Sayfa:Servet-i Fünûn 292.pdf/6

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmedi
Teâdül

Bana her hafta sermuharririmiz
Derdi bir va'z-ı serhasâne ile!
-Haftaya bir hikâye yazmalısın!
Ben de her hafta bir bahane ile
Yazmayıp i'tizâr ederdim;
Siz
Haftaya bir hikâye yazmalısın,
Dedinizdi fakat bilir misiniz?
Yine ma'nilerim zuhûr etti,
Kardeşim geldi, validem gitti....
Ne zarar var, bu hafta mecmûa
Varsın artık hikâyesiz kalsın!..

Sermuharrir bu nutkı dinlerdi,
En nihâyet gülümseyip derdi:
-Ne denir böyle özr-i meşrûa?

Böyle her hafta m'ani'im çıktı
Sermuharrir hikâyeden bıktı,
Bana bir gün dedi:
Efendim siz
Başka mecmûaya devam ediniz!...


Ey hâyalimde bir zılâli kalan
Sanırım hatırındadır el'ân:
O zaman bir risâle-i edebin,
O müzeyyen «şelâle-i edeb»in
Belli başlı muharririydim ben;
Düşünüp bir hevesle gündüzden
Her gece bir hikâye başlardım.
Bana aşkın ederdi hep yardım,
Bana aşkın ederdi hep telkîn
Her gece bir hikâye-i nûşîn.

Senin enfâs-ı germ ü tâbınla
Pür şemîm-i şebâb olan odada,
Senin envâr-ı âfitâbınla
Bir zühûr-ı seher bulan odada,
-O piristû-yı mes'adet, o peri
Kaçacak zanneder de pencereden-
İndirip ince, mâî perdeleri
O büyük lambayı yakardım ben;
O kebûdî siperli fânûsun
O mülâyim ziyâsı altında,
-Sanki bir mâhitâb-ı mahsûsün
Sâye-i dilrübâsı altında-
Oturub bâkemâl-i şevk u heves..