Ben seninçün doğmuş idim, ben seninçün yaşardım;
Sendin benim her düşüncem, sendin benim her derdim!
Bir parçacık benzin uçsa, bir kerecik: «Of!» desen,
Ne cehennem azapları çeker idim o gün ben.
İşte artık senin için çarpan yürek duruyor,
Ağlayan göz kapanıyor, gülen dudak kuruyor,
Çalışan el uyuşuyor; rahat olsun her yerin!..
Kim derdi ki, o koynumda büyüttüğüm ellerin
Benim şu ak, şu kınalı saçlarımdan tutarak
Acımadan, titremeden bana bıçak vuracak?..
Bu ne yürek? Para için insanlıktan geçiyor;
Bu ne alçak susayış ki ana kanı içiyor!
Seni böyle kimler etti, kanlı cellât, canavar?..
Hayır hayır, onlarda da senden pek çok duygu var:
Senin elin, bir cellâdın bıçağından duygusuz;
Senin elin, bir kaplanın tırnağından duygusuz;
Senin elin, kan kökücü her bir şeyden haindir.
Ah, bir cellât senin gibi kanlıları gebertir;
Bir kaplan da anasından başkasını pençeler.
Haram olsun, o uykusuz bıraktığın geceler;
Bugüne dek emeklerim dursun iki gözüne;
Kan yerine irin olsun emdiklerin!...
O kan ne?..
O damlayan kimin kanı, avucunun içinden?..
Yoksa beni vurur iken, bana bıçak saplarken
Kesildi mi ellerin?..
Of, sızlıyor omuz başım, yaralarım pek derin!
Kaç buradan, seni şimdi gelip burda tutarlar;
Zincir vurup o karanlık zindanlara atarlar;
Kaç buradan kuş gibi!
Ben kanımı helâl ettim, sen de affet ya Rabbi!...
Sayfa:Türk Sazı.pdf/29
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
55