doktorda öyle ilaçlar var ki, İstanbul'un bir hastanesinde bulamazsın, Alamanya'dan hususi gelmiş!”
Avni hâlâ tereddüt eder gibiydi, fakat öteki durmadan doktorların vicdansızlığını, bunlar arasında operatör İrfan'ın nasıl bir inci olduğunu, “Allah doktorları günahkâr kullarını cezalandırmaya yollamış, ama günahsız kullarını da yüzüstü komamış!” diyerek anlattı. “Tatlı canına acıman yok mu senin?” diye boyuna tekrarladı. Ertesi gün işini gücünü bırakıp onunla birlikte bu “Helal süt emmiş” adama gitmeye de razı oldu. Gündüzki uykusuna rağmen hâlâ yol yorgunluğunu atamamış ve bu heyecanlı konuşmadan büsbütün harap düşmüş olan hasta, “Hayırlısı neyse o olsun” diyerek yatağına uzandı, sabaha kadar inleyip oflayarak, hatta bazan birdenbire gelen keskin sancıların tesiriyle bağırıp yerinden fırlayarak döndü, durdu.
Kuşluk vaktine doğru beraberce yola düzülüp operatör İrfan'ın muayenehanesine gittiler. Bu doktorun resmi işi olmadığı için öğleden önceleri de yerinde bulunuyordu. Değirmi sakallı hayır sahibi: “Yanında kaç paran var? Malum ya, yorganına göre ayağını uzat demişler. Paramız belli olunca tedaviyi, ilacı da ona göre tutarız, işin fantaziyesine kaçmayız.”
Avni Akbulut bir taraftan: “Hastalığın ve tedavinin fantaziyesi nasıl oluyor acaba?” diye düşünürken, bir taraftan da cebindeki paranın hesabını yaptı. Öyle göründüğü kadar da meteliksiz değildi. Nüfus memurluğunu bıraktıktan sonra elindeki bir bağ, bir de elma bahçesi ile gül gibi geçiniyor, ikisi de evli olan büyük oğullarının yardımı ile küçük oğlu Süleyman'ı ve bir tanecik kızı Feride'yi ortaokula gönderiyordu. Hastalığı için Niğde ve Kayseri'de ettiği masrafların topu yüz lirayı bulmazdı. Ama şimdi İstanbul'a bu derdi kökünden aldırmak için gelirken ihtiyatlı davranmış, yol parasından ayrı cebine altı yüz liracık koymuştu. Yanımdakine:
“Yüz elli liram var, yol parası ile otel parası da içinde!” dedi.
Öteki birdenbire olduğu yerde, sokağın ortasında durdu:
“Ciddi mi söylüyorsun?” dedi. “Bu para ile İstanbul'da ya- rana pansuman bile yapmazlar. Gittiğimiz doktor ne kadar da gözü tok olsa, gene masarifini alacak, çoluğu çocuğu bu yüz-