Ya Gazi Ol, Ya Şehit
Yurdumun dişi aslanlarına
Haydi yavrum! Ben seni bugün için doğurdum,
Hamurunu yiğitlik duygusuyle yoğurdum;
Türk evlâdı o dur ki, yurdu olan toprağı
Ana ırzı bilerek yad ayağı bastırtmaz;
Bir yabancı bayrağı
Ezan sesi duyulan hiç bir yere astırtmaz.
Git evlâdım, yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağnma kara taşlar çalayım!..
Haydi oğlum, haydi git;
Ya gazi ol, ya şehit!..
Haydi yavrum! Köyüne, nişanlına veda et;
Sabanını, tarlanı, her şeyini feda et;
O silâha sarıl ki, böyle günde bir erkek
Bu dualı demirden başka b ir şey kullanmaz;
Bunu tutan bir bilek
Köleliğin uğursuz zincirine uzanmaz.
Git evlâdım, yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım!
Haydi oğlum, haydi git;
Ya gazi ol, ya şehit!...
Haydi yavrum! kendine sen de: «Yiğit er!» dedir;
Büyüdüğün gaziler ocağına can getir.
O cenkleri kazan ki, senin büyük Türk adın
Yedi iklim, dört bucak içersine ün salsın.
Beş yüz yıllık ecdadın
Kabirlerde titreyen kemikleri öç alsm.
Git evlâdım, yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım!
Haydi oğlum, haydi git;
Ya gazi ol, ya şehit!...
Haydi yavrum! bugün de dertli ninen ağlasın;
Ayrılığın oduyle yüreğini dağlasın.
O yaşları saçsın ki, senin aslan göğsünde
Benim kanlı göz yaşım düşman için kin olsun;
Kara yerin yüzünde
Ayağının bastığı dağlar, beller leş dolsun.
Git evlâdım, yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağnma kara taşlar çalayım!
Haydi oğlum, haydi git;
Ya gazi ol, ya şehit!...