le düşünmenin ona karşı bir itimatsızlık, bir haksızlık, kendi kurduğum binaya bir tekme vurmak olduğunu hissediyordum. Fakat bir kere aklıma gelen bu nevi ihtimaller büyük bir hızla birbirlerini kovalıyorlardı. Hastalanmış olabilirdi. Acele bir işi çıkmış ve bir yere gitmiş olabilirdi. Böyle olması lâzımdı. Bu kadar büyük bir saadetin böyle kolayca gelivermesi tabii değildi. Her geçen dakika ile telâşım daha çok artıyor, kalbim daha hızlı çarpıyordu. Dün akşam başımdan geçenler, insanın hayatında bir defaya münhasır kalan fevkalâde hallerden biri idi. Bunun tekerrürünü beklemek doğru olmazdı. Kafam derhal birtakım teselliler bulmıya bile başlamıştı. Hayatımın birdenbire böyle yeni ve ilerisi karanlık bir yola girmesi benim için belki hayırlı olmıyacaktı. Eski sükûnetime dönmek, uyuşuk günlerin zincirine yapışıp kalmak daha rahat değil miydi?..
Başımı çevirdiğim zaman, onun bana doğru gelmekte olduğunu gördüm. Sırtında ince bir pardesü, başında lâcivert bir bere, ayaklarında alçak ökçeli iskarpinler vardı. Yüzü gülüyordu. Yanıma gelince elini uzatarak:
«Beni burada mı beklediniz? Ne zamandan beri?» dedi.
«Bir saatten beri!»
Sesim heyecandan titriyordu. O bunu şikâyet zannederek, yan şaka bir sitem ile:
«Kendi kabahatiniz, beyim», dedi. «Ben sizi bir buçuk saatten beri bekliyorum. Evin önüne gelmiyerek bu şairane manzarayı tercih ettiğinizi biraz evvel, tesadüfen farkettim!»
Demek beni beklemişti. Demek ben onun için ehemmiyeti olan bir insandım. Okşanmış bir küçük kedi gibi gözlerinin içine baktım :
«Teşekkür ederim!»
«Neye teşekkür ediyorsunuz?»
Cevabımı beklemeden koluma girdi:
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/94
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
94
KÜRK MANTOLU MADONNA