Aklınıza gelmezdi ki, hiç bir vakit zincir, zindan
Kalplerinde vatan aşkı çarpanları titretemez.
Hürriyetin o mukaddes rüyaları alev saçan
Alınlardan en sönük bir kıvılcımı körletemez.
Esir millet yaratmayan âdil Allah
Bize dahi: «Kalkın !» dedi;
Elimizde parıldayan keskin silâh
Bugün zulmü kahreyledi.
Bugün eski bir dünyanın yıkıntısı üzerine
93’ün meşrutiyet saltanatı yükseliyor;
Orhan’ların, Selim lerin o sevgili illerine
Bir Kanun-ı Esasî’yle yeni baştan can geliyor.
Bundan sonra her Osmanlı, şu Türkiye toprağında
Mabediyle, mektebiyle, her şeyiyle hür olacak;
Bir ak mermer saray kadar emin olan ocağında
Bir padişah gibi ömür sürmek için hak bulacak.
Esir millet yaratmayan âdil Allah
Bize dahi: «Kalkın!» dedi;
Elimizde parıldayan keskin silâh
Bugün zulmü kahreyledi.
Evet, artık hiç kimseye zulüm pençe salmayacak;
Bir kuvvetli tarafından zayıf malı yenmeyecek;
Yurdun hiç bir bucağında hâkim, mahkûm kalmayacak;
«Bu efendi, bunlar dahi kölelerdir!» denmeyecek.
Hakir köylü diyecek ki: «Bugün ben de bir ağayım;
Adaletin huzurunda zenginlerle müsaviyim;
Hür ve mesut bir vatandaş olduğumu duymadayım;
Ağılımın, çiftliğimin, her hakkımın sahibiyim.»
83