ların iradesinin, daha doğrusu tanrı iradesiyle insan iradesinin çarpışmasından ileri geldiğini anlatmaktadır. Sophocle'un trajedilerine koyduğu bu felsefi düşünceye biz, yazdığı yüz küsur trajediye mukabil, ancak yedi trajedisinin tahliliyle varıyoruz. Fakat hepsi birbirinden kuvvetli olan bu yedi trajediden çıkan bu mânanın umumi ve kati olduğunu sanıyoruz.
Sophocle Milâttan evvel 495 te Atina civarında Colone'da doğmuştur. Ailesi hakkında sarih malûmat yoktur. Ancak babasının bir silâh imalâthanesi sahibi olduğu, babasını genç yaşında kaybetmesine rağmen, ailesinin vakit ve hali yerinde olduğundan, esaslı bir tahsil gördüğü, iki defa evlendiği, çocukları olduğu ve çocuklarının birbirlerini çekememelerinden hayatı kısmen üzüntü içinde geçtiği bilinmektedir. Sophocle Eschyle gibi, fıtratan heyecanlı değildir. Onun gibi herkesten ayrı durmak, ayrı düşünmek istemez. Velhasıl Sophocle bütün kudretine rağmen, Atinanın kaynaşan hayatı içinde sade kalmak istiyen, sade kalan yüksek ruhlu bir şahsiyettir.
Sophocle'un doğduğu ve yaşadığı devir Yunanistanın en parlak devri, Perikles devri, Atinanın altın devri olduğu halde onun yüksek şahsiyeti hakkında bize intikal eden yegâne müspet malûmat «Homère ile mukayese edilebilecek kudrette bir şair olduğu» ndan ileri gitmemektedir. Bunu azımsıyorum zannetmeyiniz. Telehhüfüm bu
