dedi.
«Evet... Hem nasıl isterdim!»
«Ya!...»
Arkasını dönerek süratli ve genç adımlarla uzaklaştı. Başımı kaldırıp baktım. Kesik saçları ensesinin üzerinde hopluyor ve ellerini ceketinin ceplerine soktuğu için dar tayyörü vücudünü sımsıkı sarıyordu.
Son söylediğim cümle ile yalanımı nasıl ele vermiş olduğumu düşününce büyük bir şaşkınlığa uğradım. Hemen yerimden kalktım ve gözlerimi etrafıma çevirmiye cesaret edemiyerek sokağa fırladım.
İçimde, bir yolculukta tanışıp anlaştığım, fakat pek çabuk ayrılmıya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı. Artık bu sergiye ayak basamıyacağımı biliyordum. İnsanlar, birbirlerinden hiç bir şey anlamıyan insanlar, beni buradan da kaçırıyorlardı.
Pansiyona döner dönmez eski mânâsız günlerin başlıyacağını, yemekte Almanyanın kurtuluşu plânlarını veya inflation yüzünden servetini kaybetmiş ortahalli insanların şikâyetlerini dinliyeceğimi, odamda Turgenyef’in veya Theodor Storm’un hikâyelerine kapanacağımı düşündükçe, bu son iki hafta içinde hayatımın nasıl bir mâna almıya başladığını ve bunu kaybetmenin ne olduğunu farkettim. Bir imkân, mevcudiyetine ihtimal vermiye bile cesaret edemediğim bir imkân, boş ve mânâsız akıp giden ömrümün yanma kadar sokulmuş ve sonra, birdenbire, geldiği kadar anî ve sebepsiz, çekilip gitmişti. Bunu ancak şimdi anlıyordum. Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım. O resim aradığım bu insanı bulmanın mümkün olduğuna, hattâ ona pek yakın bulunduğuma, bir müddet için olsun beni inandırmış, içimde, bir daha uyutulması kabil olmıyan bir ümit uyandırmıştı. Onun
için, bu sefer düştüğüm inkisar o nisbette büyük oldu.
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/63
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
63
KÜRK MANTOLU MADONNA