Yakın Çağlarda Türk Tiyatrosu Tarihi Birinci Cilt

Vikikaynak, özgür kütüphane

YAKIN ÇAĞLARDA

Meşrutiyetin ilânından bir gün evvel Yakacıkta ressam Muazzez Beyin oğlunun sünnnet düğününde bizzat Muazzez Beyle arkadaşları İbnirrefik Ahmet Nurettin, Musahipzade Celâl, Beylerbeyli Fuat, Baha, Hasan, Cavit ve Behzat Beyler ortaoyunu oynamışlardı, ertesi gün meşrutiyet ilân edilince bu orta oyunu heyeti de olduğu gibi Şehzadebaşında şimdiki Millî sinemanın olduğu yerde tiyatro oynamıya başladı. Tiyatroya "Sahnei heves" ismi verilmişti, komik Naşit Bey de bu heyet te dahildi.

Bir müddet sonra “Sanayii nefise kumpanyası" adıyle başka bir tiyatro heyeti teşekkül etti. Bu heyet devam edemedi, ayni yerde —Şehzadebaşında Letafet apartımanı karşısında Osman Ağa tiyatrosunda— amatör gençler “Mürebbii hissiyat" isimli bir trup yaptılar. Dr. Celâl Tahsin, Şahap Rıza, Dr. İsmail ve Behzat Beyler bu heyette çalışıyorlardı. Bir taraftan da Reşat Rıdvan Bey bir trup yapmıştı, Nurettin Şefkati, Hüseyin Kâmi, Rıza Fadıl, Şadi Beyler bu heyette bulundular.

İstanbuldaki tiytro merakı vilâyetlere de sirayet etmişti, İstanbuldan birçok kimseler vilâyetlere giderek oralarda temsiller vermeğe başlamışlardı, ayni zamanda buralarda yerli gençlerin de tiyatro heyetleri teşkil ettikleri oluyordu. Bu meyanda Selânikte de gençler bir trup yapmışlardı. Münakkit İbrahim Necmi Bey de bu heyete dahildi. O zaman Selânik belediyesi bu gençlerden istifade ederek bir resmî belediye tiyatrosu kurmağa teşebbüs etmiş, bu işle meşgul olmağı Ahmet Fehim Efendiye teklif etmiş. Fehim

Burhanettin Bey

Ertuğrul Mahsin Bey, sahneye çıktığı sene

76 TÜRK TİYATROSU

Selâniğe gitmiş, fakat bu teşebbüsün fiil haline gelmesi mümkün olmamıştır.

İstanbulda her gün bir tiyatro heyeti teşekkül edip her gün birisi batarken oldukça devam eden sahneler de görüldü. Bu arada Paristen büyük bir gürültü ile gelen ve Silvenin şakirdi olduğunu ilân eden Burhanettin Beyin idaresindeki heyet uzun müddet sahneye hâkim olmuş, birçok telif ve tercüme piyesler temsil etmiştir. Bu heyet muhtelif manzaralar göstermiş, bir aralık o zamanın bellibaşlı artistlerini toplamış, çok sürmeden buradan ayrılanlar ayrı heyetler teşkil etmişler, fakat Burhanettin Bey kumpanyası ismi uzun müddet devam etmiştir. Ertuğrul Muhsin Bey de ilk defa bu heyette sahneye intisap etmiştir. Bir aralık Burhanettinle birleşen Reşat Rıdvan Bey, tekrar ayrılarak ayrı heyet yapmış, Ertuğrul Muhsin, Kemal Emin, Hakkı Necip, Faik, Saffet Beyler beş altı ay da bu heyette çalışmışlardır. Bu trup ta bozulduktan sonra “Darüttemsili Osmani" isimli yeni bir heyet vücuda gelmiştir (1). O zaman bu heyetin baş artisti olan Hüseyin Kâmi Bey, etrafında hayli alâka uyandırmıştı.

Meşrutiyetin ilânı üstünden birkaç yıl geçmiş, ilk taşkınlık oldukça hafiflemiş, fakat siyasi ve içtimai hayatımızın muhtelif sahalarında olduğu gibi sahne hayatımızda da bir tebellür hasıl olmamıştı.

Meşrutiyetin ilânından sonra 1908 Teşrinisanisinde İstanbulda resmî teşebbüs ve himayeden istifade ederek bir Millî tiyatro tesisi mevzuubahs oldu, Maarif nazırı Recaizade Mahmut Ekrem, Müze müdürü Hamdi, muharrir Ahmet Hihmet, Halit Ziya, Mehmet Rauf, İzzet Melih, artist Hüseyin Kâmi, artist Burha-


(1) Behzat Hâki, Raşit Rıza, Ertuğrul Muhsin Beylerle mülâkatlarmı. (Tiyatro ve musiki mecmuası (1928).

Galip Bay, sahne hayatının ilk senelerinde bir rol esnasında

77 YAKIN ÇAĞLARDA

nettin, Fahrettin Beylerden mürekkep bir hey'et teşekkül etti, fakat hiç bir müsbet netice almak kabil olmadı.

1912 de gene bu maksada çalışmak üzere "Osmanlı tiyatrosu klöbu, adile bir cemiyet teşkil edildi. O zaman intişar etmekte olan "Zekå, mecmuasında bu teşekkül şöyle ilân ediliyor:

Mülkümüzde hakiki bir müessesei tamaşaiyenin lüzumuna kani olan fuzalâ ve ezkiyanın himaye ve tavassutlarını celebtmek, san'atkârlarımızın ciddi sâylerini canlandırmak, kütüphane, gazete gibi esbabı terakkiyi alâ kaderülistitaa bulundurarak Osmanlılığa lâyık bir tiyatro vücude getirmek üzere şimdilik Ferah tiyatrosu fevkindeki dairei mahsusada bir tiyatro klöbü tesis ve ruhsatı resmiyesi istihsal edilmiş olduğundan tiyatro muhiplerile tevhidi mesai arzusunda bulunan san'at kârana tebşir ederiz. Arzu edenler her gün badezzeval klöbe müracaatla malumatı kâfiye istihsal edebilirler. (1).

