İçeriğe atla

Sayfa:Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulmamasına dair kararı.pdf/9

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Anayasa'da öngörülen standartlara uygun bir denge sağlayıp sağlamadığını, temel hak ve özgürlüğün güvencelerine uyulup uyulmadığını tespit etmektedir.

Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sırasında, yargı kararına temel oluşturan maddi olguların veya olaya uygulanacak kuralın belirlenmesi ya da kararı veren mahkemenin takdir yetkisinin değerlendirilmesi yönünden değerlendirme yapılamaz.

Bu kabule uygun şekilde Anayasa Mahkemesi verdiği bazı kararlarında, bireysel başvurular için benimsediği temel yaklaşım doğrultusunda kural olarak, bireysel başvuruya konu davadaki olayların kanıtlanmasının, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasının, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derece ve temyiz mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmamasının değerlendirmeye tabi tutulamayacağını ifade etmiştir (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12.02.2013; Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23.01.2014).

Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece derece ve temyiz mahkemelerinin kararları bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede, derece ve temyiz mahkemelerinin delilleri değerlendirmesindeki ve hukuk kurallarını yorumlamasındaki takdirine Anayasa Mahkemesi'nin müdahalesi söz konusu olamaz. Mevzuat ve kendisini bağlayıcı şekilde verdiği kararlar doğrultusunda Anayasa Mahkemesi,

a) Davadaki olayların, maddi vakıaların kanıtlanması,

b) Hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması,

c) Yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi,

d) Medeni hak ve yükümlülüklere dair bir uyuşmazlığa derece ve temyiz mahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması hallerinde, kural olarak derece ve temyiz mahkemelerinin takdirine müdahale edemeyecektir (Sencer Başat ve diğerleri[GK], B. No: 2013/7800, 18.06.2014, § 89-90).


  Anayasa Mahkemesi'nin diğer yargı kolları ile olan ilişkilerinde fonksiyon gaspına neden olmayacak biçimde kendi kendini sınırlama eğilimi içinde olması beklenirken, bazı kararlarında hukuka uygun düşmeyecek şekilde yetkisini açıkça aştığı görülmektedir. Örneğin, Anayasa Mahkemesi Erdem Gül ve Can Dündar kararında ortaya koyduğu gerekçeyle ağır ve haklı eleştiriler almış ve bu kararda inceleme yetkisini açık şekilde aşmıştır (Erdem Gül ve Can Dündar, B. No: 2015/18567, 25.02.2016). Söz konusu karardaki başvurucu sıfatındaki gazeteciler, MİT tırlarının aranması konusunda farklı tarihlerde yaptıkları haberler nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme, Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve Devletin gizli kalması gereken bilgilerini casusluk maksadıyla açıklama suçları kapsamında tutuklanmışlardır. Gazeteciler bireysel başvuruda, tutuklanmalarının kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir. Anayasa Mahkemesi, söz konusu kararında öncelikle tutuklulukla ilgili kanun hükümlerinin yorumunun ve somut olaylara uygulanmasının derece ve temyiz mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamında olduğunu belirlese de tutuklamaya yönelik bireysel başvuru yapıldığında, Anayasa'nın 19. maddesinde sayılan koşulların tutuklama kararlarının gerekçelerinde gösterilmiş olup olmadığını ve somut olayın

9