Sayfa:Sırça Köşk.pdf/51

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

tardı, kenardaki dükkânın çıkıntılı köşesine dayanarak sessizce bekledi. Öteki çocuk yerdeki gazeteleri sayıyor; ikide birde gözlerini kaldırıp beni süzüyordu. Meydan tenhalaşmıştı. Yan sokaktaki bardan hafif bir dans müziği işitiliyor, Kemal ara sıra burnunu çekiyordu. Öteki doğruldu, inanmaz gözlerle yüzüme bakarak:

“Yedi gazete amuca, kırk iki kuruş eder!” dedi. Sonra, sanki cevabımdan korkarmış gibi başını arkadaşına çevirdi:

“Hadi Kemal, gidelim artık!” dedi.

.Cebimden bir elli kuruş çıkarıp uzattım:

“Kardeş misiniz?” diye sordum.

“Hayır, bir mahalleliyiz!”

“Nerede oturuyorsunuz?”

“Tophane'de!”

Parayı Kemal'in cebine koydu:

“Hadi be Kemal, aldık parayı işte... gidelim artık!..” diye ötekinin kolundan tuttu. Fakat Kemal şiddetle elini çekti, aynı vaziyette kaldı.

“Ne diye kavga ettiler? Gazete satmaktan mı?”

“Yok canım, Sulbiye yüzünden!”

“Sulbiye de kim?”

“Bizim mahallede. Önce Esad'ı dost tutuyordu. Sonra Kemal'e döndü. Öteki boyna kıza dayak atıyordu. Üç gün, beş gün, en sonunda kız Kemal'e kaçtı...”

“Esad buna mı kızdı?”

“Geçen akşam sinemanın arkasındaki arsada üst üste yakalamış. Kızın ağzını yüzünü paçavraya çevirdi ama, Kemal kaçmış. O günden beri arkasını kovalıyordu. Bir daha konuştuklarını görürsem bıçaklarım, diyor!”

Duvara dayanıp gözlerini sokağın çamuruna, sarı ışıkların aksettiği ve iri damlaların düşüp noktaladığı pis sulara diken Kemal'e baktım, kulağının dibinde anlatılanları hiç duymamış gibi hareketsiz duruyordu. Arkadaşı onu tekrar çekelemeye başladı:

“Hadisene be Kemal... ne bekliyorsun be! Gidelim be!”

Kemal onu eliyle itti:

“Sen gideceksen git ulan! Bana karışma!”

54