Erzurum’a gelmeden evvel vuku bulan telgraf muhhaber âtımızda ilk fırsatta oralara gelmek arzusunda bulunduğumu bildirmiştim. Fakat ahvâl ve hâdisât şimdiye kadar buna müsaade etmedi.
Mesmû-ı âliniz olduğu ve olacağı vechile Mütareke’den sonra İtilâf Devletleri devlet ve milletimizin hukukuna asla riayet etmeyip memleketimizi ve vilâyât-ı şarkiyeyi Ermenilere vermek, vilâyât-ı garbiyemizden İzmir gibi en mamur yerleri Rumlara hediye etmek, Karadeniz sahillerinde bir Pontus Rum hükümeti teşkil etmek gayelerine düştüler. Bir taraftan da İngilizler Diyarbekir ve havalisi halkını iğfal ederek türlü türlü şekiller vermeğe kalkıştılar. Üçüncü Ordu Müfettişliğim esnasında, düşmanların bu hainâne kasıtlarına mümânaata karar verdim. Ve bunun için icap eden teşebbüsâta giriştim. İstanbul’da esir vaziyetinde bulunan hükümet-i merkeziyenin bazı ricâli, milletten kuvvet almakta müsamahakâr davrandıklarından ecnebiler indinde hükümsüz kaldılar. Benim millî ve vatanî iştigalâtımdan bi’t-tabi düşmanlarımız memnun olmadılar. Beni Anadolu’dan İstanbul’a davet etmek istediler. Ben ise nihayete kadar milletle beraber ve sine-i millette çalışmaya karar verdiğimden derhal askerlikten istifa ettim.
Malûm-ı âlinizdir ki Anadolu ve Rumeli’nin tekmil vilâyetlerinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri teşekkül etmiştir. Şarkî Anadolu vilâyât ve elviye-i müstakillesi murahhaslarından mürekkeb olmak üzere Erzurum’da bir kongre akdedildi. Bu sayede tekmil Şarkî Anadolu halkı birleşti. Dahilî ve haricî siyasetini tespit eden esaslı mukarrerât ittihâz etti ve bir de teşkilât nizamnamesi yaptı. Bunlardan zât-ı âlinize takdim ediyorum.
Birkaç güne kadar tekmil Garbî Anadolu ve Rumeli vilâyâtı murahhaslarından mürekkeb olmak üzere Sivas’ta umumî bir kongre in’ikad edecektir. Bu suretle de bütün millet yekvücûd olarak hukukunu müdafaa edecek hale gelecektir. Milleti müttehid bir halde gerek dahile ve gerek harice karşı temsil eylemek üzere bir Heyet-i Temsiliye intihap ve kabul edilmiştir ki, ben de bu heyette dahilim. İnşallah karîben Meclis-i Meb’ûsân toplanacak ve her türlü hukuk-ı millet ve memleketi müdafaaya kâfi kuvvetli bir hükümet mevki-i iktidara geçecektir. Milletin gösterdiği bu vahdet ve kudret sayesinde tekmil ecnebi devletleri, İngilizler, Amerikalılar, Fransızlar, İtalyanlar hulâsa cümlesi vatan ve milletimize hürmet etmeğe başladılar, inşallah netice mes’ûd olacaktır.
Şarkî Anadolu’daki cemiyetlerin birleşmesinden hâsıl olan “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” kat’î mesâisiyle devletimizin istiklâlini ve vatanımızın tamamîsini kurtaracağına hiç şüphe etmiyorum. Zât-ı âliniz Cemiyetimizin en mühim azasındansınız. Himmet ve gayretinizle o havalide az zamanda teşkilâtın takdim ettiğim nizamname ahkâmına mutabık olarak vücuda getirileceğine ve İngilizlerin milletimizi parçalamaya ve vatanımızı Ermeni ayakları altında çiğnetmeye matûf olan entrikalarına meydan verilmeyeceğine mutmainim.
Sivas Kongresi’nde bulunmak üzere muvakkaten Sivas’a gideceğim. Ondan sonra tekrar Erzurum’a geleceğim. Gözlerinizden öper orada bi’l-cümle vatandaşlarımıza mahsus selâmlar eylerim efendim.
