Sayfa:Yüksek Seçim Kurulu'nun 2019-4219 sayılı kararı.pdf/223

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş


     T.C.
YÜKSEK SEÇİM KURULU
  Karar No : 4219

Sandık kurulu başkan ve üyelikleri için ad çekme işlemleri, ilçe seçim kurulu huzurunda, bu kurulun başkanı tarafından yapılır.

Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimselerden doldurulur.”

298 sayılı Kanunun adaylar ve müşahitleri başlıklı 25. maddesi; “Sandık başı işlemlerini takibetmek üzere, siyasi partiler ve bağımsız adaylar, birer müşahit gönderebilirler.”

298 sayılı Kanunun kurullarda görev alamayacaklar başlıklı 26. maddesi; “İdare amirleri, zabıta amir ve memurları, Askeri Ceza Kanununun 3 üncü maddesinde yazılı askeri şahıslar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve adaylar, bu Kanunda gösterilen kurullara seçilemezler.

648 sayılı Siyasi Partiler Kanununa göre, siyasi partilere üye olamayacak kimseler; bu kurullarda üye, müşahit veya temsilci olarak, siyasi partiler tarafından görevlendirilemezler.”

298 sayılı Kanunun 130/2 maddesi; “Şu kadar ki; siyasi partilerin il başkanlarıyla genel merkezleri veya bağımsız aday tarafından tutanağın düzenlenmesinden sonra (7) gün içinde seçimin neticesine müessir olaylar ve haller sebebiyle yapılan itirazlar, seçimin sonucu hakkında kesin karar vermek yetkisine sahip olan kurullarca, seçimin neticesine müessir görüldüğü takdirde, alt kademelerce verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması veya kurullara derece derece ve müddeti içinde müracaat edilmemiş olması, bu itirazın incelenmesine ve reddine sebep teşkil etmez.”

şeklindedir.

Öncelikle, sandık kurulunun kamu görevlisi olması gereken sandık başkanı ve bir üyesinin kanunda belirtilen usule göre belirlenmemiş olmasının mutlak ve başlı başına bir iptal nedeni olup olmadığı tartışılmalıdır. Sandık başkanı ve bir üyenin kanunda belirtilen usule göre belirlenmemiş olmasının mutlak ve başlı başına bir iptal nedeni olmadığını belirtmeliyim. Seçimin iptali ile ilgili yapılacak değerlendirmede, bu konudaki kanun maddelerinin bir bütün olarak ele alınması ve yorumlanması zorunluluğu vardır. Kamu görevlisi olması gereken sandık başkanı ve bir üyenin kanundaki usule uyulmadan belirlenmesi halinde bunun 298 sayılı Kanunun 130/2 maddesine göre tek başına seçimin neticesine müessir olup olmadığına bakılacaktır. Nitekim itiraz nedeniyle yapılan araştırmada, seçim sonuçlarının bir parti lehine değiştirilmesi için örgütlü bir şekilde hareket edildiği tespit edilememiştir. Sandık kurullarının oluşturulması sırasında yapılmaması gereken ancak zaman zaman ve değişik tarihlerdeki seçimlerde de yapılan ihlaller yapılmıştır.


  Bu konu değerlendirilirken Yüksek Seçim Kurulunun değişik zamanlarda vermiş olduğu kararlara da bakmak gerekmektedir. Yüksek Seçim Kurulu değişik zamanlarda verdiği istikrar kazanan kararlarda, sandık kurullarının oluşumundaki ihlallerin tek başına sandık sonuçlarının geçerli sayılmamasına neden olamayacağını belirtmiştir. Bu konuda çok sayıda örnek karar bulunmaktadır. Yüksek Seçim Kurulunun 18/11/1970 ve 370 sayılı kararında; “Sandık kurullarının 298 sayılı Yasanın 23 üncü maddesine uygun adette aza ile kurulmadığı ve noksan üyeliklerin seçme yeterliliğini haiz kimseler tarafından dahi doldurulmamış olduğu seçim kurulunun ..... numaralı sandıklarda iddiaya uygun şekilde tutanakların bir başkan ve iki aza tarafından imza edilmiş olduğunun tespiti ile kısmen sübut bulmuş ise de sandık kurullarının teşekkül tarzı seçim sonuçlarına etkili değildir. Kaldı ki bu tarz kuruluşun seçim sonucunu ve bilhassa itinalının hukukunu herhangi bir şekilde ihlal ettiği iddia ve belgelendirilmiş değildir. Bu yoldaki itirazın da iddianın seçim sonucuna etkili olmaması ve