Sayfa:Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulmamasına dair kararı.pdf/7

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan bireysel başvuru incelemesinde temel hak ve hürriyetler çerçevesinde bir inceleme yapılabilecek; deliller veya maddi vakıalar hakkında derece ve temyiz mahkemeleri tarafından yapılan değerlendirmelere ilişkin herhangi bir inceleme yapılamayacaktır (Esra Bahar, Türk Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararları Bağlamında Adil Yargılanma Hakkının Niteliği, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2023, s. 84). Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi yaptığı bireysel başvuru incelemesinde yalnızca başvuruya konu olan hakkın ihlal edilip edilmediğini tespit etmekle görevlidir. Söz konusu kural özellikle, Anayasa Mahkemesi'nin kendini yüksek yargı makamları üzerinde bir denetim makamı, bir başka deyişle '’süper temyiz mercii haline getirmesine engel olmak amacıyla kabul edilmiştir.

Bireysel başvurunun, niteliği gereği kural olarak ihlale neden olan işlem veya eylem aleyhine öncelikle kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir (6216 sayılı Kanun'un 45/2. maddesi). Bu durumda söz konusu işlem ve eylem, derece mahkemelerinin incelemesinden geçerek kesinleşmiş mahkeme kararına bağlanmış olmaktadır (Zübeyr Bayram Sevim, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurularda Kabul Edilebilirlik Kriteri Olarak Başvuru Yollarının Tüketilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2022, s. 53-54). Dolayısıyla bireysel başvuruların büyük çoğunluğunu mahkeme kararlarına karşı yapılan başvurular oluşturmaktadır. Fakat bu başvurular, Anayasa Mahkemesi'nin kendisi gibi yüksek mahkeme konumunda bulunan Yargıtay ve Danıştay üzerinde “süper temyiz mercii” sıfatıyla hiyerarşik bir üstünlüğe sahip olduğu ve Anayasa'ya göre eşit olan yüksek yargı mercileri arasında altlık üstlük ilişkisi kurulduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru sonucunda AİHS ve Türkiye’nin taraf olduğu AİHS'e ek protokoller kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğini inceleyen, Yargıtay ile Danıştay'ın yetki ve görev alanında bulunan temyiz incelemesinde gözetilmesi gereken hususlara müdahale yetkisi bulunmayan ve AİHM'e yapılan bireysel başvurular öncesinde tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olarak yetki ve görev alanı dahilinde süzgeç görevi görmesi gereken bir yüksek mahkemedir.


  Anayasa ve 6216 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi tarafından bireysel başvurunun esas incelemesinde uyacağı prensipleri belirlemiştir. Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasa'nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz (6216 sayılı Kanun'un 45/3 maddesi). Buna göre, yapılacak incelemenin, başvuruya konu edilen kamu işleminde bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve varsa bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlı olarak yapılması gerekmektedir (Özlem Öztürk Atalar, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuruda Olağan Kanun Yollarının Tüketilmiş Olması Şartı, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2022, s. 20-21). Anayasa'ya göre Anayasa Mahkemesi tarafından bu sınırlamanın dışına çıkılarak kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılması mümkün değildir. Bu belirlemeye uygun şekilde Anayasa'nın 148/4 maddesi: "Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz."; 6216 sayılı Kanun'un 49/6 maddesi: Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan

7