Osmanlı tiyatro klõbünün de bir hizmet görmeden sönüp gittiğini görürüz. Aynı senede daha çok garp klâsiklerini temsil etmek üzere "Yeni tiyatro" ve komedi, dram, feeri oynamak üze- re "İstanbul kumpanyası" isimli iki hey'et daha teşekkül ediyor, ikisi de belli başlı bir varlık göstermeden dağılıyor.

Bu seneler içinde Raşit Rıza Bey riyaseti altında bir trup teşkil ederek Rumeli şehirlerine Burhanettin Bey Napolyon Bonapart turneye çıkıyor, İstanbulda Ertuğrul Muhsin Bey "Ertuğrul tiyatrosu" isimli bir hey'et teşkil ediyor. Bu hey'etler de çok devam etmiyor. Sahne hayatımızdaki bu karışıklık ve istikrarsızlık hali Operatör Cemil Paşanın şehreminliği zamanında (1914) tiyatro hayatımızı ıslâh için Antuva

(1) Zekâ mecmuası, 16 Nisan 329 (1912),

78 TÜRK TİYATROSU


nın İstanbula getirilmesine kadar devam ediyor. Arada “Osmanlı donanma cemiyeti hey'eti temsiliyesi" yedi sekiz ay kadar süren ve göze çarpan ehemmiyetli bir varlık teşkil etmektedir.

Hükûmete yardımcı vaziyette ahaliden iane toplıyarak harp gemileri almak için teşekkül eden Donanma cemiyeti o vakitki muhtelif dağınık küçük truplara da cemiyet menfaatine bazı temsiller verdirmiş ve bunlardan maddi menfaat görmüştü.

Donanma cemiyetinde Ziya Bey isimli san'at meraklısı bir müdür vardı. Ziya Bey harbiye mektebinde edebiyat muallimi bir zabitti. Ziya Bey, Donanma camiyetinin bu müteferrik temsillerden fayda görmesini vesile sayarak Donanma cemiyeti menfaatine temsiller vermek üzere bir heyet teşkil etti. O zamana kadar muhtelif tiyatro teşekkülleri içinde tanınmış belli başlı san'atkârlardan bazılariyle Mınakyan hey'etinin bazı unsurları bu hey'ete alınmıştı. Bunlar Şadi, Nurettin Şefkati, Muvahhit Saffet, Hakkı Necip Beyler, Tolayan, Şahinyan, Çobaniyan, Dülgeriyan Efendiler, Şehper (Zabel), Kınar, Aznif, Virjin, Agavni, Eliza Hanımlardı. Bunlardan başka daha bazı kimseler de bu heyete girip çıkmışlarsa da oldukça mevcudiyet gösterenler bu isimlerini saydıklarımızdır. Bunlara Donanma cemiyeti ayda altı ile onbeş lira arasında maaş veriyordu. San'atkârlar yalnız rollerile meşgul oluyorlar, ne para, ne de idare işlerine karışmıyorlardı.

Osmanlı Donanma cemiyeti heyeti temsiliyesinin repertuvarını bazı komedi ve vodviller ve hissî piyesler teşkil ediyordu. Evvelce teşekkül ve birçok müteferrik temsil heyetlerine yardım etmiş olan Tiyatro cemiyeti âzasından bazı zevat — meselâ: Salâh

Meşrutiyetten sonra Ahmet Fehim Efendi ve Şadi Bey bir temsilde

79 YAKIN ÇAĞLARDA

Meşrutiyetten sonra Matmazel Nıvart ve Ahmet Fehim Efendi sahnede

Cimcoz, Hüseyin Suat, İbnirrefik Ahmet Nurettin Beyler— Donanma cemiyeti tiyatrosunun oynıyacağı eserleri intihap ve ihzar etmeyi de kabul etmişlerdi. Bunun neticesi olarak bu tiyatroda Hüseyin Suat Beyin Kirli çamaşırlar, Ahmet Beyin Hissei şayia, Zifafı bakir, Odalık gibi eserleri temsil edilmekte idi. Aynı zamanda Mınakıyan repertuvarından cinaî eserler haricindeki Dalilâ, Sefil valide, Sokak çocuğu gibi hissî piyesler temsil ediliyordu. Bu tiyatronun rejisörü yoktu. Mınakıyan repertuvarından alınmış eserler oynanırken Mınakıyan Efendi gelir, piyeslerinin temsiline nezaret eder, bazan bunlarda rol alırdı. Bunların haricindeki eserlerin hazırlanmasına müellifleri bakarlardı.

Bu tiyatronun idarî işlerine Donanma cemiyeti idare heyeti namına o zamanki Lâzistan mebusu Sudi Bey nezaret ederdi, sonraları müdür Ziya Bey tiyatro ile alâkadar olmaktan büsbütün vaz geçmiş ve idare tamamen Sudi Beyin eline kalmıştı.

Bu müddet esnasında gerek Mınakyan, gerek küçük Benliyanın idarelerindeki heyetlerle diğer bazı ermenilerin temsil heyetleri de zaman zaman Türkçe piyes oynamışlardır.