Mustafa Kemal
Muhterem Efendiler;
Vatan ve milletin halâsını istihdâf eyleyen sevâik-i mücbire, sizleri bunca meşak ve mevâni karşısında Sivas’ta topladı. Celâdet-perver azminizi tebrik ve beyan-ı hoş-âmedî eylemekle bahtiyarlığımı arz ederim.
Efendiler, muhterem heyetiniz, rehakâr müzâkerâtına girişmeden evvel bazı ma’rûzâtta bulunmama müsaadenizi ricâ ederim. Malûmdur ki milliyetler esasına müstenid vaadler üzerine 30 Teşrinievvel 34 tarihinde Düvel-i İtilâfiye ile mütareke akdedildi. Milletimiz âdilâne bir sulha nâil olacağını ümit etti. Halbuki mütarekename ahkâmı vatan ve milletimiz aleyhinde her gün bir suretle su-i istimâl ve taarruz ve icbâr suretiyle tatbik edildi. Düvel-i İtilâfiye’den kuvvet alan memleketimizdeki anâsır-ı Hıristiyaniye milletimizin haysiyetini kesr ü ihlâl mahiyetinde çılgınca harekâta koyuldu. Garbî Anadolu’da İslâmın harîm-i ismetine dahil olan Yunan zâlimleri Düvel-i İtilâfiye’nin enzâr-ı tesamühü karşısında canavarca fecâyi ika’ etti. Şarkta Ermeniler Kızılırmak’a kadar tevessü hazırlıklarına ve şimdiden hudutlarımıza kadar dayanan katliâm siyasetine başladı. Karadeniz sahillerimizde Pontus Krallığı hayalinin tahakkukuna bile çalışıldı. Adana, Ayıntap, Maraş ve Konya havalisine kadar Antalya işgal ve Trakya da işgal mıntakasına ithal edildi. Pâyitaht-ı saltanat ve makarr-ı hilâfetin ise hükümdar saraylarına kadar boğucu bir tarzda işgali suretiyle kalpgâh-ı devlette ecnebi inhisar ve tahakkümü teessüs etti ve bütün bu hak-şiken tasaddilere karşı hükümet-i merkeziye ihtimal ki tarihte bir misli daha görülmemiş surette tahammül etti ve daima zayıf ve âciz bir mevkide kaldı. İşte bu ahvâl milletimizi şedîd bir intibâha şevketti. Artık milletimiz pek güzel anladı ki Düvel-i İtilâfiye bu vatanda mukaddesât ve mukadderâtına sahip bir kudret ve irâde-i milliye mevcut olmadığı zehâb-ı bâtılına kapıldı. Ve bu zehâb yüzünden cansız bir vatan, kanunsuz bir millet nelere müstahak ise bimuhâbâ onların tatbikatına koyuldu. Buna karşı tevekkül ve teslimiyetin inkıraz-ı tâm faciasından başka bir netice vermeyeceği kanaati teeyyüd etti.
Efendiler, milletimizin sizler gibi münevverân ve hamiyetperverânı manzaranın elemli karanlıklarından naümid olmadılar, çünkü onlar bilirler ki tarih bir milletin varlığını, hakkını hiçbir zaman inkâr edemez. Çünkü onlar kuvvetli bir iman ile kanidirler ki, bir nikâb-ı bâtıl arkasından vatan ve milletimiz aleyhinde verilen hükümler, ortaya sürülen kanaatler muhakkak iflâsa mahkûmdur.
Efendiler, İtilâf Devletleri’nin haksızlıkları ve hükümet-i merkeziyenin zaaf ve aczi karşısında milletimizin mevcudiyetini isbât ve fiilî tecavüzlere karşı namus ve istiklâlini bi’l-fiil müdafaa hükmünü vermekte muztar kaldı. Matlûb olduğu vechile: Şarkta harb-i zâilin her türlü meşakkat ve elemlerini görmüş ve bilhassa Ermenilerin vahşet ve zulümlerine sahne olmuş matemzede hudut vilâyetlerimiz namus ve istiklâl-i millîyi kurtarmak maksadıyla Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye, Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetleri teşkil eylediler.
Şarktan ve cenuptan tehlike hisseden Diyarbekir vilâ yetimizde de Müdafaa-i Vatan Cemiyeti teşekkül etti.