleri günlük hayatta yaygın olarak kullanılırlar. İnsanlara kötülük yapmak için çabalayan kişilerin ilk zararı kendilerinin gördüğünü anlatmak amacıyla kullanılan “El için kuyu kazan, evvela kendisi düşer.” atasözü, kuyunun somut bir varlık olmasının ötesinde, “tuzak” anlamı taşır. Bu ata sözü ve deyimlerde kuyunun derinlik özelliği, “belirsizlik, zorluk, tehlike” gibi anlamlarla farklı bir işlev kazandırılarak kullanılmıştır.


  Halk edebiyatının söylemelik türlerinden olan mânilerde kuyu motifinin genellikle, aşkın anlatılmasında yardımcı unsur olarak kullanıldığı görülür. Bazı mânilerde âşık kuyu motifini ilk mısrada, konuya giriş amaçlı kullanır. Böylelikle kuyu mânilere giriş yapmayı sağlayan bir kalıp işlevi görür. Bazı mânilerde ise âşık, sevgiliyle buluştuğu yer olan kuyu başında,içinde bulunduğu ruh halini dile getirir. Aşağıda bu kullanımlarla ilgili mâni örnekleri yer almaktadır:

“Kapısında kuyu var
Ab-ı Kevser suyu var
Olmuşam yâr delisi
Gören der ki huyu var” (Kara, 1993: 97)


“İndim kuyu dibine
Baktım suyun rengine
Anneler kız doğurmuş
Vermiyor sevdiğine” (Özyürek, 1991: 18)


“Kuyu dibinde kuyu
Uyu sevgilim uyu
Seni sarhoş dediler
İçtiğin üzüm suyu” (Gözükızıl, 2013: 226)

“Gittim kuyu başına
Başım değdi taşına
Anası kurban olsun
Kızının oynaşına” (Kilisli, 2001: 55)

Halk türkülerinde su kaynakları ve özellikle de kuyu başları, âşıkların buluşma yeridir.Eve su taşıma işi genellikle evdeki gençlere verildiği için, genç kız ve erkeklerin kuyubaşında karşılaşması, tanışması, sohbet etmesi, âşık olması mümkündür. Kuyunun gençlerin buluşup sohbet ettiği bir mekân işlevi görmesi, türkü sözlerine de yansır. Aşağıda yer alan türkü metni, kuyunun bu işlevini anlatır niteliktedir:

“İndim kuyu dibine
Baktım suyun rengine
Yüz bin liralık kızıdım
Düşemedim dengime

A yarım neredesin
Gözlerime perdesin
Çok aradım çok sordum
Varmadığım yerdesin

El edersem cama gel
Göz edersem dama gel
Hiçbir şeyler bilmezsen
Desti al da suya gel” (Türk Halk Müziği Sözlü Eserler Antolojisi-2, 2000: 486).


  Halk edebiyatında kuyu motifinin kullanıldığı bir başka tür, masaldır. Zengin motif dünyasını bünyesinde barındıran masallarda, kuyu ile ilgili çok çeşitli anlatımlar bulunur. Kuyuların kendileri olağanüstü özelliklere sahip olabildiği gibi, içlerinden çıkan varlıklar da fizik ötesi özelliklere sahip olabilir. Stith Thompson’ın Motif-Index of Folk-Literature adlı eserinde, kuyu motifiyle ilgili çok sayıda kullanım mevcuttur. Cennet kuyusu, aşağı dünyaya geçidi olan kuyu, öte dünyadaki kuyu, yaşam ve ölüm kuyusu, nehirlerden kaynağını alan kuyu, denizin altındaki kuyu, kutsal kuyu, bir azizin kazdığı şifa kuyusu, büyülü kuyu, suyu dans eden kuyu, dilek kuyusu, kehanet ve işaretlerle dolu kuyu, renkli sularla dolu kuyu,yağ-şarap-bal dolu kuyu, kan kuyusu ve bunun gibi pek çok kuyu türü bu eserdeki yerini alır (Thompson, 1955-1958). Bu kuyu motiflerinin bir kısmı Türk masallarında da bulunur.Dibinde farklı bir dünyanın bulunduğu kuyu motifinin Şahmeran adlı masalda bulunması bu duruma bir örnektir. Lokman adlı genç, içinde bal bulduğu bir kuyudaki deliği bıçağıyla kazırken, Şahmeran’ın yaşadığı farklı yaşam alanını keşfeder ve bir süre onunla birlikte yaşar,ardından yeryüzüne çıkar (Şimşek, 2001). Bir başka masalda, kahramanın ak ve kara dünyaya açılan bir kuyuya girdiği, bu dünyalarda olağanüstü hayvanların ve canlıların olduğu görülür (Boratav, 1969). Bu kullanımlarda kuyu motifinin bir geçit işlevi gördüğü belirgindir. Thompson’ın eserinde geçen, içinde farklı sıvıların var olduğu kuyu motifine örnek olarak,bir Kıbrıs masalında anlatılan konyak, şarap ve zivaniya (saf alkol) dolu üç kuyu verilebilir(Sakaoğlu, 1983). Bu kuyular, masal kahramanının iyilik yapması sonucu Hızır’dan dilek dilemesiyle oluşur, Hızır’a kötülük yapması sonucu da yok olur. Burada kuyu, Hızır’ın marifetiyle var olur ve yok olur. Bu da Thompson’ın eserinde yer alan, azizin kazdığı kuyuyla bir bakıma benzerlik gösterir. Söz konusu kuyu, besin ihtiyacı karşılama işlevini taşır. Bu ve benzeri işlevlere sahip kuyular, çok sayıda masalda yer alır.