Sayfa:Osman Kavala Başvurusu 2.pdf/49

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Başvuru Numarası : 2020/13893
Karar Tarihi : 29/12/2020

5. Başvurunun incelenmesinde hangi aşamada dosyaya giren delillerin esas alınacağı tartışması bir tarafa, tutuklama kararı ve tutuklamaya itirazın reddine ilişkin gerekçelerde ve sonraki soruşturma işlemleri ile iddianamede gösterilen tek olgu, başvurucunun adı geçen ABD vatandaşıyla bazı görüşmelerinin bulunduğu ve Türk hukukuna göre kurulup faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşlarını desteklediği yönündeki emarelerdir. Mahkememiz çoğunluk kararında da delil olarak bu olgu temel alınmıştır. Bununla birlikte tutuklamaya temel alınan bu emareler içerisinde başvurucunun yaptığı görüşmenin içeriğine dair bir bilgi veya emareye yer verilmemektedir. Öte yandan Kanundaki suç tanımı karşısında somut bir devlet sırrıyla bağlantısı kurulamadığı sürece içeriği yukarıda açıklanan flash bellek ve cep telefonundaki belgesel filmlerin casusluk suçuyla bağlantılı olmadığı ise izah gerektirmeyen açıklıktadır.

6. Başvurucunun işlediği iddia edilen ve tutuklamaya temel alınan siyasal veya askeri casusluk suçu TCK'nın 328. maddesinde şöyle düzenlenmiştir: “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir.”

7. Tutuklamaya temel olan casusluk suçunun konusunu, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgiler oluşturmaktadır. Başka deyişle suçun konusu “devlet sırrı"dır. Sır, ilgili olmayanlarca bilinmeyen, bilinmemesi gereken ve sır sahibinin yararları bakımından gizliliği korunması gereken bilgidir. Bir gerçek kişinin özel hayatının en dar alanına giren veya bir şirketin ticari bilgilerine ilişkin sırlarda olduğu gibi, açık kaynaklardan görülebilen, ilgili ilgisiz çoğu kimsenin bilebildiği veya zaman zaman alenileşen bilgilerin sır olduğu söylenemez. Konu devlet sırrı olunca, bunların da her türlü gizli bilgi olmayıp, özünde gizli (ilgisi olmayanların bilgisine kapalı) olup Devletin güvenliği veya siyasal yararları gereği gizli kalması gerekli görülen bilgiler olduğu söylenebilir. Ayrıca ilgili sır bilginin bu nitelikte gizli kalması gereken bilgiler olduğunun ilgili Devlet kurumu tarafından bir iradeyle ortaya konulması da gerekir. Dolayısıyla “Devlet sırrı" olarak da adlandırılan bu tür bilgilerin ilgili bir devlet kurumunda veya görevlisinde muhafaza altına alınıp gizliliğinin korunması gereken sırlar olduğu ifade edilmelidir. Bu durumda isnat edilen suçtan söz edilebilmesi için; öncelikle devlet sırrı olarak kabul edilen ve fail tarafından casusluk amacıyla elde edilmeye çalışılan (hedef alınan) belli bir konuya ilişkin ve ilgili bir Devlet kurumu/görevlisi nezdinde gizlilik kaydıyla tutulan somut bir sırrın var olması gerekir. Böylesi bir suçlama için ilgili merci, hangi Devlet kurumuyla ilgili hangi konuyu içeren devlet sırrının hedef alındığını gösterebilmelidir. Gösterilmelidir ki sanık da o bilgilerin niteliğine ve devlet sır olup olmadığına ilişkin savunmasını yapabilsin.

8. Şu halde tutuklama kararında hangi gizli bilgilerin suçun konusunu oluşturduğu gösterilememişse, bu takdirde ortada suçun maddi konusunun bulunmadığı sonucuna varılmalıdır. Her ne kadar iddianamede (bkz. karar metni, par. 43-iii) sanık tarafından temin edilmeye çalışılan sırların, sanığın desteklediği sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri aracılığıyla toplumsal kesimlere, etnik farklılıklara vb. hususlara ilişkin siyasal, sosyal, ekonomik alandaki bilgileri kapsadığı ve bu yöntemle elde edilen bilgileri yabancı devletler lehine kullandığı ileri sürülmekte ve çoğunluk görüşünde bu isnat temel alınmakta ise de bu soyut değerlendirmelerin Kanunun 328. maddesinde belirtilen suçun konusunu veya ceza hukuku anlamında bir fiil isnadını oluşturamayacağı açıktır. Bu şekildeki yaklaşımlarla kişilerin kendi toplumları veya başka toplumlar üzerindeki sosyolojik, antropolojik, tıbbi veya hukuksal alanlardaki bilimsel veya kültürel çalışmaları hakkında da toplumun sinir

49